SES Merkez Yönetim Kurulu, Rojava'daki çatışmalar ve orada yaşanan sağlık sorunları ile ilgili hazırladığı Suriye Kürt Bölgesi Sağlık Raporu'nu açıkladı. İçinde SES'in de yer aldığı heyetin sağlık alanında gözlem ve incelemeler yapmak üzere 26-29 Mayıs günlerinde Suriye'de Kürtlerin yoğunlukta yaşadığı "Özerk Bölgeye" gittiğine ve incelemeler yaptığına işaret edilerek, raporun amacının açıklandığı kısa bir açıklama yapıldı. SES'in hükümetin Suriye politikasını eleştirdiğine ve bir an önce değiştirmesi gerektiğine işaret edilen açıklamada, "Maalesef ülkemizde cumhuriyetle yaşıt olan Kürt sorunundaki inkar ve çözümsüzlük yaklaşımı Suriye Kürtlerine yönelik olarak da; sınır kapılarının kapatılması, ambargo ve Suriye Kürtlerinin kazanımlarının kabul edilmemesi olarak devam etmektedir" denildi. Savaştan dolayı meydana gelen sağlık sorunlarının çözümüne yönelik ilaç, tıbbi malzeme ve insani yardım için sendikalarının çaba harcadığına işaret edilen açıklamada, "Bölgedeki koruyucu sağlık hizmeti, aşılama, salgınlar ve yaralanmalara müdahale açısından duyarlılık göstermektedir. Bu amaçla, hem sözü edilen illerdeki sağlık kuruluşları ve çalışanları hem de Suriye'deki sınır yerleşim bölgelerinde incelemeler yapmış, inceleme sonuçlarını raporlaştırmıştır. Bu raporlar hem yerel yöneticiler hem de merkezi yetkililerle paylaşılmıştır" diye belirtildi.
'Salgından ölümler kapıdadır'
Özellikle Ceylanpınar ve Akçakale sınır bölgesinde yaşayan Kürtlerin can güvenliğinin tehdit altında olduğuna işaret edilen açıklamada, şunlar kaydedildi: "Hükümet, bu konuda çözüm olmak yerine, saldırıyı düzenleyenlerin Türkiye'de tedavi olmasını sağlamakta, sınır ötesindeki yaralılar ise sınır kapılarının kapalı olması nedeniyle çaresizliğe terk edilmektedir. Suriye Merkezi Hükümeti'nin de buraya Koruyucu Sağlık Hizmeti ve aşılama gibi hizmetleri getirememesi nedeniyle salgınlar, salgınlardan ölümler kapıdadır. Bu da Türkiye'de, sınır boylarında yaşayan yurttaşlarımızın sağlığını da tehdit etmektedir. Bütün bu nedenlerden dolayı; Suriye ile sınır oluşturan iller, Hatay, Antep, Kilis, Urfa ve Mardin illerindeki sağlık kuruluşlarında gerekli önlemleri almaya ve sağlık çalışanlarının bu ağır yük altında çalıştırmaya son vermeye; Suriye topraklarında kalan ve son günlerde büyük bir saldırı ile karşı karşıya olan çoğunluğu Kürt olan Suriye halkına ekteki raporumuz doğrultusunda öncelikle ilaç, tıbbi malzeme ve insani yardım malzemesi; daha sonra da Koruyucu Sağlık Hizmeti bağlamında aşı, serum vb. sevki için sınır kapılarını (Antep-İslahiye, Mardin-Nusaybin ve Urfa'da-Akçakale-Suruç) açmaya çağırıyoruz."
Afrin'in nüfusu 2 milyona ulaştı
"Suriye Kürt Bölgesi Sağlık Raporu" ismiyle açıklanan raporda, Afrin bölgesinin nüfusunun 700 bin iken, şu an 2 milyon nüfusa ulaştığı ve sağlık sistemindeki finansının nasıl olduğu hakkında tam bir bilgiye ulaşılamadığı belirtildi. Devlet memurları dışında sigorta primine dayalı sağlık hizmeti alınması konusunda herhangi bir bilgi alınamadığına dikkat çekilen raporda, "Sadece geçmişte devlet memurları olan çalışanların sigortalı oldukları bunun dışındaki halkın tüm kesimleri cepten para ödeme yaparak sağlık hizmeti aldıkları tespiti yapılmıştır. Savaş öncesi 1. basamak sağlık sistemi, sağlık merkezi ve aile hekimliği sistemi üzerinden yürümekte iken, savaştan sonra 1. basamak sağlık sistemi hiçbir şekilde çalışmamaktadır. Toplamda kasaba, köy ve merkezde 24 tane sağlık merkezi bulunmakta iken, şu anda Afrin merkezinde sadece 2 tane sağlık merkezi pasif hizmet vermektedir. Aşılar savaş öncesinde düzenli olarak yapıldığından, bulaşıcı hastalıklar en asgari düzeyde iken, şu anda aşı yapılamayarak, bulaşıcı hastalıklar artmaya başlamıştır. Bunların başında şark çıbanı, tifo, brucella, kolera, kızamık ve hepatit gelmektedir. Savaştan sonra oluşturulan sağlık meclisi, koruyucu sağlık hizmetlerinin yürütülmesi için mahalle ve köyler de başta hijyen kuralları olmak üzere sağlık hizmetleri eğitimi verilmiş ve belli bazı çalışmalar yürütülmeye çalışılmıştır. Ancak son dönemlerde artan çatışmalar nedeniyle sağlık meclisleri çalışmalarını askıya almak zorunda kalmışlardır" denildi.
Afrin belediyesi yüzde 10 hizmet verebiliyor
Raporda, "Afrin'in nüfusu 700 bin olduğu halde devlet tam teşekküllü hastaneyi Afrin'e yapmak yerine, Afrin'e 35 km uzaklıktaki Azaz ilçesine kurmuştur. Ancak şu anda hastane, Suriye muhalifleri tarafından siper olarak kullanıldığı için tam teşekküllü hastane hizmet vermeyecek durumdadır. Savaş öncesi 3 özel hastane bulunmakta iken şu an ek olarak, 30 yataklı ve içinde eczanesi olan bir halk hastanesi açılarak, zor koşullar altında 4 hastane hizmet vermeye devam etmektedir. Mevcut 4 hastanede de araç-gereç ve sağlık personeli başta olmak üzere kısıtlı koşullarda hizmet vermektedir. Savaştan önce Afrin'de 50'si hekim olmak üzere 300 sağlık çalışanı birinci basamakta hizmet verirken, şu an da çalışanlar merkezi hükümetin maaşlarını kesme tehditti nedeniyle çalışmamaktalar" diye belirtildi. Afrin'e en yakın üniversite hastanesinin Halep'te bulunduğun dikkat çekilen raporda, "Ancak şu anda Halep'teki üniversite hastanesi üçte bir oranında hizmet vermektedir. Halep'te artan çatışmalar nedeniyle sağlık çalışanlarının büyük bir kısmı şehri terk etmiş durumdadır" denildi. Çevre sağlığı anlamında da Afrin Belediyesi'nin şu anda yüzde 10 oranında hizmet verdiğine vurgu yapılan raporda, "Çöp toplama, suların klorlanması işlemleri halk tarafından yapılmaktadır. Ancak klorlama sadece şehir şebekesine yapılabilmektedir" denildi.
Qamışlo'da güvenlik sorunu
Qamışlo (Cizre Bölgesi) başlığıyla hazırlanan bölümde de Suriye'de yaşanan savaş sürecinden sonra Nusaybin Sınır Kapısı'ndan Suriye'ye geçiş yapma işlemlerinin ayni yardım dışında kapatıldığına vurgu yapılarak, "Ancak heyetimiz Türkiye-Suriye (Qamışlo) tampon bölgesinde Qamışlo'daki sağlık çalışanları temsilcileriyle bir görüşme yapmıştır. Qamışlo'nun nüfusu savaştan önce 500 bin iken şu an 1 milyonu aşmış durumdadır" denildi. Burada birinci basamak sağlık hizmetinin eksiklikleriyle birlikte devam ettiği belirtilerek, şunlar kaydedildi: "Hala birinci basamak merkezi hükümet politikaları tarafından yürütülmektedir. Bazı yerlerde önceden çalışan sağlık çalışanlarının artık çalışmadığı tespit edilmiştir. Yapılan tespitlerde koruyucu sağlık hizmetlerinin aksadığı gözlemlenmiştir. Bunun sonucunda; şark çıbanı, hepatit b, şeker hastalığı, sıtma, ishal, suçiçeği, polio (çocuk felci), kuduz, kızamık ve Akdeniz anemisi vakalarında artış olduğu görülmüştür. 1963-1965 yıllarından bu yana sıtma ve şark çıbanı hastalıkları hiç görülmezken, savaşla birlikte bu vakalarda hızlı bir artış olduğu tarafımıza aktarılmıştır."
Kobani'da sağlık hizmetleri Qamışlo üzerinden yapılıyor
Qamışlo'ya bağlı Kobani ilçesinin, sağlık alanında Halep iline bağlı olarak ihtiyaçlarının karşılandığının heyetlerine aktarıldığının belirtildiği raporda, "Savaş süresi içerisinde gerek Qamışlo ile Kobani, Kobani ile Halep ve Kobani ile Serekani arasında sağlık hizmetleri kanalları kesilmiştir. Kobani'de birinci basamak sağlık hizmetleri ve ikinci basamak sağlık hizmetlerinin ihtiyacı Qamışlo üzerinden yürütülmektedir. Serekani-Haseki bölgesinde Suriye muhalifleri tarafından sağlık binasının mevzi olarak kullandığı tespit edilmiştir. Bu durumun aynı zamanda savaş hukukuna da aykırı olduğu, sağlık hizmetinin alınmasında ciddi anlamda sorunlar yaşattığı gözlemlenmiştir. Serekani'de bir özel hastane mevcuttur ve halk sağlık hizmetini bu özel hastane üzerinden gidermeye çalışmaktadır" diye belirtildi.
İlaç ve tıbbi malzeme durumu
Raporda ilaç ve tıbbi malzeme durumuna da değinilerek, "Savaştan önce devlete ait 2, şahıslara ait 6 olmak üzere 8 tane ilaç fabrikası varken, şu anda özel şirketler tarafından kısıtlı ilaç temini gerçekleşmektedir. Akrep, yılan ısırmalarına karşı panzehir bulunmamakla beraber bütün bölgede ilaç ve tıbbi malzeme eksikliği hat safhada olduğu belirtilmiştir. Her türlü ilaç, laboratuvar, ilk yardım malzemesi, mayiler ve kan transfüzyon setleri, hemodiyaliz cihazları, tomografi başta olmak üzere görüntüleme cihazları, ortopedi malzemeleri, yeni doğan ünitelerine ve akla gelebilecek her türlü malzemeye acil ihtiyaç bulunmaktadır" denildi.
Heyva Sor Kurd
Heyva Sor Kurd'un sağlık çalışanları, çocuklar ve gençlere yönelik çalışmalar, yaralıların bakım ve takiplerinin yapılması konusunda çalışmalar yaptığının belirtildiği raporda, "Kritik hastaların ameliyatlarının başka bir şehirde veya ülkede yapılması için gerekli girişimlerde bulunmakta ve kısıtlı imkânlarla parasal yardım yapmaktadır. Tedavi masraflarını karşılamayacak durumda olan hastaların tedavi giderlerinin yarısını karşılamaktadır. Şehirde yaşayanların kan gruplarının tespiti yapılarak, kan verilmesi için hastanelere yönlendirme yapılmaktadır. Şu anda kan torbalarının ve saklama yerlerinin olmamasından dolayı kan stoku yapılamamaktadır" diye kaydedildi.
'İslahiye Sınır Kapısı acil açılmalı'
Raporda sonuç olarak 2 milyon nüfuslu Afrin ilçesinin Halep, Azaz, Kobani, Kilis ve İslâhiye ile iletişimlerinin kesildiğine, halkın adeta tecrit edildiğine ve ambargo altında tutulduğuna işaret edilerek, şunlar kaydedildi: "Yaptığımız çalışma sonucunda tespitimiz; halkın ağırlıklı olarak bundan 20 yıl önce açık olan İslâhiye sınır kapısının açılmasının aciliyet arz ettiği yönündedir. Afrin, Qamışlo, Kobani, Serékani, Tıltemer ve Heseki yerleşim yerlerinde hastaneler sağlık hizmetlerini yürütebilecek sayıda olduğu halde sağlık çalışanı, ilaç, malzeme ve araç gereç konusunda eksikliklerin olmasından dolayı sağlık hizmetinin sunumunda ciddi sorunlar yaşanmaktadır. Türkiye tarafından sınırlı açılan Nusaybin Sınır Kapısı'nın tamamen açılması gerekmektedir. Aksi halde bölgede başlayan bulaşıcı hastalıkların hızla yayılacağı, insanların yaşamını tehdit edeceği ve Türkiye'ye de yayılabilecek sürece gidebileceği vurgulanmıştır. Kapanan ilaç depoları ve fabrikalar nedeniyle ilaç yetersizliğinin giderilmesi için Türkiye tarafından ilaç yardımı yapması gerekmektedir. Aşı ve serumun yetersiz olması nedeniyle tedavilerin ve koruyucu sağlık hizmetinin yapılmadığı tespit edilmiştir. Başta bölge belediyeleri olmak üzere Türkiye genelinde savaş süreçlerinde yapılan yardımların (ilaç, gıda, giyecek) bir an önce özerk bölgeye yapılması ve sorunların aşılması için de siyasi anlamda bazı kararların alınması ile kapalı olan sınır kapılarının (Antep-İslahiye, Mardin-Nusaybin ve Urfa-Akçakale-Suruç) açılması gerektiği kanaatindeyiz" denildi. DİHA
Güncel Haberleri
Sağlık Bakanlığı kura sonuçları açıklandı: Hakkari’de göreve başlayacak isimler belli oldu
DEM Parti Yüksekova İlçe Örgütü Önder İçin Taziye Kurdu
Selahattin Demirtaş'tan Sırrı Süreyya Önder mesajı: Her daim kıymetlimizsin
Sırrı Süreyya Önder hayatını kaybetti
Hastaneden Önder açıklaması: "Hayati tehlikesi artarak devam ediyor"