Milletvekili Botan: Yüksekovalıların %20’si halen şehrin dışında

Milletvekili Botan: Yüksekovalıların %20’si halen şehrin dışında

HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, TBMM'de Hakkari'nin sorunları ve gündeme ilişkin basın toplantısı düzenledi.

A+A-

TBMM'de Hakkari'nin sorunları ve gündeme ilişkin açıklamalarda bulunan HDP Van Milletvekili Lezgin Botan, AKP İktidarı bugün öyle bir oyun sergiliyor ki Oscarlı film yönetmenlerinin bile kıskandıklarını düşünüyorum dedi.

Botan," Öyle ki işlerine geldiğinde çözüm ve barış sürecinden bahsederler. Ama işlerine gelmezse ülkeyi bugün içinde bulunduğumuz hale getirirler. Onların ağzından “seçim sandığı” lafı düşmez; ama mesele HDP'li seçmenler oldu mu seçim sandığına tekmeyi vururlar.

Yine çokça da “Milli İrade” der dururlar; ama Hakkari'nin tüm seçilmişlerini tutuklamaktan imtina etmezler. Toplumu konsolide edebilmek için bolca “terör” sözcüğünü kullanırlar; ama muhalefet partilerinin “Terörü araştıralım” önergelerini bizzat kendileri reddederler.

Bugün Anayasa değişikliği konusunda geldiğimiz durum da bu oyunun bir parçasıdır. AKP'nin bu oyununda her şey apaçık ortadadır. Önce kendi elinle fiili durum yarat, sonra da bunu bahane ederek anayasal bir kılıf hazırla. Uyanıklar ya, başkanlık sistemi konusunda da halkın cumhurbaşkanını seçmiş olmasını gösteriyorlar.

Önce yargı kurumlarını felç ediyorlar. Sonra da kafalarına göre dizayn etmeye başlıyorlar. Reis, anayasa ve anayasa mahkemesi kararlarını tanımıyor. Hemen yangından mal kaçırırcasına anayasa değişikliği telaşına düşüyorlar. Bunca pervasızlık ve pişkinlik hiçbir dönemde görülmemiştir. Bu haliyle AKP, Oscar'ı almıştır. Her birini ayrı ayrı tebrik ediyorum.

Değerli Basın Emekçileri;

Oscar ödüllü AKP İktidarı, Hakkari'deki halkın iradesini “geçersiz” kılarak seçim sandıklarına tekmeyi vurmuştur. Bunun sonucunda fiili olarak 2014 yılı yerel seçimleri ve 2015 yılı milletvekili seçimleri ortadan kaldırılmıştır.

Hakkari'de tüm milletvekillerinin ve belediye eş başkanlarının tutuklanmasının anlamı budur. Dolayısıyla Hakkari bir yıl içinde biri başarısız, biri başarılı iki darbe yaşamıştır. İlk darbe, 15 Temmuz'daFETÖ'nün darbe girişimiydi. Şükür ki sivil irade karşısında bu girişim başarısız oldu.

Ama ikinci darbe, bir AKP darbesi olarak Hakkari'de maalesef başarıya ulaşmıştır. Böylece 2014 yılında halkın %70'inin desteğini alan belediye eş başkanları ve halkın %84'ünün desteğini alan milletvekilleri tutuklanmıştır. Belediyeler halkın elinden alınarak kayyumlar atanmış, Şemdinli Belediyesi'nin kapılarına zincir vurulmuştur.

Değerli arkadaşlar;

Bu tablo karşısında “Bana darbenin resmini yapabilir misin Abidin?” deseydim, sanırım Abidin de Hakkari'nin bu tablosunu çizerdi. Bakın, Hakkari'nin seçilmişleri Selma Irmak, Nihat Akdoğan ve Abdullah Zeydan rehin alındığı için Hakkari'nin sorunlarını anlatacak kimse kalmadı.

Hakkari'nin sorunlarını anlatmak için ben buradayım; ama seçilmişlerin tutuklanmasının kendisi sorun teşkil ederken ne anlatabilirim burada?

Arkadaşlarımız bir başkanlık sevdasına kurban edilmişken, asgari hukuk ilkeleri bile uygulanmazken, Hakkari'nin sivil iradesi gasp edilmişken ne söylenebilir? AKP'nin bu uygulamalarla Hakkari'yi, Gever'i, Şemdinli'yi ve Çukurca'yı cezalandırdığı kesindir.

AKP Hükümeti kendisine oy çıkmayan seçmene öyle düşman ki insanların kendi şehirleri, mahalleleri hakkında karar almasına bile müsaade etmiyor. Öyle ki hiçbir STK'ya ve halka sormadan Hakkari'nin adını değiştirip ilçe statüsüne indirdi. Belki de sırf Hakkarililer şehirlerine “Colemêrg” dedikleri için inatla yanlışını tercih ederek “Çölemerik” yaptılar. Buradan ilginç bir noktaya gelmek istiyorum.

Biliyorsunuz, AKP'nin yıkım politikasıyla adeta Şırnak diye bir il ortadan kalktı. Hakkari de AKP'nin politik aymazlıklarıyla halk iradesi açısından ortadan kalkmıştır. Dolayısıyla Şırnak fiili olarak, Hakkari ise iradi olarak artık yoktur.

Bugün AKP'ye rağmen iktidarda olan zihniyetin mümessilleri çıkıp Kürdistan'ın olmadığını anlatmak için Diyarbakır'dan Hakkari'ye kadarki bölgenin adının “Türkomanya” olduğunu söylüyorlar.

Eğer dedikleri gibi orası Türkomanya olsaydı bunlar başına gelir miydi? Sakın Kürdomanya olmasın orası? Tabii durum bu kadar vahim olabilir; ama ne olursa olsun, Hakkari'yi asla yalnız bırakmayacağız.

Değerli Basın Emekçileri;

Yüksekova'da 13 Mart 2016 tarihinde ilan edilen ve 78 gün süren sokağa çıkma yasaklarından sonra büyük bir yıkım yaşandı. Onlarca insanımız yaşamını yitirdi. AKP İktidarı, kimi zaman Yüksekova'ya turistik geziler düzenledi, bol keseden atarak bazı sözler verdi.

Güya nakdi yardımlar olacaktı, esnafın zararları karşılanacaktı, altyapı üstyapı çalışmaları yapılacaktı. Ama bunların bir AKP reklamı olduğu anlaşıldı. Gever şehir merkezi adeta zırhlı araçlarla kuşatılmış durumda. İnsanların normal rutin işlerine dönüp hayatın olağanlaşması istenmiyor.

Bu yetmezmiş gibi bir de gece 23:00'ten sabah 06.00'ya kadar sokağa çıkma yasağı uygulanmaya devam ediyor. Bu süreçte Yüksekova halkının %10'u çok zor şartlar altında yaşıyor.

Yüksekovalıların %20'si halen şehrin dışında. Çünkü gelebilecekleri bir evleri yok. Van ve Yüksekova birbirini ticari olarak besleyen iki merkez. Ama yol kontrolleri halkı bıktıracak şekilde yapılmaktadır. Bazen saatlerce beklemek zorunda kalınabiliyor.

Kürt coğrafyasına gidenler ortaya çıkan mağduriyetleri göreceklerdir. Orada devletin kendisi hendek kazmış, barikat kurmuş. Mesela Şine köprüsü diye bir yer var.

Bu köprüsünü gerisinde 7 köyde yaşayan binlerce insan yolların güvenlik gerekçesiyle kapatılmasından dolayı mağdur. Yine Hakkari –Van arasında bulunan Erzikin Köprüsü civarında da aynı sorun var. Kazan Vadisi civarında güvenlik gerekçesiyle kapatılan yollardan dolayı hastalar, yaşlılar bazen 14 Km yol yürümek zorunda kalıyor. Onlarca bölge bu haldedir.

Devletin kendisi hem hendekleri ve barikatları eleştirecek hem de kendisi kamu güvenliği gerekçesiyle bu yönteme başvuracak. Bu bir çelişkidir. Ama İçişleri Bakanı hendeği çok sevmiş olmalı ki hendekçilik oynuyor. Kamu düzeni ve güvenliği böyle sağlanamaz.

Eğitim konusunda da Yüksekova için söylenebilecek çok şey var. Her şeyden önce sokağa çıkma yasaklarıyla Yüksekovalı öğrencilerin eğitim hakkı gasp edildi.

Milli Eğitim Bakanlığı göstermelik hızlandırılmış kurslarla üzerine düşeni yaptığını zannedebilir; ama kendini paklayamaz. Eğitimde en basit moral motivasyon, insan psikoloji denen bir şey var. Çocukların kentleri, evleri yakılıp yıkılırken hızlandırılmış başarılı bir kurs mu olur?

Bu süreçte ilçe merkezi, merkeze bağlı beldeler ve köylerde okuyan 35 bin öğrenci ilan edilen sokağa çıkma yasağı nedeniyle 2015-2016 eğitim-öğretim döneminde eğitime erişim hakkından yoksun bırakılmıştır.

Bu süreçle ilgili HDP olarak hazırladığımız kanun teklifiyle Yüksekovalı öğrenciler dahil, sınava giren dezavantajlı öğrencilerimize bir defalığına sınavsız geçiş hakkı tanınmasını talep ettik.

Hatta Milli Eğitim Bakanlığına giderek, “Bu kanun teklifini biz vermeyelim. Yeter ki mağduriyet giderilsin. Kanun teklifini AKP versin, biz de destekleyelim” dedik. Ama kabul edilmedi..

Bugün Yüksekovalı öğrenciler kendi ilçelerinde sınava bile giremiyorlar. İlçelerdeki öğrenciler tehlikeli ve uzun yolları aşıp Hakkari merkeze gitmek zorunda kalıyorlar.

Bu sebeple 12 Mart'ta yapılacak olan YGS için de Yüksekovalı öğrenciler yine yollara düşecekler. Oysa Yüksekova kısa bir süre öncesine kadar bir sınav merkeziydi. Bu çocukların ilçe ve beldelerden Hakkari'ye yığılmasının ortaya çıkaracağı öğrenci yoğunluğu ve telaşını hesaba katmak gerekiyor. Dolayısıyla bu çok ciddi bir mağduriyettir.

Aynı şekilde Hakkari Üniversitesi. Kurulduğu 2008 yılından itibaren henüz bir kampüse kavuşmuş değil. Hakkari Üniversitesi ile beraber kurulan üniversitelerin kampüs alanları kısa sürede bitirilirken Hakkari Üniversitesi'nin birinci etap çalışmaları daha bitirilememiştir. Aynı şekilde Hakkari'nin milletvekilleri, belediye eş başkanları olmadığı gibi üniversitenin rektörü de yok. Sebebi nedir bilmiyoruz ama 8 aydır Hakkari Üniversitesi'ne bir rektör atanmadı. DolayısılaHakkari'de her şey vekaleten yürütülüyor.

Bir diğer sorun, işsizlik. Bugün Türkiye genelinde bile işsizlik %12'lere dayanmışken tek bir fabrikanın olmadığı Hakkari'yi düşünebiliyor musunuz? Reel bazda Hakkari'de işsizlik %40'larla ifade ediliyor. Devlet İŞKUR eliyle Toplum Yararına Programlar kapsamında işe alım yapıyor.

Ama bu da geçici. Kalıcı bir çözüm değil. Oysa devlete düşen görev, mega projelerle paraları ülkenin batısına yığmak yerine dezavantajlı bölgelerde iş imkanları yaratmaktır. Bugün AKP'nin yapmakla övündüğü hiçbir şey Hakkari'ye uğramamıştır.

Zatı muhterem her gün çıkıp “Yüksekova Havaalanını biz yaptık” diyor. Tamam güzel, teşekkür ederiz. Ama dünyanın bu kadar geliştiği bir yerde asfalt yapmakla, tünel kazımakla övünen bir lider kaldı mı? Bıraksınlar bu ucuz demode işleri. Halk kalıcı çözüm istiyor.

AKP İktidarı eğer gerçekten samimi olsaydı,  Hakkari halkının temel talebine kulak verirdi. Halk, her şeyden önce barış, güvenlik, huzur istiyor.

AKP hâlâ ekonominin, istihdamın ilk şartının güven ve huzur olduğunu anlayamadı ama halk bunun farkında. Bu yüzden halkımız, barış gelmeden AKP'nin içi boş ekonomik paketlerinin işe yaramayacağını çok iyi biliyor. Her şeyden önce Hakkari'nin tüm seçilmişleri serbest bırakılmalı, kayyumlar belediyeleri sivil iradeye terk etmelidir.

Ondan sonra Esendere Sınır kapısı ile ihracat ve ithalatın yolu açılsın, Derecik ve Üzümcü sınır kapılarının iyi bir kapasite ile çalışabilmesi için gerekli altyapı çalışmaları yapılsın, Hakkari'ye bir organize sanayi bölgesi kurulsun. AKP'nin duble yolları, Avrasya tünelleri bir de Hakkari'yi çevre illere bağlasın. O zaman bir şeyler değişecektir! dedi.   Hakkarihabertv.com

Etiketler :

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.