Kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor. Korkutucu boyutlara ulaşan 'erkek şiddeti' her yıl dünyada binlerce kadının ölümüne neden oluyor. Resmi olmayan rakamlara göre, 2013'te 237 kadının öldürüldüğü Türkiyede, bu sayı 2014ün ilk 10 ayında 255e yükseldi. DAİŞ çetelerinin binlerce kadını köle pazarlarında satmasına sessiz kalan dünya, kadına yönelik şiddette durumun vahametini gözler önüne seriyor.
25 Kasım 1960 Dominik Cumhuriyetinde, Trojillo Diktatörlüğüne karşı direniş sergileyen Mirabel Kardeşlerin, cezaevinde bulunan eşlerini ziyaret ettikten sonra tecavüz edilerek öldürülmelerinin tarihidir. Bu olayın ardından tüm dünyada kadına yönelik şiddete karşı kampanyalar düzenlenmiş, 1981 yılında da Kolombiyanın başkenti Bogotada toplanan 1.Latin Amerika ve Karayip Kadınlar Kongresinde Mirabel kardeşlerin öldürüldüğü gün olan 25 Kasım Kadına Yönelik Şiddete Karşı Uluslararası Dayanışma Günü olarak ilan edilmişti. Birleşmiş Milletler, bu geleneğe sahip çıktı ve 25 Kasımın uluslararası düzeyde kadına yönelik şiddetle mücadele günü olmasını sağladı. Bu çerçevede, her 25 Kasımda tüm ülkelerde çeşitli etkinlikler düzenleniyor, kadına yönelik şiddet konusunun tartışılması, gündeme gelmesi sağlanıyor.
Birleşmiş Milletler (BM) Kadınlara Yönelik Şiddetin Önlenmesi Bildirgesi'nde kadınlara yönelik şiddeti; "ister kamusal isterse özel yaşamda meydana gelsin, kadınlara fiziksel, cinsel veya psikolojik acı veya ıstırap veren veya verebilecek olan cinsiyete dayanan bir eylem veya bu tür eylemlerle tehdit etme, zorlama veya keyfi olarak özgürlükten yoksun bırakma" diye tanımlıyor. Bu tanımın son yorumlamalarına "kurbanı ekonomik ihtiyaçlardan yoksun bırakmak" da dahil edildi.
Tüm bunlara rağmen kadına yönelik şiddet her geçen gün artarak devam ediyor.
DÜNYADA KADINA UYGULANAN ERKEK ŞİDDETİ YÜZDE 75'E KADAR ÇIKIYOR
Yapılan araştırmalara göre; dünyada her 1 dakikada 380 kadın gebe kalıyor. Dünya Sağlık Örgütü (2002) istenmeyen gebeliklerin ve cinsel yolla bulaşan hastalıkların eş şiddetine maruz kalan kadınlarda ciddi bir sağlık sorunu olduğuna dikkat çekmişti. Avrupa Konseyinin 2002 raporunda da 16 ile 44 yaşları arasındaki kadınlar için en sık ölüm ve sakat kalma nedeninin şiddet olduğu belirtilmişti. Amerika Birleşik Devletlerinde her yıl yaklaşık dört milyon kadının eşleri tarafından taciz edildiği, bu taciz olaylarının yaklaşık 4000inin kadının ölümü ile sonuçlandığı, yaklaşık üçte birinin acil servislere başvurduğu veya yardım aradığı belirtiliyor. Birleşmiş Milletlerin verilerine göre tüm dünyada kadının şiddete uğrama oranı %17-75 arasında değişiyor.
SAVAŞ EN ÇOK KADINI VURUYOR
Sıcak çatışmaların yaşandığı birçok yerde kadınlar taciz, tecavüz, karın deşme, cinsel organların tahribi gibi cinsel şiddetin birçok biçimine maruz kalıyor. İkinci Dünya Savaşında ve Korede kadınlar cinsel tutsaklığa mahkum edilmişti.1971 de Bangladeşte savaş sırasında 250 - 400 bin kadına tecavüz edilmiş, buna bağlı 25 bin gebelik oluşmuştu. Bosna Hersekte 20 binden fazla kadına tecavüze uğramıştı. Savaş ve iç karışıklığın devam ettiği Ruandada bir yıl içinde tecavüze uğrayan kadın sayısı 15 binin üzerindedir. Bugün ise DAİŞ saldırıları sonucunda tutsak edilen binlerce kadın halen köle pazarlarında satılıyor, tecavüze uğruyor. Bazı ülkelerde kadınlar, o ülkelerin kanunlarına göre taşlanmaya, kırbaçlanmaya, öldürülmeye devam ediyor. Şiddet cezasının nedenleri olarak Sudanda pantolon giymek, İranda erkeklerle birlikte müzik dinlemek, Suudi Arabistanda tek başına araba kullanmak gibi gerekçeler gösteriliyor.
TÜRKİYE'DE DURUM
Türkiye'de kadına yönelik şiddet son yıllarda artış gösterirken, rakamlar durumun vahametini gözler önüne seriyor.
Buna göre; kadınların % 25'i fiziksel şiddete uğruyor.
Şiddete uğrayan kadınların %75'i eşi tarafından şiddete uğruyor.
Cinayet sonucu ölen kadınların %40-70 eşi tarafından öldürülüyor.
Tecavüze uğrayanların %50 si 18 yaş altında ve bunlardan %10 erkek çocuk gerisi kız çocuktur.
Her 4 kız çocuktan biri cinsel şiddete uğruyor.
Daha çok 7-9 yaş arası çocuklar cinsel şiddete uğruyor.
5-10 yaş arası çocukların %55'i ensest mağdurudur.
10-16 yaş arası çocukların %40 ensest mağdurudur.
Cinsel saldırganların %75'i tanıdık biridir.
Ensest olaylarında faillerin %50'si öz baba ve sırasıyla amcalar enişteler, ağabeyler, dedeler ve dayılardır.
Acil yardım hattını arayan kadınlardan % 57'si fiziksel şiddete, % 46,9'u cinsel şiddete, % 14,6'sı enseste ve % 8,6'sı tecavüze maruz kalmıştır.
KADINLAR EN ÇOK EŞLERİNDEN ŞİDDET GÖRÜYOR
Ankara'daki gecekondularda yaşayan kadınlar arasında yapılan bir araştırma, kadınların % 97'sinin kocalarının saldırısına uğradığını ortaya koydu.
Yine orta ve yüksek gelir gruplarında yer alan ailelerle yapılan bir araştırmada, soruların başlangıcında kadınların % 23'ü kocalarının kendilerine karşı şiddet kullandığını söylemiş, fakat belirli şiddet tipleriyle ilgili sorular sorulduğunda bu oran %71'e yükselmişti.
Başka bir araştırmaya göre ise, şiddet sonucu ölen 40 kadından 34'ü evde ölmüş, 20'si asılmış ya da zehirlenmiş, 20'sinde öldürüldüklerine dair kesin belirtiler görülmüş ve 10'u da ölmeden önce aile içi şiddete maruz kaldığı tespit edildi.
Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM), Türkiye İstatistik Kurumu (TUİK) ve Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilen, 17.168 kişi ile yapılan görüşmelere dayanan ve 2009 Ocak ayında yayınlanan Türkiyede Kadına Yönelik Şiddet Raporuna göre de evli kadınların % 11- 29u eşinden ağır derecede fiziksel şiddet görüyor. Araştırmada Türkiye genelinde fiziksel şiddet yaşayan kadınların oranının % 42 olduğu, bunun en sık 40- 59 yaş grubunda yaşandığı belirtiliyor.
KADIN CİNAYETLERİ HER GEÇEN YIL ARTIYOR
Resmi olmayan rakamlara göre, 2013'te 237 kadının öldürüldüğü Türkiyede, bu sayı 2014ün ilk 10 ayında 255e yükseldi. Sadece Ekim ayında 29 kadının yaşam hakkı elinden alındı, Eylül ayı ise 23 kadın erkek şiddetinin kurbanı oldu. Geçen seneye kıyasla artış gösteren kadın cinayetleri tablosuna, bu yıl ülkelerindeki savaştan kaçarak Türkiyeye sığınan Suriyeli mülteci kadınlar da eklendi. 18 Eylülde Urfa'da 30 yaşlarında bir kadın sokakta ölü bulunurken, 20 Eylülde Amedde bir başka Suriyeli kadın eşiyle tartıştıktan kısa bir süre sonra tabancayla vurulmuş halde bulundu. Eylül ayındaki kadın cinayetlerinin failleri olan erkekler, en çok bıçak ya da tabanca ve tüfek gibi ateşli silahlar kullandı.
BU NASIL BİR 'TEDBİR'?
Yaşanan kadın cinayetlerinin, yüzde 8,7sinde tedbir kararlarına rağmen erkek eliyle ölümden kaçamadı. Yüzde 13ü ise boşanmak istediği ya da boşandığı kocasıyla barışmak istemediği için namus bahanesiyle, yüzde 8,7si ise birliktelik teklifini reddettikleri için öldürüldü.
HEM İŞTE HEM EVDE KADIN ÖLÜYOR
İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi ise, 2014 yılında şimdiye kadar tespit edilen iş cinayetlerinde 112 kadının can verdiğini bildirdi.
Ne yazık ki Türkiye'de, kadına yönelik şiddet 'sigara yasağı' kadar bile önemsenmiyor. AKP iktidarı 12 yılda kadın cinayetlerine yönelik tedbir geliştirmek şöyle dursun, söylemleriyle cinayetlere ortak olmaya devam ediyor.
GÖSTERMELİK YASALAR İŞE YARAMADI
Yürürlüğe 2012 yılında giren Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanunun getirdiği Şiddet Önleme ve İzleme Merkezleri (ŞÖNİM), panik butonu, zorlama hapsi ve sosyal yardım gibi iyileştirmelere rağmen kadına yönelik şiddeti önleyemeyen Türkiye, Avrupa Konseyi İstanbul Sözleşmesinin ilk imzacısı olmuştu.
1 Ağustosta yürürlüğe giren sözleşme imzacı devletlerin şu şartların yerine getirilmesini öngörüyor:
Sözleşmeye taraf devletler, şiddet gören kadınlara mülteci olma hakkı verebilecek.
Devlet, ölüm riski ve durumun aciliyeti göz önüne alınarak her türlü önlem alınacak. Kolluk kuvvetlerinin, mağdurlara yönelik her türlü şiddete acil ve yerinde müdahale etmesi için çok daha etkin önlem almaları sağlanacak.
İhbar mekanizmasının işleyişi hızlandırılacak. Yargı, polis ve sağlık birimlerinin eğitimine bütçe ve zaman ayrılacak.
Şiddet mağduruna ikametini değiştirmesi için destek verilecek. Mağdur korunacak ve psikolojik destek alacak, devlet tarafından geçici maddi destek verilecek.
Kadına yönelik şiddete yataklık edenler de cezalandırılacak.
Devlet radyo ve televizyonlarında her ay en az 90 dakika toplumsal cinsiyet eşitliğine dair yayın yapılacak.
İlk ve ortaöğretim müfredatına, kadının insan hakları ve kadın erkek eşitliği konusunda dersler konulacak.
Zorla evlendirmelerin suç sayılması için gereken hukuki, idari ve cezai önlemler alınacak.
Mağdurların faillerden tazminat talep etmesi konusunda gerekli yasal düzenlemeler yapılacak./ANF