Cezaevlerinde ölüme terk edilen hasta tutsakların durumu her geçen gün ağırlaşıyor. Türkiye'nin farklı cezaevlerinde "Adli Tıp Raporları hazırlanacağı" gerekçesiyle Metris Cezaevi'ne getirilen 17'i hasta tutsağa "cezaevinde kalabilir" yönünde verilen olumsuz raporların yanı sıra İHD raporuna göre, 412 hasta tutsağın durumu da ciddiyetini koruyor. Tekirdağ 2 No'lu F Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Selçuk Taşkara da orada bulunan arkadaşlarıyla birlikte aynı yerde kaldıkları arkadaşı Kemal Avcı'nın sağlık sorunlarına ilişkin DİHA'ya mektup gönderdi. Mektupta F tipleri açıldığından bu yana birçok katliama ve işkenceye tanık olduklarını belirterek, şimdi de hasta tutsakların tedavilerinin engellenmesiyle bunun sürdüğünü kaydetti.
'Hapishanede kanser olmuştur'
Kemal Avcı'nın 2005 yılından bu yana yaşadığı tutsaklık hayatında Tekirdağ, Edirne ve Kandıra F tiplerinde tutulduğunu belirten Taşkara, şunları aktardı: "Her tutsak gibi çok ciddi fiziki ve psikolojik rahatsızlık, işkence gördü. Yaşadığı bu işkenceler Kemal Avcı'nın bedeninde çok sayıda hastalığın ortaya çıkmasına neden oldu. Kemal Avcı'nın hastalıklarından bazıları şunlardır: epilepsi hastalığı, beyinde fonksiyon bozukluğu, tansiyon hastalığı, şeker hastalığı, astım, bel kemiğinde sakatlık, omurilik sıvısında azalma, yakın dönemde böbrek taşı düşürme. Bu hastalıkların temel nedeni tecrit politikasıdır. Tüm bunlar yetmezmiş gibi son olarak da midesindeki ülser hapishane koşullarında tedavi edilmediği için kansere dönüşmüş ve kötü huylu kanser hücrelerinin vücuda yayılma ihtimali olduğu saptanmıştır. Yani Kemal Avcı hapishanede kanser olmuştur."
F tiplerinin literatüründe "tedavi" kavramının bulunmadığını ve insan sağlığına değil bürokrasiye önem veren bir zihniyetten dolayı tedavisinin yapılmadığını ifade eden Taşkara, "Her geçen dakika kanser hücreleri Kemal Avcı'nın bedenine yayılmakta ve onu adım adım ölüme götürmektedir. Tüm bu cinayet senaryosunun yapımcısı Kemal Avcı'nın tedavisini engelleyen, onu göz göre göre ölüme götüren resmi kurumlardır. Hapishane idaresinden mahkemelere, hastane yönetiminden çeşitli bürokrat doktorlara kadar hepsi bu yaşanılanların sorumlusudur. Kemal Avcı aylardır tedavi olmayı beklemektedir. Fakat hapishane koşullarında tedavisinin imkansızlığını bildiğimiz için Kemal'in serbest bırakılmasını ve hapishanelerde bir tutsağın daha katledilmesinin önüne geçmek istiyoruz" diye belirterek, herkesi "Kanser hastası Kemal Avcı'ya özgürlük" demeye çağırdıklarını ifade etti.
'Yüzde yüz görme engelli tutsak adli tıpa sevk edilmiyor'
Tekirdağ 1 No'lu T Tipi Cezaevi'nde tutuklu bulunan Gülnaz Akkurt da gönderdiğini mektupta, 1974 Mardin'in Midyat ilçesine bağlı Sivrice köyünde doğduğunu belirterek, 2006'nın başında geçirdiği bir trafik kazası sonucunda görme yetisini yitirdiğini bildirdi. Sağ gözünün görme oranının daha öncesinden yüzde 15-20 civarında olduğunu kazayla birlikte sol gözünü tamamen yitirdiğini ve bunun sağ gözünü de etkilediğini belirten Akkurt, 2006'nın ortalarında iki ameliyat geçirdiğini ve olumlu bir sonuç alamadığını kaydetti. Her iki gözündeki görme bozukluğunun ileri derecede olduğunu kaydeden Akkurt, bundan sonraki yaşamını görmeyerek geçirmek zorunda kalacağını ifade etti. 28 Haziran 2006 tarihinden bu yana tutuklu bulunduğunu belirten Akkurt, 8 ay Silivri Cezaevi'nde kaldıktan sonra 23 Mart 2009 tarihinde Tekirdağ 2 No'lu'ya sürgün edildiğini belirtti. Bu cezaevine ağır hak ihlalleri yaşandığını aktaran Akkurt, görme engelli olduğu halde dört defa fiziki saldırıya maruz kaldığını kaydetti. Oradan Tekirdağ 1 No'lu'ya sürgün edildiği halde hala hakkında altı disiplin soruşturmasının devam ettiğini aktaran Akkurt, "Kendi yaşamını idame ettirmeyen hasta tutsakların Adli Tıp raporu karşılığında tahliye olabilir. Yargıtay dosyamı bu kanundan önce üç yıl beklettiği cezayı onaylamıştır. Bu hukuki bir ihlalle birlikte vicdani bir duyarsızlıktır. Görme engelli bir insanım ve yaşamımı tek başıma idame ettiremiyorum. Adli Tıp Kurumu'na sevk edilmek istiyorum. O zaman yüzde yüz görme engelli olduğum anlaşılacaktır. Gerçi ölüye bile sağlam raporu veren bir memlekette yaşıyoruz. Şunu da belirtmek isterim ki, kimseden medet beklediğim yok. Nihayetinde siyasi düşüncelerimden dolayı cezaevindeyim" diye kaydetti.
Koah hastasından duyarlılık çağrısı
Edirne 1 No'lu T Tipi Kapalı Cezaevi'nden mektup gönderen Tuncay Gelener ise, 5 yıldır kronik obstrüktif akciğer hastalığı (Koah) olduğunu belirterek, her gün defalarca ilaç kullanmak zorunda kaldığını, çoğu zaman fenalaşıp acil servise kaldırıldığını bildirerek, cezaevi koşullarında acil servisin çoğu zaman gelemediğini kaydetti. Gelener, "Hastalığımın kesin tedavisi bulunmamaktadır. Ve her geçen gün hastalığım ilerlemektedir. Bu hastalığımla ilgili her gün ilaç kullanmak zorunda kaldığım raporlarımda da mevcuttur" diyerek, duyarlılık çağrısında bulundu. DİHA
Güncel Haberleri
Sağlık Bakanlığı kura sonuçları açıklandı: Hakkari’de göreve başlayacak isimler belli oldu
DEM Parti Yüksekova İlçe Örgütü Önder İçin Taziye Kurdu
Selahattin Demirtaş'tan Sırrı Süreyya Önder mesajı: Her daim kıymetlimizsin
Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti
Hastaneden Önder açıklaması: "Hayati tehlikesi artarak devam ediyor"