kadınlar da emzirebilecek

kadınlar da emzirebilecek

Gazi Üniversitesinde sütü azalan ya da sütü kesilen annelerin yanı sıra evlat edinmiş kadınların da emzirebilmeleri için de çeşitli uyarıcı ve destek yöntemleri uygulanıyor.

A+A-

Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Neonatoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Canan Türkyılmaz, eylül ayında ''Emzirme Destek Merkezi Relaktasyon Ünitesi''ni hizmete açtıklarını söyledi.

İkizler, üçüzler, prematüreler ve damağı yarık gibi doğumsal anomalileri olan bebeklerin yanı sıra evlat edinilmiş bebekleri düşünerek bu merkezi kurduklarını anlatan Türkyılmaz, sütü azalan veya sütü kesilen annelerin sütünü getirmek ya da artırmak için destek sağladıklarını dile getirdi.

Anne sütünün hem bebeğe hem de anneye ''mucizevi'' bir çok faydası olduğuna ve bebeği birçok hastalıktan koruduğuna dikkat çeken Türkyılmaz, şöyle devam etti:

''Anne sütünün bebekleri erken dönemde zatürreden, menenjitten, ishal, orta kulak ve idrar yolu enfeksiyonlarından, uzun vadede de alerjiden, erişkin kalp damar hastalıklarından, şeker hastalığından ve hatta son zamanlarda yapılan araştırmalarda da kanserlerden koruduğu görülmüştür. Yani emzirilen bebekler daha az hastalanıyor, daha az lösemi ve lenf kanseri oluyor. Emzirilmiş olmak anne sütünün özel içeriği sayesinde obezite riskini de azaltıyor. Böylece ideal büyüyen, obez olmayan, sağlıklı, daha zeki bebekler yetişiyor. Emzirmek bebeğin açlık ve tokluk döngüsünü ve uyku düzenini de oturtuyor. Doygunluğu programlanmış olan bebek ilerki hayatında da şişmanlıktan korunmuş oluyor.''

Emziren kadınlarda ise kemik erimesi, meme ve yumurtalık kanserlerine yakalanma riskinin azaldığına işaret eden Türkyılmaz, ''Bebekler ek gıdalarla birlikte iki yaşını aşana kadar emzirilmeli ve bebeklere ilk altı ayda ise anne sütü haricinde bir şey verilmemeli'' dedi.

''Evlat edinen annelerin de sütü gelebilir''

Anne sütünün oluşumu ile annelik duygusu ve sevgisi arasında bir ilişki bulunduğunu vurgulayan Türkyılmaz, kadınlarda süt üretiminin beyinden salgılanan oksitosin ve prolaktin hormonları sayesinde gerçekleştiğini bildirdi.

Oksitosin hormonu ile süt akışının sağladığını belirten Türkyılmaz, şunları kaydetti:

''Annelik duygusunu tatmak isteyen evlat edinmiş bir kadının sevgiyle bebeği kucağına alması ve bebeğin memeye teması süt salgılayan oksitosin hormonunun uyarılmasına ve sütün gelmesine neden olabilir. Bu şekilde sütü gelen evlat edinen kadınlar mevcut. Bu tamamen annelik hissi ve sevgiyle ilgili. Evlat edindiği bebeği emzirmek isteyen ya da sütü kesilmiş annelerin bu aşamada sütü arttırıcı bazı uyaranlara ihtiyacı oluyor. Biz de bazı destek yöntemleri ile onların emzirmelerini sağlayabiliyoruz. Relaktasyon yönteminde süt artıran bitkisel çaylar gibi özel besinsel destekler veriyoruz. Ayrıca bazı mide ve bağırsak ilaçlarının sütü artırıcı etkisinden yararlanıyoruz. Bunun yanı sıra sütün gelmesi için özel bölgesel veya vücut masajlarını, bebeğin memede kalmasını, memeyi ve hormonları uyarmasını sağlayan özel emzirme destek araçlarını kullanıyoruz.''

Bu yöntemlerin dünyada yaygın şekilde uygulandığını anlatan Türkyılmaz, menopoza girmiş ancak başkasının yumurtasıyla hamile kalıp doğum yapmış kadınlarda da anne sütünü artıran bu yöntemlerin kullandığını sözlerine ekledi.

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.