HASAN CEMAL- T24
Twitter eşittir ifade özgürlüğü!
Kitap yakmak neyse, Twitteri yasaklamak da odur.
Ama Erdoğan, Twitteri baş belası olarak görüyor.
Gül ise Twittera sahip çıkıyor.
Erdoğan, Twitter müvitır dinlemem deyip Twitterı yasaklatıyor.
Gül, yasağı ilk delenlerin başında geliyor.
Anayasa Mahkemesi, Twitter yasağını hak ve özgürlük ihlali görüp iptal ediyor.
Erdoğan, bu kararı gayrimilli ilan ediyor.
Gül, kararı alkışlıyor.
Siyah beyaz iki tavır.
Diyelim ki:
Erdoğan Cumhurbaşkanı oldu, Gül de Başbakan.
Soru malum:
Bu ilişki nasıl gider?
'Türkiye'deki sistemin dünyada örneği yok'
Cemil Çiçek, TBMM Başkanı, mevcut anayasal çerçevede yetki kavgasından söz ederken şöyle diyor:
Böyle bir sistemin dünyada örneği yok. Cumhurbaşkanı halk tarafından hem de ikinci kez seçilebilecek.
Yetkili ama hiçbir sorumluluğu olmayan bir cumhurbaşkanı. Buna karşın halkın seçtiği, parlamentonun çoğunluğunu almış bir başbakan olacak.
Yetkili ve sorumsuz bir cumhurbaşkanı ile etkili bir başbakan arasındaki ilişki nasıl olacak?
Cumhurbaşkanı ile yargı-yasama ilişkileri nasıl tanzim edilecek?
Bu ilişkiler ileri demokrasilere uygun sağlıklı ilişki değildir. Ciddi problemleri bünyesinde taşır. (Dünkü Radikalde Ömer Şahinin haberinden)
TBMM Başkanı Cemil Çiçek, bu konuda yakın siyasal tarihimizden örnekler de vermiş.
Özalın başbakanlık döneminde Cumhurbaşkanı Evrenle, Çankayaya çıkınca da zamanın başbakanları Yıldırım Akbulut ve Mesut Yılmazla yaşadığı itiş kakışlara dikkat çekmiş.
Bunun gibi, Demirelin Cumhurbaşkanı olduktan sonra Başbakan Çillerle, Başbakan Erdoğanın 2007ye kadar Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezerle yaşamış oldukları çekişmeleri de hatırlatmış TBMM Başkanı Çiçek
Şunu da eklemiş:
Kim gelirse gelsin benzer sorunlar yaşanabilir. İlkelerde anlaşmamız lazım. Çift başlılık sorunu yaşanmaması gerekir. Bizim kurumsal kavgayla kaybedecek vaktimiz yok. Devletimizi, değerlerimizi yıpratırız, enerjimizi hiçe harcamış oluruz.
Yarı-başkanlık sistemiyle Çankaya'da tek adam
TBMM Başkanı Çiçekin bu değerlendirmelerinde gerçek payı çok açık.
Düşünün:
Yetkileri, darbe lideri Evren gözönünde tutularak çok geniş biçilmiş
Ama sorumsuz
Üstelik, bu defa halk tarafından seçilmiş bir cumhurbaşkanı
Hele bir de bu cumhurhurbaşkanı, Tayyip Erdoğan gibi iktidarı kesinlikle paylaşmak istemeyen, iktidarına hukuk devletinin koyabileceği sınırlamalardan da kurtulmaya çalışan bir siyasetçi ise
Evet, nolacak o zaman?
AK Parti, bir zamanlar, 12 Eylül anayasasında askeri vesayete göre biçilmiş cumhurbaşkanlığı yetkilerinin azaltılmasından söz ederdi.
Bu yetkilerin parlamenter sisteme uygun hâle getirilmesine dair açıklamalar hem Gülden, hem Erdoğandan duyulurdu.
Sonra unutuldu bunlar.
Erdoğan, başkanlık sistemini kıvıracak gücü de elde edemedi.
Şimdi, öyle anlaşılıyor ki, bir darbe anayasasının yetkileri ile seçim sandığından çıkarak Fransadakine benzer yarı-başkanlık sistemiyle Çankayada tek adam olmak niyetinde Erdoğan..
Olabilir mi?
Bunu denemesi yakın ihtimal.
Peki, böyle bir denemeyi Gülle birlikte yapabilir mi?..
Bundan önceki yazımda da belirtmiştim.
Bana kolay görünmüyor.
Erdoğanın Gülden bir başkasıyla, kendisine biat edecek birisiyle daha rahat edeceğini düşünüyorum.
Ama siyasetin realiteleri ya da reel politik, yakın gelecekte de Gül-Erdoğan birlikteliğini Türkiyeye dayatabilir.
Şunu belirtmekte yarar var:
30 Mart sonrası Erdoğanın eli daha güçlendi, şimdi sahnede asıl oyun kurucu kendisi.
Ama anlaşılan Gül de siyaset sahnesindeki varlığını korumaktan yana.
Bu nedenle Gül de oyun bozucu olabilir, eğer Erdoğan özen göstermezse
Daha sağlıklı tahliller için şimdilik beklemek gerekiyor.
Ne zamana kadar?
Mayıs ayının başlarında durum daha netlik kazanabilir.