Cumartesi Anneleri: Tolga Baykal Ceylan’a ne oldu?

Cumartesi Anneleri/İnsanları, 490. buluşmalarında 10 yıl önce kaybedilen Tolga Baykal Ceylan’ın akıbetini sordu, sorumluların yargılanmasını istedi.

Cumartesi Anneleri/İnsanları Galatasaray Meydanı’nda 490. haftalarında 7 Ağustos 2004′te tatil yapmak amacı ile Kırklareli’nin İğneada ilçesine giden ve annesi ile 10 Ağustos’ta telefondan konuştuktan sonra kendisinden bir daha haber alınamayan üniversite öğrencisi Tolga Baykal Ceylan için bir araya geldi.

Bu haftaki eylemde ilk olarak 1980 yılında İstanbul’da kaybedilen Nurettin Yedigöl’ün ağabeyi Muzaffer Yedigöl söz aldı.

‘Yeter artık’

“Anneler çocukların mezarlarını yada kemiklerini istiyor. Bu devletin sahipleri, bunu bize çok görüyorlar. Ne yapalım? Yakınlarımız bulunsun diye kendimizi köprüden mi atalım? Yeter artık. Yakınlarımızın kemiklerini istiyoruz.

“Bizleri siyasi malzeme olarak kullandınız. Biz sizin siyasetinizin dolgu malzemesi değiliz. Biz bu ülkenin vatandaşıyız ve yakınlarımıza ne olduğunu öğrenmek bizim de hakkımız.”

‘Sorumlu Türkiye Cumhuriyeti’dir’

Yedigöl’ün ardından, Tolga Baykal Ceylan’ın ailesinin avukatı Eren Keskin konuştu. Keskin, savcıların tüm çabalarına rağmen soruşturmayı geç açtığını ve sonrasında da “takipsizlik” kararı verdiğini belirtti.

“Tolga’dan 2004 yılından beri haber alınamıyor. Tek sorumlusu Türkiye Cumhuriyeti’dir.

“Muhalifine tahammül edemeyen zihniyet devam ediyor. Tolga bu devletin kabul ettiği dinin dışında olan Hıristiyanlığı seçti. Bu başlı başına bir neden olabilir.

“Biz soruşturmanın adil yapılmadığı ve uzun sürdüğü gerekçesi ile AİHM’e başvurduk. AİHM bizi haklı buldu, ancak Türkiye halen bu gerçeği kabul etmiş değil”

“Hıristiyanlığı seçtiği için kaybedildi’

Keskin’in ardından anne Kadriye Baykal Ceylan, oğlunun kaybedilmesinin ardından on yıl boyunca yaşadıklarını anlattı.

“Deliller karartılıyor. Neden delilleri karartmalarına izin veriyorsunuz? Neden oğlumun eşyalarını bana verdiler de size vermediler?  Neden bunu sorgulamadınız? Oğlumum eşyaları bir kanıt değil mi? Belki olaya ilişkin bir ipucu var, neden incelemediniz? Neden olayın peşinden gitmiyorsunuz? Olaydaki çelişkileri neden görmüyorsunuz? Neden halen daha bir iddianame hazırlanmadı?

“Bu ülkede insan kaybetmek 1914′ten beri bir devlet politikası. Bu politikayı uygulayanlar zaman zaman ortaya çıkıp yine yakınlarımızı kaybediyorlar. Benim oğlum da kendisine dayatılan Sunni Müslüman kimliğine karşı çıkarak Hıristiyanlığı seçtiği için devlet tarafından kaybedildi.”

Anne Ceylan konuşmasında oğluna da seslendi:

“Evlat gözleri sana benzeyen çocukları seviyorum şimdilerde öylece uzaktan uzağa çaktırmadan bakışlarında var mısın diye bakıyorum. Gülerken gözlerinin içi gülenlere, nefretsiz dupduru bakanlara bakıyor ve bakışlarına hayran oluyorum.

“Tolgam elleri sana benzeyen çocukları seviyorum şimdilerde. Öylece uzaktan uzağa çaktırmadan bakıyorum sana benzeyenlere, çaktırmadan uzaktan öpüyorum. Yanlarına gitsem tutsam ellerini senin kadar sıcak mı zarif mi bilmiyorum. Öylece bakakalıyorum.

“Yüreği sana benzeyen çocukları çok seviyorum şimdilerde. Nerede çıkarsız ve umarsız, nerede karıncayı bile incitemeyecek kadar ince yürüklü, içi dışı aynı saydamlıkta birini görsem sen sanıyorum. Çaktırmadan ellerini gözlerini yüreğini öpüyor, öpüyor, öpüyorum. Koşsam gitsem artları sıra, ‘Tolga olur musunuz?’ desem; diyemiyorum. Öylece kalıyorum.

“Mezarları belli olmayan çocukları seviyorum şimdilerde. Senin gibi, yaşamları çalınanları. Kah bir sokakta, kah bir karakolda, kah gizli işkence yerlerinde yargısız sorgusuz  yok edilmiş olanları…

“Sana benzeyen hikâyelerin fotoğraflarına bakıyorum kahroluyorum. Bir gücüm olsa tanrısal ve çekip çıkarsam hepinizi karanlığın zulmünden. Ortaya çıktığı gün akıbetin bil ki bu, katilin sonu olacak. Ve inan ki ahımız yerde kalmayacak. Seni çok özledim ürkek güvercinim. Sana benzeyen çocukları çok seviyorum bugünlerde.”

’10 yıldır soruyoruz’

Ceylan’ın ardından haftanın basın açıklamasını Cumartesi Anneleri’nden Sevil Ateş okudu.

“Ceylan’ın dosyasındaki çelişkiler görevli personelin ihmali ile açıklanamayacak kadar çoktur ve kapsamlı bir araştırmaya muhtaçtır. Buna rağmen dosyadaki soru işaretleri 10 yıldır açığa kavuşturulmadı.

“Anne Kadriye Ceylan’ın soruları hep yanıtsız kaldı, Tolga’nın akıbeti karanlıkta bırakıldı.

“10 yıldır soruyoruz Tolga Baykal Ceylan’a ne oldu? Gerçek açığa çıkıncaya kadar bu soruyu sormaya devam edeceğiz.”

Tolga Baykal Ceylan’a ne oldu?

24 yaşındaki İTÜ öğrencisi Tolga Baykal Ceylan, 7 Ağustos 2004′te İstanbul’daki evinden tatil amacıyla Kırklareli’nin İğneada İlçesine gitmek üzere yola çıktı. Aynı gün annesini arayarak İğneada’ya ulaştığını söyledi. Kadriye Ceylan, 10 Ağustos’tan sonra bir daha oğlundan haber alamadı.

Kadriye Ceylan’a oğlunun akıbeti ile ilgili bilgi vermeyen İğneada Jandarma Komutanlığı, 16 Ağustos’ta oğlunun elbiselerini bir tutanakla kendisine teslim etti. Yapılan başvuru üzerine Demirköy Savcılığı’nın başlattığı soruşturma dosyası 2006 yılında, “kovuşturmaya yer olmadığı” iddiasıyla kapatıldı.

2007′de hiçbir yasal evraka dayanmadan Tolga Baykal Ceylan’ın Kimlik Paylaşım Sistemi’ndeki adresi “Sofya- Bulgaristan” olarak güncellendi.

Avukatı Eren Keskin’in bilginin nereden alındığı yönündeki başvurusuna Nüfus İşleri Genel Müdürlüğü’nden, değişikliğin Dışişleri Bakanlığı kanalıyla yapıldığı bilgisi verildi. Bunun üzerine Bakanlığa yapılan başvuruya ise “Araştırma sonucunda, Tolga Baykal Ceylan’ın Bulgaristan’da ikamet etmediği” yanıtı verildi.

İç hukuktan sonuç alınamaması üzerine aile 2012 yılında Avurpa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) başvurdu. AİHM’in kabul edilebilir bulduğu dava henüz sonuçlanmadı.

 

Güncel Haberleri

Van'da silahlı kavga: 1 kişi hayatını kaybetti, 5 kişi yaralandı
Dağlıca ve Yeşiltaş köyünde çiftçilerin sorun ve talepleri dinlendi
Yüksekova'da tırda 65 kilo uyuşturucu ele geçirildi
MİT Başkanı İbrahim Kalın, DEM Parti ile görüştü
DEM Parti siyasi partilerle görüşme turuna başlıyor