Sabri Ok: HDP gerçek demokrasi için avantajdır

Koma Cıvakên Kurdistan (KCK) Yürütme Konseyi Üyesi Sabri Ok, son günlerde gündemde olan BDP milletvekillerinin HDP’ye geçmesi ve HDP’ye yapılan eleştirileri değerlendirdi. BDP’nin bir bütünen kendini feshedip HDP’ye katılmadığını vurgulayan Ok, 'HDP ve B

Rolleri farklı olan partilerdir. Bundan sonra da rolleri farklı olacaktır" dedi. BDP’nin mecliste grubunun olmamasının Kürtler açısından bir boşluk yaratmayacağını söyleyen Sabri Ok, “HDP’nin meclisteki varlığı bir boşluk değil, aksine zenginlik ve enerji olarak görülmeli, bu bir dezavantaj değil avantajdır” dedi.

BDP'nin ise  yeni bir vizyonla, yeni bir formatla, yeni bir hedefle Kürdistan'da varlığını sürdüreceğinin altını çizen Ok, "BDP, Kürdistan'daki demokratik siyasetin partisi olacaktır" vurgusunda bulundu.  BDP'nin yerel demokrasiye öncülük edeceğini belirten Ok, "Kürt halkının bilinçlendirilmesi örgütlendirilmesi, Kürt halkının kendisini idare edebilmesi, öz yönetime kavuşması anlamında da BDP'nin çok büyük bir rolü olacaktır" diye ekledi.

-BDP milletvekilleri daha HDP'ye katılma kararı Türkiye’de tartışmalara yol açtı. HDP’ye katılımın HDP'yi BDP’leştireceği, Kürt kimlikli bir partiye dönüşeceği eleştirisi yapılıyor. Siz nasıl değerlendiriyorsunuz?

Türkiye'nin ciddi bir mücadele dinamizmi ve potansiyeli vardır. Bu dinamizmi ve potansiyelini açığa çıkarmak ve örgütlemek açısından da yeni bir arayışa ihtiyacı vardı. Bu ihtiyacı tabi önderliğimiz önceden gördü, buna gerçekten cevap olmaya da çalıştı. Aslında hiç bir zaman Türkiye halklarıyla ve devrimcileriyle manevi moral bağını koparmadı. Kendisi de defalarca tekrarladığı gibi her zaman Mahir Çayanların çizgisinin mirasçısı ve savunucusu olduğunu söyledi. 1970’lerde Kürt Özgürlük Hareketi kendini örgütlerken, 1960’ların sonu ve 70’lerin başında Türkiye'de gelişen devrimci demokratik hareketten güç almayı ve bu mücadeleyi kendi güç kaynaklarından olarak görmeyi bir onur olarak ele aldı. Kürt Özgürlük Hareketi Türkiye'deki devrimci güçlerin ve demokratların o yıllardaki gelişkin mücadelesinden güç almayı ve onun mirasçısı olmayı bir onur saydı. Bunu pratik anlamda da gerçekleştirmeye çalıştı.

İLİŞKİ VE İTTİFAK ARAYIŞLARI

1980’li yıllarda Türkiye sol hareketi ve devrimci hareketi ile birçok ilişki ittifak cephe kurma arayışları ve deneyimleri yaşandı. İşte faşizme karşı birleşik cephe arayışı deneyimi var. Bunların hepsi bir arayıştı gerçekten özgürlük hareketi ile Türkiye'deki devrimci güçleri nasıl birleştirebiliriz, tüm imkân ve yeteneklerimizi faşizme, sömürgeciliğe karşı nasıl harekete geçirebiliriz. Tüm çaba ve arayışlarımız ortak mücadeleyi amaçlıyordu. Bu anlamda birçok ittifakı, platformu, devrimci güç birliği denemeleri de oldu. Bunların hiç birisi halklarımızın ihtiyaç duyduğu kadar rol oynamadı. Bu projeler yanlış değildi, çok doğruydu; ama o günün koşullarında rol oynaması gerekenler rollerini oynayamayınca ortak örgütlenme ve mücadele zeminine dayanan hareket geliştirilemedi. Kürt Özgürlük Hareketi yalnız kaldı. Bu, Kürt Özgürlük Hareketi'nin yaklaşımı değildi, ama o tarihi koşullarda birçok neden dolayı mücadele cephesi yaratılamadı. Ancak bunların hepsi tecrübedir ve tarihimizin bir parçasıdır ve önemliydi. Bu tür girişimlerde bulunmak bile doğru yaklaşımın sonucuydu. Bu açıdan bu yaklaşımı göstermek de tarihimizin olumlu birikimlerinden olarak ele alınmalıdır.

HDK VE HDP'NİN 10 YILLIK GEÇMİŞİ VAR

En son 2005 yılarında önderliğimiz sürekli bir çatı partisini gündeme getirdi. Aslında HDK ve HDP projeleri bu anlamda yeni değildir, nerdeyse 10 yıllık bir geçmişleri vardır. Tabi bu projeye pek çokları başta inanmadı, ütopik bulanlar oldu. Bazı sol çevreler bir şekilde ilişkilerini devletle, devlet geleneği ile CHP ile koparamadılar. Yine sözüm ona Kürtlük adına aslında milliyetçilik sınırlarına hapis olanlar da böyle bir projeye direnç gösterdiler. Aslında devlet birçok yönden etkileme ve yönlendirmeyle bu projenin boşa çıkarılması çabasına girdi. Çünkü Kürt demokratik güçleriyle Türkiye'nin demokratik güçlerinin birleşmesi klasik devlet politikalarını boşa çıkaracaktı, etkisizleştirecekti. Kendi çizgilerinin ölümünü bu birleşmede gördükleri için demokrasi güçlerinin birliğini engellemek için geçmişten beri büyük çaba göstermişlerdir. Böylelikle Kürtlere karşı yürüttükleri savaşı daha kolay yürütmüşlerdir. Kürt kesimi içindeki kimi milliyetçiler ise Kürt halkının gücüne ve halklarla ilişkiye dayanarak değil de çeşitli güçlerin işbirlikçisi olarak ya da onların vesayetiyle bir şey elde edeceklerini sandıklarından bu projeye karşı çıkmışlardır. Çünkü bu projenin pratikleşmesi açısından onlar açısından ideolojik ve politik yenilgi anlamına gelmektedir. Bu yönlü direnişlere ve saptırmalara rağmen Önderlik çatı partisinde ısrar etti ve bu açıdan gerçekten önemli bir emek ve çaba harcadı. Kuşkusuz başta sol güçler olmak üzere Türkiye demokrasi güçleri içinde de önemli çaba gösterenler oldu. Sonuçta başta HDK daha sonra ise HDP olgusu gerçekleşti.

TÜRKİYE'DE AKP'YE KARŞI MUHALEFET YOK

HDP gerçekten Türkiye'nin demokratikleşmesine cevap olabilecek tek projedir. Şunu görüyoruz, Türkiye'de gerçekten AKP’ye karşı bir muhalefet yok. Bu bir gerçek. AKP aslında gücünü de buradan alıyor. Özgürlük Hareketi'nin AKP rejimini ciddi bir anlamda sarstığı bir gerçektir. Toplumda çok güçlü bir uyanış sağladığı bir gerçektir.  Fakat genel anlamda halen muhalefet gücü olarak görülen CHP’nin gerçek bir muhalefet gücünün açığa çıkmasının önünde ciddi bir engel olduğu da bir gerçektir. Dolayısıyla bir muhalefetsizlik durumu Türkiye’de yaşanmaktadır. CHP’nin alternatif demokratik muhalefet olma gibi bir konumu ve rolü yoktur. Hatta gerçek demokrasi hareketinin ortaya çıkmasında engel konumdadır. Aslında devlet bir yönüyle de CHP’ye böyle bir demokrasi hareketinin ortaya çıkmasını engellemede rol vermiştir. Ne kendisi gerçekten bir demokratik muhalefet rolünü oynayabilmekte, nede alternatif muhalefet olmak isteyen devrimci demokrat sosyalist güçlerin önünde engel olmaktan çıkmaktadır. Bu anlamda tam da geleneğinde olduğu gibi gelenekçi bir rol oynamaktadır.

HDP HEPSİNİN ORTAK KİMLİĞİDİR

Türkiye tam da HDP ile moral bulacakken, Türkiye devrimci demokrasi güçleri bununla böyle mücadelelerini yükseltecekken ve bu çok vazgeçilemez bir ihtiyaç durumundayken, işte HDP şunun kimliği olur bunun kimliği olur çok haksız biraz aşırı kuşkucu ve doğru olmayan değerlendirmelerdir. HDP bütün kimliklerin, kültürlerin, inançların ortak kimliği olacak. Yani herhangi bir örgütün bir gurubun değil şuanda da öyledir. Şuan onlarca bileşeni var HDP’nin ama HDP hepsinin ortak kimliğidir. Bundan sonra daha da böyle olmalı kimse kimsenin katılım düzeyinden ürkmemeli aksine heyecan duymalıdır. Tabii ki HDP bir Kürt demokratik partisi olmayacaktır. Böyle bir algının olması da yaratılması da doğru değildir. Türkiye'nin radikal demokratik partisi olacaktır. Kürt Özgürlük Hareketi nasıl ki 1970’lerde Türkiye devrimci ve demokrasi güçlerinin mücadelesinden güç aldı, bu devrimci mücadelenin önderlerini kendi önderleri olarak gördüyse, bundan onur duyduysa, Türkiye solu ve demokrasi güçleri de Kürt halkının özgürlük mücadelesinin gelişmesinden gurur duymalıdır. Eğer Türkiye demokrasi hareketi içinde Kürtler etkinse, bunda bir olumsuzluk yoktur. önemli olan, HDP’nin Türkiye’nin radikal demokratik partisi olmalıdır. Kürt Özgürlük Hareketi'nin ve BDP'nin HDP’yi Kürt demokratik partisi yapma gibi bir amacı ve hedefi yoktur. Bu, en başta kendi yaklaşımına ters olur.  Sadece Türkiye'deki demokrasi ve özgürlük mücadelesinin güçlü bir bileşeni olmak istemektedir.

ÖZGÜRCE BİR ARADA YAŞAMANIN TEK ADRESİ HDP'DİR

Biz HDP’nin gerekli olduğuna inanıyoruz. AKP’nin oligarşik baskıcı rejimine karşı Türkiye’nin demokrasi mücadelesini geliştirmenin zorunluluğu ve çıkış noktası bu olmalı. Böyle olursa daha iyi sonuca ulaşılır ve sanıyorum bu tartışmalar da olumlu bir mecraya kayar. Böylece hem Kürt, Türk hem de diğer bütün halklar ve inançlar arasında bir mücadele birliğinin sağlanacağına inanıyoruz. Türkiye’nin gerçekten demokratikleşmesi bütün kimliklerle ve inançlarla, kültürlerle özgürce bir arada yaşamasının tek projesi HDP’dir.

DAR YORUMLAMAK BÜYÜK YANILGIDIR

-Bazı çevreler HDP sosyalist bir kimliğe sahip olduğu için dindar çevrelerin ve Alevilerin desteğini alamayacağını söyleyerek karşı çıkıyor.  Bu eleştirilerin bir temeli var mı?

Aksine sosyalizm perspektifi ile aslında buna en iyi cevap olunabilinir. Sosyalist kimliğe sahip olmak inançlı kesimlerin daha özgür bir şekilde kendi inançları gereklerini ibadetlerini yerine getirmelerine engel değil aksine daha büyük bir avantaj ve daha büyük bir özgürleştirme ve özgürleşme ortamını sağlar. Bu açıdan HDP’yi böyle dar yorumlamak işte sosyalisttir onun için kendi dar ideolojik ilişkileri dışındaki herkesi dıştalar yaklaşımı bilinçli bir eleştiri değilse eğer, çok yanılgılı ve yanlıştır. Kuşkusuz HDP radikal demokrat bir parti olacak. Radikal demokratik çözümler isteyen herkesim burada yer alabilir. Müslüman demokratlar radikal çözümler istemez diye bir şey yoktur. Siyasi olarak muhafazakarsa tabii ki radikal demokratik harekette yer almaz. Ancak toplumculuğu savunmak, toplumsal değerleri savunmak anlamında muhafazakarlıktan söz ediliyorsa toplumculuğu savunan en fazla da solcular ve sosyalistlerdir.

Zaten egemenler, kapitalist modernisteler solu toplumculuğu savunuyor diye eleştirmektedirler. Hatta kapitalist moderniteye karşı oldukları için dünyaya ayak uydurmuyor diye suçlamaktadırlar. Toplumu korumak, adalet, hak ve eşitlik değerlerini korumak sol olmanın en temel karakteridir. İslami kesim içinde bu değerleri korumak isteyenler de var, ama iktidarcı devlet sistemin parçası, hatta kapitalist modernist sistemi İslami renkle örtmek isteyenler de var. Bunlardan tabii ki hak, adalet ve eşitlik değerlerini koruyanlar, toplumsal değerleri korumak isteyenler HDP’de kendilerine yer bulacaklardır. Ama iktidarcı devletçi zihniyette olanlar, mevcut baskıcı sömürücü devlete karşı tutum almayanlar, onunla yan yana yaşamak isteyen İslami çevreler de vardır. Dolayısıyla bu çevre de bir bütün değildir. Yoksa HDP tabii ki İslam inancında olanların kendi ibadetlerini yapmasına, inanç özgürlüğünü yaşamasına, kendi değerlerini yaşamasına engel değil, aksine demokratik karakteriyle bu değerlerin özgür ve demokratik yaşam içinde var olmasının da güvencesidir. Bu açıdan tabii ki Müslüman demokratlarla ve hak, adalet, eşitlik değerleriyle yaşayan inançlı topluluklarla buluşması gerekiyor. Ama HDP’yi de hiç kimse muhafazakar parti olarak göremez. Muhafazakar siyasi anlayışın hakim olduğu bir HDP zaten öngördüğü rolü oynayamaz. Kaldı ki tüm Müslümanları muhafazakar olarak değerlendirmek, aslında yanlış bir değerlendirmedir. İslam’ın çıkışında var olan toplumsal karakterini ve toplumu savunma yanını muhafazakarlıkla özdeşleştirip daha baştan bu inançta var olan değerleri böyle bir kalıba sokmak yanlıştır.

HDP, tüm ezilen inanç ve etnik grupların partisi olduğu gibi, Alevilerin de partisidir. Dolayısıyla ezilen bir inanç olarak çoğunlukla kendini HDP’de bulabilir. HDP içinde yer alırlar. Bu açıdan HDP’nin ezilen ve hor görülen bir inanç olan Alevilere cevap olamıyor demek bir yanılgıdır. Kim bunu söylüyorsa yanlış söylüyordur. Kuşkusuz Alevilere yönelik politikasını daha iyi geliştirebilir, Alevi örgütlenmeleriyle daha iyi ilişkiler kurabilir. Ancak HDP tüm ezilenlerin olduğu gibi, tam da Alevilerin özgür ve demokratik yaşam mücadelesine ve taleplerine cevap veren bir partidir. Hatta mevcut durumda Türkiye geneli içinde tek partidir.

SOSYALİZM ÜRKÜTMEMELİ

HDP sadece bir sosyalist parti kimliği ile değerlendirilmemeli. Yani gerçek bir kitle partisi bir toplum partisi olmayı hedefliyor. Doğaldır ki içinde sosyalist bileşenleri de olacaktır, Devrimci demokratlar olacaktır. Eğer Türkiye'nin köklü sorunlarına cevap bulunacaksa radikal demokratların varlığı önemlidir, hatta gereklidir. HDP içinde Türkiye'nin temel sorunlarına köklü çözüm isteyen Müslüman demokratlar da olacaktır. Gerçek inananlar olacaktır. Aleviler olacaktır ve diğer etnik topluluklar olacaktır. Bu anlamda HDP’yi homojen bir yapı olarak değerlendirmemek gerekir. Radikal demokratik çözümden yana olan farklı inanç ve ideolojik kesimden yana olanlar yer alabilirler. Sadece sınıf partisi olsun, sadece bir kesimin partisi olsun demek doğru değildir. Ama tüm ezilen sınıfların, etnik ve dinsel toplulukların, kadın ve gençlik başta olmak üzere tüm sosyal toplulukların içinde yer alacağı bir parti olmalıdır. Sosyalistler hiç kimseyi ürkütmemelidir. Çünkü radikal demokratik ve özgürlükçü perspektifler sosyalistlerde vardır. devletçi ve iktidarcı genlerden kendini kurtarmış sosyalizm ve sosyalistlerden hiçbir toplumsal kesim ürkmemelidir.

HEDEF DEMOKRATİK ULUS BİLİNCİ VE KİMLİĞİNİ YARATMAK

HDP, kimlikler ve kültürler mozaiği olan bir Türkiye’de çok arzuladığımız demokratik ulus bilincini ve kimliğini yaratabilmelidir. Kimlik milliyetçiliğini, inanç milliyetçiliğini aşan, dar kalıplara kendini hapis eden değil, bütün bunların kendi kimliğiyle özgür ve demokratik  yaşamlarını kabul edecek ve gerçekleştirecek ortak özgürlük ve demokrasi bilinci ile bir demokratik ulus gerçekliğini yaratmaktır. Bu açıdan HDP’nin rolü çok önemlidir.

-2014 yerel seçimlerinde HDP’nin aldığı oy oranı ile ilgili çeşitli çevrelerin eleştirileri var. HDP’nin aldığı sonucu nasıl değerlendiriyorsunuz?

HDP’yi sadece seçimlerde aldığı sonuçla da değerlendirmek büyük bir yanılgı ve yanlıştır. Yani düşünün ki 2-3 aylık bir parti seçimlere giriyor. Yani il teşkilatları henüz kurulmamış, kendisini tam örgütleyememiş bir partiden olağanüstü bir beklenti içerisinde olmak zaten yanlıştır. HDP’nin gerçek kimliğini ve gelecekteki rolünü bu seçimlerle bir kriter olarak görüp değerlendirmek de doğru değildir. HDP, özgürlük ve demokrasi stratejisi açısından doğru bir mücadele aracı mıdır, değil midir? Bu önemlidir. Pratikteki bazı yetersizliklerle böyle bir proje değerlendirilemez. Bunlar, pratikte giderilebilir eksikliklerdir. HDP doğru bir projedir ve asıl bundan sonra kökleri ile buluşacaktır. Bundan sonra gerçek rolünü oynayacaktır.

ANTİ PROPAGANDA BİLİNÇLİDİR

Anti propagandalar bilinçlidir, dikkat edilirse AKP, CHP ve MHP, yine iktidar İslam’ı diyebileceğimiz kesimler ve dogmatik ulusalcı ama kendisine sol diyen bütün kesimler HDP’ye karşı birleşiyorlar. Neden? Çünkü biliyorlar HDP gerçek bir muhalefet özeliğine sahiptir. Tarihsel ve toplumsal olarak bu şansı vardır ve böyle olursa hem sözüm ona solcu, sözüm ona muhalefet iddiası ile geçinen CHP gibilerinin foyaları ortaya çıkacak, gerçekten etkisizleştirilecekler, hem de haklın dini inançlarını sömüren, İslam’ın özündeki hak, adalet ve eşitlik değerleriyle alakası olmayan AKP oligarşisine, iktidarına karşı gerçek bir halk demokrasi mücadelesi gelişecektir. Radikal toplumsal mücadelenin gelişmesini bütün bu kesimler istememektedir. Bütün o karalamalar ve saldırılar HDP’nin büyüklüğünü ve önemini ortaya koyuyor

HDP BÜYÜK SORUMLULUK VE GÖREVLERLE KARŞI KARŞIYA

-Sizce HDP nasıl tüm demokrasi güçlerinin, ezilenlerin ve özgürlük isteyen kesimlerin partisi haline gelebilir?

Tabi bu konuda HDP’ye çok büyük görevler düşmektedir. Yani böyle retorik sadece klişeleşmiş sloganlarla, sloganlara sıkıştırılmış bir propaganda ile HDP gerçek rolünü oynayamaz. Bu tür yetersiz, elit, toplumla buluşamayan kesimleri sol olarak değerlendirmek bile doğru değildir. Sol demek, toplumla buluşmak, toplumu doğru temsil etmek demektir. Aslında sol, toplumu savunmak demektir. Bu açıdan kapitalist sistemden etkilenmeyen, kapitalist ve bireyci değerlerden kendini koparmış ve topluma giden sol gerçek soldur. Doğru propaganda, teori ideolojinin karşılığı, doğru eylem, örgütlenme ve toplumsal mücadeledir. Buna yol açıyorsa o söylenenler anlamlıdır. Yoksa doğru sandığımız söylemler bir süre sonra kanıksanır çok anlamı olmaz. Bu açıdan HDP tabii ki büyük sorumluluk ve görevlerle karşı karşıyadır. Söylemle pratiğinin tutarlı olduğu bir devrimci demokratik hamle yapması gerekiyor.

Önce yeni bileşenleri ile -ki BDP’nin milletvekilleri de katılmaktadır- bir program zenginliği gerekiyorsa program yenilemek, kendi teşkilat ve içi işleyişi içerisinde ihtiyaç duyuluyorsa bir tüzük yeniliğine gitmesi gerek. Ama bütün bunların ötesinde ve bütün bunlardan da önemlisi toplumsal tabanıyla muhakkak buluşmak; yani emekçilerle, kadınlarla, devrimin en dinamik gücü olan gençlikle yine devletin zulmü altında sürekli mağdur ve baskı altında tutulan inançlarla, Alevilerle, Ermenilerle ve diğer bütün inançlarla muhakkak buluşmalıdır.

NE KADAR ÖRGÜTLÜYSEN O KADAR BAŞARIRSIN

Türkiye siyasetini sadece bir bölgesel perspektifle, yani bir İstanbul orijinli, İstanbul çıkışlı yapmak büyük yanılgı olur. Karadeniz’e, iç Anadolu’ya, Ege’ye, Türkiye’nin dört bir tarafına ulaşabilmeli. Propagandası, çalışma tarzı ve yaygın örgütlenmesi buna göre olmalı. İyi bilmek gerekir ki ne kadar örgütlüysen o kadar başarılısın. Ne kadar çok doğru söylersen o kadar başarılısın değil, o sadece yarısı olabilir. Bunu örgüte, dolayısıyla radikal demokrasi mücadelesine dönüştürdüğün kadar başarılı olabilirsin. Önce toplumun içerisine kendisini bir ağ gibi örgütleyebilmelidir. Girmediği, örgütlenmediği hiçbir sosyal kesim, toplumsal kesim ve Türkiye’nin coğrafik bir yeri kalmamalı. Böyle yaparsa başarmaması için hiçbir neden de yoktur.

TÜM SİYASİ VE SOSYOLOJİK HAVA HDP LEHİNE

Kürt halkı büyük bir moral, büyük bir güç, büyük bir mücadele dinamizmi, büyük bir birlik mücadelesi veriyor. Bütün bunlar avantaj. Öbür yandan CHP yüz yıllık bir parti; nerdeyse foyası ortadadır, topluma verecek hiçbir şey yok. Tek muhalefeti AKP, hatta AKP değil Tayyip Erdoğan karşıtlığıdır. Bir demokrasi projesi yoktur. Alternatif bir demokrasi ve toplumsal sorunlara çözüm projesiyle ortaya çıkmıyor. Toplum bir tarafa, kendisi bir tarafa, demokrasi talepleri ve mücadeleleri bir tarafa! Yani topluma vereceği bir şey yok! AKP yalan üzerine, demagoji üzerine kendi iktidarını yürütmektedir. Kendine demokrat kendine Müslüman’dır. Ama gerçek bir demokratik özgürlükçü muhalefet yokluğundan da faydalanarak iktidar gücünü pekiştirmeye çalışıyor.  Bütün bu siyasi, sosyolojik, toplum psikolojik durumu göz önünde bulundurulduğunda aslında Türkiye halkları, toplumu, inanç toplulukları, kültürleri, emekçileri örgütlenmeye adeta hazır bir durumdalar. Böyle bir zemin ve potansiyel var.

HDP'NİN VARLIĞI BOŞLUK DEĞİL ZENGİNLİK

-Mecliste sadece HDP olarak var olunacaksa bu durum Kürt siyasetinde bir boşluk yaratır mı? Kürdistan’da nasıl bir strateji izlenecek? Mevcut durumda toplum içinde fazla bir karşılığı olmayan bazı Kürt siyasi çevrelerinin bu boşluktan faydalanacağı konuşuluyor, sizce bu mümkün mü?

HDP ve BDP’yi sanki aynı parti olarak görmek yanlıştır. Rolleri farklı olan partilerdir. Bundan sonra da rolleri farklı olacaktır.  Birbirini tamamlayan olgular olarak görmek lazım. Böyle değerlendirdiğimizde HDP’nin meclisteki varlığı Kürtler açısından bir boşluk yaratmaz. HDP Kürt halkının sorunlarını da mecliste gündeme getirecektir. Özgürlük mücadelesinin legal siyasetteki anlamını da topluma kavratmaya çalışacaktır. Misyonu budur zaten. Eğer bir ulus-devlet olmaktan söz etmiyorsak, demokratik Türkiye içinde Kürtlerin özgür ve demokratik yaşamından söz ediyorsak, böyle bir parti Kürtlerin bu amacı açısından olmazsa olmaz kabilindendir. HDP’nin varlığı ve güçlenmesi Türkiye'nin demokratikleşmesini de, Kürt sorununun çözümünü de yakınlaştıracaktır. Kürt halkının özgürlük mücadelesinin amacı da bu değil midir? Bu açıdan BDP’nin mecliste olmaması, HDP’nin varlığı bir boşluk değil, aksine Kürt halkının özgürlük mücadelesi için gerekli, mücadele açısından yaratıcılık,  zenginlik ve enerji kaynağı olarak görülmelidir. Dolayısıyla Türkiye genelinde siyaseti HDP ile yapmak bir dezavantaj değil avantajdır.

KÜRTLERİN KANINA GİRENLERİN ŞANSI YOK

Özgürlük mücadelesine alternatif bir oluşum, yeni bir parti olabilir mi? BDP'nin siyasal alanı ve toplumsal tabanını başka bir parti kontrol edebilir mi? Bilimsel, yine toplumsal anlamda değerlendirirsek bu biraz imkânsız gibi gözüküyor. Yani Kürt halkı nereden nereye geldiğini, hangi yok sayılmadan bugün böyle onurlu bir noktaya ulaştığını, hangi değerlerle, emeklerle ve bedellerle bunun gerçekleştiğini yaşayarak bilen bir halktır. Halen her gün bedel ödeyen bir hareketin, bir öncülüğün yadsınması, görülmemesi; bunun yerine hiçbir emek vermemiş, yelkenini dolduracak hiçbir rüzgarı bulunmayanların Kürt demokratik siyasi mücadele alanında etkin olması zordur. Zaten halkın dinini istismar eden ya da geçmişte halkın özgürlük mücadelesine düşmanlık yapmış olanların halkta bir karşılığı olması söz konusu değildir.

KDP BİR ÇİZGİDİR

KDP, Türkiye'de Kürt Özgürlük Hareketi'ne karşı siyasi bir hareket oluşturmaya çalışıyor. KDP AKP ile işbirliğini böyle bir parti ortaya çıkarmak için değerlendirmeye çalışıyor. Eğer böyle bir partinin Kürt demokratik hareketinin yerine ikame edileceği düşünülüyorsa bu hayal görmedir. Hangi yeni argümanlarla ideolojik çıkışlarla toplumun arayıp da bulamadığı hangi beklentilerine cevap olacak? Demokratik karakterde olmayan KDP’nin izdüşümü bir parti Kürt’ün hangi sorunlarına cevap olacak, Türkiye'nin demokratikleşmesine katkı sunacak? Bu çizginin demokratikleşme sorunlarına katkı sunmadığı, zaten böyle bir kaygısı olmadığı açıktır. Güneydeki KDP kişiliği gerçekliği neyse, yani onun seksiyonu olarak değerlendireceğimiz Türkiye'deki KDP de o olacaktır.  Bu anlamda bu tür adına yeni oluşum denilen partilerden çekinmek değil öyle boşlukları doldurabilecek bir hevesleri de bir gayretleri, tarih karşısında sorumlulukları da yoktur. Kürdistan'da yaratılan her değer çok büyük bedel pahasına olmuştur. Bunu sürekli büyütmek, sürekli üzerine titremek, sürekli var etmek çok önemlidir. Zaten bir parti ve siyasi hareket çalışmaz, toplumun ihtiyaçlarına cevap olamazsa o zaman tabii ki boşluğu doldurulur. Bu açıdan Kürt demokratik hareketi hem ideolojik ve politik duruşunu, mücadelesini sürdürecek, hem de pratikleşerek toplumun sorunlarına cevap olmaya çalışacaktır.

YENİ BİR KÜLTÜR VE GELENEK OLUŞUYOR

-Daha geniş kesimlerden oy alan bir partinin milletvekillerinin daha az oy alan bir partiye katılması, alışkın olunan bir durum değil. Genelde tersi olur. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bir kere şunu belirtelim; BDP farklı bir misyonla yoluna devam edecektir. BDP’nin milletvekillerinin Türkiye genelinde politika yapacak partiye katılması, yeni bir siyasi kültür, yeni bir gelenek oluşturmak açısından önemlidir. Burada şöyle demek daha doğrudur; artık mücadele ihtiyaçlarını karşılama anlamında dar kalan bir partinin kendisini mücadele ihtiyaçlarına daha kapsamlı cevap verecek bir partiye destek vermektedir. Ama BDP kendi misyonunu böyle bir demokrasi mücadelesini daha güçlü verecek karaktere getirerek kendini etkili kılacaktır. Kendisini BDP’de daha da büyütecektir. Büyük partiler diğer partileri kendi şemsiyesi altına alıp adeta onları kimliksizleştirirler, yutarlar. Amaçları gerçekten demokratikleşen bir Türkiye, demokratikleşen bir toplum, özgürlük bilinci, radikal demokrasiyi geliştirmek değil, daha iyi nasıl oligarşik bir güç olabilirim, parti içerisinde nasıl daha iyi bir otorite sahibi olabilirim hevesiyle ya da anlayışıyla Türkiye'de partilerin birleşmesi veya ayrışması bu eksen üzerinde olmuştur. Tabi BDP ve HDP’nin yeni misyonları farklıdır. Burada iktidar mevki makam oligarşik güç olma, otorite olma değil, her iki partinin de ortak hedefi Türkiye'nin demokratik devrimci iradesinin ortaya çıkarılmasıdır.

BDP MİLLETVEKİLLERİNİN HDP'YE KATILIMI YADIRGANAMAZ

Halka hizmet partisi kendisini düşünen bir yerlere gelmek isteyen değil,  toplumu ileriye taşırmaya çalışan, toplumu bilinçlendirmeyi önüne hedef koyan partilerdir. Şimdi perspektifleri, felsefik duruşları böyle olduğuna göre BDP’nin artık Türkiye genelinde siyaset yapmayı HDP üzerinden yapılmasını sağlaması yadırganmaz. Buna mütevazilik veya daha başka şey de denmez. Kendi siyaset, kendi özgürlük bilincinin gereğidir, böyle olmalı. Tabi ki bir geleneğin bir kültürün oluşması açısından da önemlidir. Komplekslere girmeden, gerçekten tarih, toplum, halk çıkarları neyi gerektiriyorsa adım atmak olumludur, iyidir. HDP’yi esas olarak paradigma ve strateji değiştiren bir hareketin parçası olan BDP'nin bu yeni paradigma ve stratejiye göre yeni politik araçlara ve misyonlara yönelmesidir.

BDP YEREL DEMOKRASİYE ÖNCÜLÜK EDECEKTİR

-8 Haziran'da BDP, 22 Haziran'da da HDP’nin olağanüstü kongreleri olacak. Bu durumda Kürt demokratik siyasetinin yeniden yapılanması gündeme gelecek. Sizce bu yeniden yapılanma hangi çerçevede olmalı?

Önümüzdeki haftalar BDP'nin ve HDP'nin kongreleri olacak. Dolayısıyla BDP yeni bir vizyonla, yeni bir formatla, yeni bir hedefle Kürdistan'da varlığını sürdürecek, çalışacaktır.  Kürdistan’da veya Kürt legal siyasetinde eksik olan nedir?  Diyelim kendi toplumsal demokratik inşasını yaratırken, kendi öz idaresini oluştururken, kendi kadrosunu yaratma noktasında yaşadığı sıkıntılar mı var? Topluma dayanması ve toplumun örgütlenmesini esas alan demokratik siyaset yapma konusunda yetersiz yaklaşımlar mı var?  BDP doğru demokratik siyaset anlayışının yaratılacağı ve toplumun tabanda örgütlenmesine rol alacak yönetim ve kadro zihniyetini ortaya çıkaracak böyle yönetim ve kadroların ortaya çıkmasını sağlayacak bir akademiya gibi rol oynayacak bir parti olacaktır. zaten partiler esas olarak düşüncede öncülük yapanlardır. Toplumun demokratik örgütlenmesini sağlayacak zihniyeti yaratanlardır. Demokratik toplumdan, demokratik konfederalizmden, demokratik özerklikten söz ediyoruz. Demokratik siyaset bunları yaratmaktır. Demokratik siyaset, toplumun tabandan örgütlenmesi ve güç olmasıdır. BDP bunu ortaya çıkaracak ve gözetecek bir parti olacaktır. Kürdistan'da demokratik siyasetin ve demokratik toplumun gelişmesinde zihniyet öncülüğünü yapacaktır. Kürdistan'daki demokratik siyasetin yaratıcısı ve koruyucusu olacaktır. İşte Türkiye'de siyaset akademileri vardır, okulları vardır. BDP, Kürdistan'daki demokratik siyasetin partisi olacaktır. Bunun zihniyetini ve kadrosunu yaratacağından iktidarı hedefleyen klasik bir parti olmayacaktır. Yerel demokrasiye öncülük edecek; toplumun güç olmasını ve örgütlenmesini sağlayan, buna yön veren ve gözeten parti olacaktır. Kuşkusuz bu çerçevede kendini yeniden yapılandıracağından buna uygun yeni bir tüzük ve programı da olacaktır.

BDP'NİN ÇOK BÜYÜK ROLÜ OLACAK

Tabi Kürt halkının bilinçlendirilmesi örgütlendirilmesi, Kürt halkının kendisini idare edebilmesi, öz yönetime kavuşması anlamında da BDP'nin çok büyük bir rolü olacaktır.  BDP yönetimleri ve kadrolarının gözü milletvekilliğinde, belediye başkanlığında parlamentoda, mevkide, makamda değil, Kürt halkının özgürleşmesini ve demokratik yaşamını hedefleyen bir zihniyet, yaşam ve çalışma içinde olacaklardır. Dolayısıyla esas olarak da daha manevi değerlerle, eğitimle, kadro oluşturmakla halkı kendi öz iradesiyle buluşturmakla yoğunlaşan bir parti olabilir. Özcesi BDP de Kürdistan toplumuna hitap eden bu anlamda da onun kadrosunu onun siyasetini daha iyi oluşturmaya çalışan bir sorumluluk ve görevle karşı karşıyadır.

Kaynak: Fıratnews

 

Güncel Haberleri

Sağlık Bakanlığı kura sonuçları açıklandı: Hakkari’de göreve başlayacak isimler belli oldu
DEM Parti Yüksekova İlçe Örgütü Önder İçin Taziye Kurdu
Selahattin Demirtaş'tan Sırrı Süreyya Önder mesajı: Her daim kıymetlimizsin
Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti
Hastaneden Önder açıklaması: "Hayati tehlikesi artarak devam ediyor"