Babacan: 2020'ye kalmadan partiyi kuruyoruz

Babacan: 2020'ye kalmadan partiyi kuruyoruz

Ali Babacan, yıl bitmeden partiyi kuracaklarını duyurdu. Partide yer alacak yönetim kadrosu için 'Ülkenin başarılı yıllarında mutfakta olan ekiple çalışıyoruz' diyen Babacan, ekonomik krizden Kürt sorununa, yeni hükümet sisteminden Abdullah Gül'ün rolüne

A+A-

Yeni parti kurma çalışmalarına karşın bugüne kadar sessizliğini koruyan eski bakan Ali Babacan sonunda sessizliğini bozdu. AK Parti'nin kuruluş döneminin şartlarıyla bugünün şartlarının çok farklı olduğunu belirten Babacan, “Siyaset farklılıklar üzerinden ayrıştırma yapıyor, bu çok tehlikeli. Farklı kimliklere saygı göstermek lazım” dedi. Babacan, Kürt sorunu için de “Türkiye'nin bir hak ve özgürlük sorunu var, bunu öncelikle kabul etmek gerekiyor. Aynı zamanda Türkiye'de bölgeler arası gelişmişlik farkı var. Toplum kesimleri arasında sosyoekonomik farklar büyük. Toplumsal hafızada derin yaralar var. Duygusal kopuşlar var. Sertlik politikalarıyla bunların çözülmesi mümkün değil. Vicdanlı olmak lazım. Bizim en önemli çalışma alanlarımızdan biri” açıklamasını yaptı. Abdullah Gül'ün ise bir siyasi partide bulunmayı doğru bulmadığını ifade etti.

Babacan, Karar gazetesinden Ahmet Taşgetiren ve Yıldıray Oğur'un sorularını yanıtladı. Röportajın bir bölümü şöyle:

Ahmet Taşgetiren: AK Parti bünyesinde uzun bir yürüyüşünüz oldu. 13 yıl bakanlık, 14 yıl MKYK üyeliği yapmıştınız. En uzun bakanlık yapmış kişi olarak görünüyorsunuz. Ama şimdi oradan ayrılıp farklı bir yola çıktınız. AK Parti'de ne oldu da bu uzun beraberliğe son verme gereği ortaya çıktı?

Biliyorsunuz ben 2001 yılında siyasete AK Parti'nin kurucu üyesi olarak girdim, partiyi kuranlardan birisi oldum. Uzun yıllar MKYK ve Bakanlar Kurulu üyeliği yaptım. O döneme şöyle bakacak olursak 2001 ekonomik krizi vardı. 28 Şubat'ın atmosferi hâlâ yoğun bir şekilde hissediliyordu. Türkiye 1990'lı yılların siyasi çalkantılarından çıkmaya çalışıyordu. AK Parti bir bakıma bütün bu sorunları aşmak için, Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı bu derin, uzun süren sorunları aşmak için, önemli bir çıkış imkânıydı Türkiye için. Uzun yıllar güzel sonuçlar elde ettik. Önemli ilkeler ortaya koyduk. Adaleti tesis etmek, işi ehline vermek, kararları istişareyle almak, kurumların itibarını korumak, şeffaf olmak ve belki de en önemlisi önce insan diyebilmek. Bunlar çok önemli ilkelerdi. Genel anlamda Türkiye'de yaşam kalitesi yükseldi. Bütün bu başarılardan sonra, Türkiye'nin şu anda içinde olduğu durum gerçekten bizi üzüyor. Ve niye bu durumda ülke diye baktığımızda da bu ilkelerden ve değerlerden uygulamada uzaklaşılmış olması bu sorunların ana kaynağı maalesef.

‘ŞAHSİ KIRGINLIK OLSAYDI 2003'TE BIRAKMAM GEREKİRDİ'

Ahmet Taşgetiren: Sizin için kırılma nerede başladı?

Yıldıray Oğur: Aynı soruya ek olarak istifa mektubunuzda “aklen ve kalben bir ayrışma yaşadım” dediniz. Aklen derken kastınız neydi, kalben derken neydi?

Belki aklen kısmı daha çok ilkelerle ilgili. Bu ilkelere uyulmadığı zaman hatalar, yanlışlar kaçınılmaz. Dolayısıyla burada ciddi bir sebep sonuç ilişkisi var. Kalben diye baktığımızda da aslında burada daha çok değerlerden bahsediyoruz. Bunlar bir ülkeyi yücelten, aynı zamanda o ülkenin insanlarını da daha onurlu kılan, daha başarılı kılan değerler. Burada hiç bir şahsi mesele yok. Eğer şahsi kırgınlıklar söz konusu olsaydı benim 2003'te bırakmış olmam gerekiyordu, bırakın böyle 13 yıllık bakanlık dönemini. Hemen ilk birkaç olayda bırakmam gerekiyordu. Şeffaflığı çok önemsedik mesela. Kamuoyu yönetiminde ve siyasette etiği çok önemsedik. Kanun tasarıları hazırladık, sunuşlar yaptık. Dünyadaki örnekleri inceledik. Ama bu çabamızda başarılı olamadığımızda da kalbimizde bir kırıklık oluştu doğrusu. Çünkü hayalimiz bu değildi. Çok daha farklı bir Türkiye istiyorduk. Çok daha farklı bir tutum, duruş hayal ettik doğrusu. Bu şahsi değil memleket adına bir hayal kırıklığı oldu. Yani böyle tek bir kırılma noktası yok. Aslında bir süreç bu.

RÖPORTAJIN TAMAMI İÇİN TIKLAYINIZ

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.