NATO'nun önünde IŞİD'le ilgili 10 soru

Galler'deki NATO zirvesinin ana gündem maddelerinden biri Irak Şam İslam Devleti'ydi. IŞİD'e müdahalenin kapsamı ve araçları tartışılırken, NATO'nun cevaplaması gereken birçok soru olduğu aşikar.

Geçen hafta Galler’de gerçekleştirilen NATO zirvesini takip edenler, Irak Şam İslam Devleti’ne yönelik müdahale olup olmayacağı kararını bekledi. Zirveden böyle bir karar çıkmasa da, NATO’nun Ortadoğu’nun en tehlikeli örgütlerinden birine müdahale etme ihtimali tartışılmaya devam ediyor. Guardian’dan Simon Tisdall, NATO’nun IŞİD’le mücadelesinde karşısına çıkan soruları değerlendirdi.


1. Bombalamak mı bombalamamak mı?
İngiltere Başbakanı David Cameron, NATO zirvesinden önce IŞİD tehdidine karşı adımlar atılması gerektiğini sıklıkla dile getirdi. Cameron, İngiltere’nin ABD ’yle birlikte IŞİD’e karşı bir operasyona katılabileceği mesajını verdi. Zirveye katılan liderler de IŞİD’le mücadele konusunda hemfikir olurken, ülkelerin bir kısmı ABD’nin operasyonlarına katılmayacağını vurguladı. Zirvede Peşmerge’nin rolünün öneminin de altı çizilirken, şu anda İngiltere, Fransa ve Almanya’nın da aralarında bulunduğu birçok ülke Kürtlere silah gönderme sözü verdi.


2. Operasyon olursa Suriye’ye de genişletilir mi? Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad’la işbirliği yapmak gerekir mi?
Cameron ve ABD Başkanı Barack Obama, çok önemli bir soru olan IŞİD operasyonlarının yalnızca Irak’la sınırlı kalmayıp Suriye’nin kuzeydoğusuna ve özellikle Rakka’ya uzanıp uzanmayacağı sorusunu yanıtsız bıraktı. Cameron geçen hafta Şam Hükümeti’ni “gayrimeşru” olarak tanımladı; bu da ABD ve İngiltere’nin Suriye’de Esad’dan bağımsız bir şekilde hareket edebileceğini ima ediyor.

Ancak, ABD ve İngiltere’nin kendilerini bu şekilde konumlandırması yasal olarak akıllarda soru işaretleri bırakıyor; Esad kısa bir süre önce seçimleri (uzmanlar seçimlerin hileli olduğunu düşünüyor) kazandı ve Esad’ın müttefiki Rusya’nın Birleşmiş Milletler’de konu hakkındaki olası görüşmelerde Suriye’ye yapılacak hava saldırılarını veto etmesine kesin gözüyle bakılıyor. Esad da Rusya yapımı hava savunma sistemi ve savaş uçaklarını harekete geçirebilir.


3. Kara operasyonu bir seçenek mi?
Pentagon analistleri, IŞİD’in yalnızca kara harekatıyla kesin olarak ortadan kaldırılabileceğini savunuyor. Analistler, Batılı, yerel veya ikisinin karışımından oluşan birliklerin görevinin IŞİD’i, elinde tuttuğu bölgelerden çıkarmak olduğunu ifade ediyor. Kara harekatını savunanlara göre, Afganistan (2001 sonrası), Irak (2003 sonrası) ve Libya (2011 sonrası) deneyimleri de hava saldırılarının kesin ve uzun süreli bir sonuç vermeyeceğine işaret ediyor. Ne var ki, İngiltere veya ABD’de, Irak’ta sekiz yıl kaldıktan sonra Ortadoğu’ya herhangi bir kara harekatı düşüncesi gözlemlenmiyor.

Kara harekatı istense bile, NATO’nun Afganistan’dan tamamıyla çekilmemiş olması nedeniyle yeterli kapasiteye sahip olmadığı da önemli noktalar arasında. Buna ek olarak, Ukrayna Krizi görüşmelerinde NATO’nun “acil müdahale birliği” oluşturması da Ortadoğu’ya yetecek kapasitenin olmadığına delil sayılıyor.


4. Büyük çaplı bir harekatının alternatifi var mı?
İngiliz ve ABD özel kuvvetlerinin, Peşmerge’yle ve iyileştirilmiş Irak ordusuyla işbirliği yaparak vur-kaç taktiği uyguladığı, IŞİD komutanlarının moralini kırmak için insansız hava araçlarıyla bölgeyi bombaladığı bir orta yol takip edilebilir. Ancak uzmanlar, böyle bir işbirliğinin, sorunu uzun dönemli ve kesin olarak bitirmesinin çok düşük ihtimal olduğunu belirtiyor.


5. Geliştirilmiş bölgesel işbirliği Galler’in ana konularından biri oldu. Bu ne demek ve IŞİD’in yenilmesindeki rolü ne?
Dikkatler, IŞİD’e desteği bitirmek ve örgütü yalnız bırakmak için, daha önce Batı tarafından dışlanmış ülkeler de dahil olmak üzere bölgede ve çevresinde müttefik kazanmaya verildi.

Bu gelişmeler arasında en dikkate değer olan ve muhtemelen en önemlisi İran-ABD ilişkilerinde buzların erimesi. Büyük çoğunluğu Şii olan İran, IŞİD’in ortak tehdit oluşturduğunun farkındalığıyla, ABD’nin Irak’a hava saldırıları düzenlemesine karşı çıkmadı. Aynı zamanda İran, Irak’ın eski başbakanı, Şii Nuri el-Maliki’ye istifa etmesi yönündeki çağrılarında Washington’a destek verdi. İran, büyük rakibi ve tartışmalı ortağı Suudi Arabistan’la güvenlik konuları hakkında görüşmeler başlattı.

ABD, İran’ın nükleer programıyla ilgili Kasım’a kadar bir anlaşmaya varabilmek için elinden geleni yapıyor. Nükleer konusunda bir uzlaşıya varılması, iki ülke arasında, Irak ve İran’ın Esad’ı desteklediği Suriye’de bir işbirliğine ve İsrail-İran geriliminin sona ermesine giden yolu açabilir.


6. Dünyanın geri kalanı ne düşünüyor?
Ukrayna’daki görüş farklılığı ve Rusya’ya uygulanan yaptırımlar devam etse de, Batılı güçler radikal İslam’la mücadelelerinde Moskova’yla ortak çıkarlara sahip. Bu gerçek, geçen hafta ortaya çıkan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in tehdit edildiği IŞİD videosuyla daha da belirginleşti. Aynı zamanda, ABD’deki Cumhuriyetçiler yalnızca IŞİD’e değil, Suriye’deki El Nusra Cephesi, Somali’deki El Şebap ve Nijerya’daki Boko Haram’a da müdahale edilmesini istiyor.

Buna benzer stratejik çıkarlar, ülkelerindeki üstünlüklerinin radikal örgütler tarafından tehdit edilmesi nedeniyle giderek endişelenen Körfez’deki Arap liderleri arasında ve geleneksel olarak Arap dünyasının lideri olan Mısır’da da öne çıkıyor. Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah el-Sisi, bölgedeki aşırı uç hareketleri yok etmek için başı çekmek istiyor gibi gözüküyor. Son zamanda çıkan ve henüz doğrulanmamış haberlere göre Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri’ne, Libyalı radikal İslamcı gruplara yaptığı bombardımanda yardımcı oldu.

NATO zirvesinin kapanışında ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Türkiye ’nin de aralarında bulunduğu 10 ülkeyle birlikte IŞİD’e karşı “çekirdek koalisyon” oluşturduklarını açıkladı. Ne var ki, gelişmiş işbirliğinin ne kadar zor olacağına bir delil olarak, bu koalisyonda hiçbir Arap ülkesi yer almazken, Irak’ın komşusu olarak yalnızca Türkiye yer aldı. Bu ayın ilerleyen günlerinde, Birleşmiş Milletler’de koalisyonun genişletilmesi için görüşmeler yapılacak. Hali hazırda, koalisyona desteğin büyük bir kısmının Avrupa’dan geldiği bilinirken, İngiltere, Fransa, Almanya, Danimarka ve Polonya’nın yanı sıra Kanada ve Avustralya da IŞİD’e karşı mücadelede ABD’ye destek verdi.

Geçen haftalarda IŞİD’e karşı bir stratejisi olmadığını açıklayarak eleştirilerin hedefi olan Obama, NATO’da yaptığı konuşmada, yaklaşımlarının El Kaide’ye karşı kullanılan stratejilere benzer olacağını ifade etti. “İlk olarak onları geri püskürtürsünüz, kabiliyetlerini düzenli olarak azaltırsınız, hareket alanlarını kısıtlarsınız, liderleri ortadan kaldırırsınız... Zaman içinde eskiden olduğu gibi terörist saldırılar yapamamaya başlarlar” diyen Obama, IŞİD’i yenilgiye uğratmanın uzun bir süreç olduğunun altını çizdi.


7. Bu gibi önlemler bölgenin geleceği için ne anlama geliyor?
Analistler - Türkiye gibi bölgedeki güçlü ülkeler ve Ürdün gibi ılımlı Batı yanlısı ülkelerle derin irtibat ve işbirliğinin yanı sıra - alınacak önlemlerin Ortadoğu’da yeni bir düzen oluşturabilecek ve ABD, Rusya, İran ve Körfez’deki Sünni monarşiler tarafından imza atılmış “büyük bir pazarlık” üretebileceğini belirtiyor. Uzmanlar, bu pazarlığın var olma sebebinin ise radikal İslamcılığı nerede olursa olsun ortadan kaldırmak ve Şii-Sünni bölünmesi arasında bir köprü oluşturmak olduğunu düşünüyor.

Öte yandan, bu denli çarpıcı bir yeniden oluşum süreci George W. Bush’un “terörle küresel savaş” fikrini uyandırabilir ve şiddet artabilir. Bir başka faktör ise Esad rejimi. Cameron ve Obama, “Savaş suçu işliyor” dedikleri Suriye Devlet Başkanı’yla herhangi bir anlaşma yapmayacaklarını söylüyor. Ancak, giderek artan sayıda askerî ve diplomatik uzman, birçok kişi için tatsız olsa da, Esad’ın iktidarda kalmasına karşılık yardımının isteneceği bir uzlaşının kaçınılmazlığını vurgularken, bu durumun sebebinin “IŞİD’in Esad’dan daha tehlikeli olarak algılanması” olduğunu söylüyor.


8. IŞİD, içeriden yenilgiye uğratılabilir mi?
Dünyadaki en zengin terörist örgüt olarak kabul edilen IŞİD’in aylık geliri yaklaşık 8 milyon dolar. Örgütün gelirinin, kendileriyle aynı ideolojiyi paylaşan zengin Sünni Arap bağışçılar, vergiler, hakim olduğu bölgelerden aldığı “koruma parası”, Kuzey Irak’ta ele geçirdikleri hükümet bankaları ve petrol satışından geldiği biliniyor.

IŞİD’in rehineler karşılığında aldığı paranın da milyon dolarları bulduğu ifade ediliyor. Rakka’da ve ele geçirdikleri diğer bölgelerde, IŞİD yüksek geliriyle finanse edilen idari yapılar oluşturmuş durumda. IŞİD’i tamamen ortadan kaldırmak için, özellikle Arap hükümetleri tarafından, örgütün para akışını kesmenin yollarının bulunması gerekiyor.


9. Irak’ın yakın tarihinden dersler çıkarılabilir mi?
2007’de Irak’ın “Sünni uyanış” olarak adlandırılan döneminde olduğu gibi kilit aktörler, Irak eski başbakanı Nuri el-Maliki’nin Bağdat hükümetinin dışlaması sonucu IŞİD’in ortaya çıkmasına neden olan Sünni Arap gruplar olabilir. Maliki’nin görevini bırakmasıyla Sünnilerin menfaatlerinin daha fazla temsil edileceği muhtemel ve bu şekilde söz konusu gruplar, tıpkı 2007’de El Kaide’ye sırt çevirdikleri gibi IŞİD’den desteklerini çekmeye teşvik edilebilir. Bunun gibi bir “yerel” çözümün, Batı’nın müdahalesinden çok daha uzun süreli olması muhtemel. /Radikal


10. IŞİD’in elinde bulunan Batılı rehineleri kurtarmak için ne yapılabilir?
İngiltere Başbakanı Cameron, NATO zirvesine katılanlara, IŞİD’e ödenen vergilerin “örgütü yeniden insanları kaçırmaya teşvik ettiği ve ülkelere güvenlik tehdidini yükselttiği” konusunda uyarılarda bulundu. Cameron’ın sözlerinin hedefinde, kaçırılanların serbest bırakılması için örgüte yüksek miktarlarda para ödeyen Fransa ve İtalya hükümetlerinin olduğu sıklıkla dile getirildi.

Cameron’ın “boyun eğmeyen” duruşunu, rehineler konusunda herhangi bir pazarlık, hatta pazarlık kanalının oluşturulması bile takip etmedi ki bu da örgütün elindeki İngiltere vatandaşı David Haines’in zarar görmesi ihtimalini artırıyor. Ancak, bu kesinlikle böyle olacak diye bir şey yok; IŞİD para istiyormuş gibi gözükmüyor. Onun yerine, örgütün videolarında ABD’nin Irak bombardımanının bitmesi “emrediliyor”. Eğer İngiltere de bu saldırılara katılırsa, İngiliz rehinelere gelecek zarar artabilir.

Rehineleri kurtarmak için birkaç ay önce ABD özel harekatının düzenlediği bir operasyonun başarısız olduğu açıklanmıştı. İstihbaratın daha kuvvetli olmadığı bir durumda, yeni bir kurtarma operasyonu girişiminin başarılı olması mümkün gözükmüyor.

Güncel Haberleri

Sağlık Bakanlığı kura sonuçları açıklandı: Hakkari’de göreve başlayacak isimler belli oldu
DEM Parti Yüksekova İlçe Örgütü Önder İçin Taziye Kurdu
Selahattin Demirtaş'tan Sırrı Süreyya Önder mesajı: Her daim kıymetlimizsin
Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti
Hastaneden Önder açıklaması: "Hayati tehlikesi artarak devam ediyor"