Demirtaş, Hürriyet Ankara Temsilcisi Deniz Zeyrek'in soruları üzerine şunları söyledi:
Tepki 1 günde ortaya çıkmış değil. Çözüm süreci halkta büyük bir beklenti ve umut yaratmıştı, Kürtler süreci sahiplenmiş, barışa dört elle sarılmış, 2.5 yıldır pratik adımlara geçilmesini bekliyordu. Herkes hükümetten, Şengalde, Kobanide Kürtlerin namusuna göz diken, Kürt kadınları kaçırıp tecavüz eden, Musulda köle pazarlarında satan IŞİDe açık tavır almasını bekledi.
Ancak AKP bunu kabul etmese de, bölge halkında hükümetin Suriyedeki radikalleri desteklediğine dair ciddi bir algı ortaya çıktı. IŞİD Şengale saldırdı. Hükümetten IŞİDe açık tepki ve Kürtlere destek beklendi. Ancak Türkiye kılını kıpırdatmadı. Sadece mültecileri içeri almakla yetindi. İçeri aldıklarını da kendi başlarına bıraktı, Ezidilere biz kendi olanaklarımızla destek olmaya çalıştık. Şimdi 23 gündür aynı çete Kobanide katliam yapmak istiyor. Yine 23 gündür sınırın karşısında bunu protesto edenlere polis her gün sert müdahalede bulunuyor. Bunlar Türkiye medyasına yansımıyor ama Kürtler kendi medyaları aracılığıyla yaşananları, müdahaleleri izliyor, öfkeleniyor.
Sayın Başbakan ile görüşmede bütün bunları anlattım. Alttan aldım, rica ettim. 'Çözüm süreci ile bağı yok diyorsunuz ama durum öyle değil. IŞİDi desteklediğinize dair kanaat Kürtlerde öfkeye dönüşüyor. IŞİDi terör örgütü ilan ettiyseniz gereğini yapın. Böylece Kobani kurtulur, süreç kurtulur, çok kritik saatlerden geçiyoruz dedim. Dışarısı, biz ne yapabiliriz diyorlar, ne dışarısı... Bizim mahallemiz orası. Suruçta yaşayanların akrabaları. IŞİD kafalarını keserken Suruçtaki nasıl durup seyreder? Müzakere yürüttüğün bir örgüt ile tecavüzcü barbarları bir tutabilir misiniz? IŞİDi durdurmak yerine IŞİDe tepki gösterenlere, Misliyle cevap vereceğiz demek doğru değil. Onun yerine Kobani düşmeyecek. IŞİD barbarlığına Kürtleri teslim etmeyeceğiz denilmeli. Geri dönülmez noktada değiliz. Ölürüz, Kürtlerin namusunu şerefini IŞİD gibi barbar bir örgütün ellerine bırakmayız. Hükümet, tek bir açıklama ile bunu durdurabilir. IŞİDin üstüne gideceğiz denmesi bile barış havasını yeniden güçlendirir. Cumhurbaşkanı, Başbakan kendi yurttaşlarına pozitif mesajlar versin, biz de elimizden geleni yapalım.
İnsanlar asla sokakta şiddete başvurmasın. Mala mülke zarar vermesin. Bayrak ve Atatürk büstlerine, okullara saldırıları kınıyoruz. Provokasyon olduğuna inanıyoruz. Ülke genelinde irili ufaklı binlerce gösteri var. Çoğunun görüntüsü bile olmuyor ama nedense yüzü kapalı 2 soytarı bayrağı yakıyor, videoya çekiyor ve anında medyaya atıyor. Derin devlet bu tür işleri iyi biliyor.
'5 METRE ÖTEDE YARALIMIZ ÖLÜYOR'
Hükümet yetkilileri, insani yardım konusunda Türkiyenin elinden geleni yaptığını açıkladı. Bu sözleri sorduğumuz Demirtaşın yanıtı şöyle oldu: Evet yapıyorlar ama öyle kolay olmuyor. Mürşitpınar Sınır Kapısına yaralılar geliyor. 5 metre ötemizde kan kaybından ölüyorlar, içeri alamıyoruz. En son 6 yaralı geldi. Biz bürokrasiyi aşıp, kapının anahtarını taşıyan polisi bulup açtırana dek 2si kan kaybından öldü. Sadece 4ünü alabildik. Bir sahra hastanesi kurulması bir yana, ilçe hastanesine ekstradan bir hemşire bile gönderilmedi. Gönüllü doktorlar gelip görev yapıyor. Demirtaş, hükümetten ne talep edildiği yönündeki sorumuza da şu yanıtı verdi: Kobanidekilerin talebi açık. Cezire Kantonundakiler destek için Türkiye üzerinden Kobaniye geçsin istiyorlar. Aldıkları silahları Türkiyeden geçirmek istiyorlar. Ancak hükümet bunlara sıcak yaklaşmıyor. Aynı zamanda 2 terör örgütü birbirini yesin tavrını sergiliyor.