Yüksekdağ: HDP'yi felç etmek istiyorlar'
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, gözaltı operasyonlarını, '1 Kasım seçimleri öncesinde HDP'yi felç etme saldırısı' olarak niteledi.
HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ, gündemdeki birçok konuyu DİHA'ya değerlendirdi.
Dünyanın birçok ülkesinde uygulanan özyönetim tarzı yönetim şekilleri olduğunu belirten Yüksekdağ, sadece Türkiye'de bunun siyasi bir kıyım harekatına dönüştüğünü söyledi. "Şunu çok iyi biliyoruz, eğer özyönetim ilanları olmasaydı da halkımıza dönük saldırılar geliştirilecekti" diyen Yüksekdağ, şöyle devam etti: "Seçimlerde yüzde 9,5'te olsak, yüzde 15,5'te olsak Saray halkımıza, bizlere savaş başlatacaktı. Bütün politik veriler bunu gösteriyordu. Bütün ok işaretleri burayı gösteriyordu. Biz o nedenle AKP hükümetinin savaşı başlatmakta kararlı olduğunun farkındaydık. Özyönetim, bu savaşın başlatılmasının nedeni olmamıştır. Savaş her koşulda başlatılacaktı ve çok yaygın bir alanda Türkiye'deki bütün demokrasi güçlerini kapsayacak bir şekilde yürütülecekti." Özyönetim ilanlarının AKP savaşına karşı bir halk hareketi olduğunu söyleyen Yüksekdağ, "AKP ve Saray zaten saldıracaktı; halkımız özyönetimle savunma hattını kurdu, öz savunma hattını oluşturdu. Özyönetimin bu süreçte böyle bir gerçekliği vardır. Özyönetim, Saray'ın savaşına karşı örülen bir halk hareketidir" diye konuştu.
'Siyasi soykırım operasyonlarıyla HDP'yi felç etmek istiyorlar'
Türkiye'de son dönemlerde HDP il ve ilçe yöneticilerine yönelik artan operasyonlara dikkat çeken Yüksekdağ, operasyonları "1 Kasım seçimleri öncesinde HDP'yi felç etme saldırısı" olarak niteledi.
Yüksekdağ, şunları söyledi: "HDP'nin çalışmalarını sürdürmesi ve dinamiğini koruması bakımından bu saldırılar yetmedi. Biz böyle bir gözaltı operasyonunun ve tutuklama saldırılarıyla karşılaşabileceğimizi düşünüyorduk, düşündüğümüz de oldu. Şimdi yine bir gözaltı ve tutuklama operasyonuyla karşı karşıyayız. Geçmişteki, 2009'daki 'KCK operasyonlarına' benzer bir süreçle karşı karşıyayız. Seçim dönemlerinde binin üzerinde kişi gözaltına alındı ve 500'ün üzerinde insanımız tutuklandı. Bunların üstüne tekrar kapsamlı siyasi soykırım operasyonları başlatıldı. O nedenle bu bir felç etme operasyonudur. Engelleyebildikleri kadar engellemek, durdurabildikleri kadar durdurabilmek, zayıflatabildikleri kadar zayıflatmaktır. Hedefledikleri şey bu. Bunu bildiğimiz için inadına bütün bunlara rağmen kazanabileceğimizi, çalışabileceğimizi ve başarabileceğimizi biz çok iyi biliyoruz."
"Onlar eski denedikleri yöntemleri deneyip, yeni bir sonuç elde etmeye çalışıyorlar" diyen Yüksekdağ, sözlerini şöyle sürdürdü: "Oysaki bizim elimizde çok net veriler var. 2009 yılında 'KCK operasyonlarını' yapıp 15 bine yakın insanı hapishanelere doldurdunuz, ne oldu? Yerel yönetimlerde devrim yapıldı. DBP bütün yerel yönetimleri aldı. Sizi orada yerel yönetimler haritasından sildi. Şimdi bu günde bu operasyonları bize dayatanlar bence bizim inadımızı bir kez daha görecekler."
'Gerçekleri tepe taklak etmek hakarettir'
Yaşanan katliamların en katlanılmaz ve hafızalardan silinemeyecek olanının Hacı Lokman Birlik'in cenazesinin akrep aracının arkasına bağlanarak sürüklenmesi olduğunu kaydeden Yüksekdağ, AKP Diyarbakır Milletvekili Adayı Galip Ensarioğlu'nun "Hacı Birlik'e yapılan saldırı en çok AKP'ye zarar vermiştir" sözlerini "korkunç" bir yaklaşım olarak niteledi. Ensarioğlu'nun sözleri çok sert eleştiren Yüksekdağ, "Gerçeklerin bu kadar tepe taklak etmesi çok açık bir hakarettir. Gerçeklerin üzerine çıkıp tepinmek bir cenazenin üstüne çıkıp tepinmekten farksızdır" dedi.
"Böyle konuşan AKP siyasetçileri, emin olun o cenazeyi, Lokman'ı panzerin arkasına bağlayanlardan farklı bir şey yapmıyorlar" diyerek konuşmasına devam eden Yüksekdağ, "Ensarioğlu, Türkiye'de devlet içerisinde bu infaz timlerinin ve kontrolsüz yıkıcı grupların ya da bireylerin devletin içerisinden çıkmayacağını iddia ediyor, aynı zamanda 'Devletin içerisinde olmaz böyle şeyler' diyebilecek kadar ileriye gidiyor. 'Devletin içerisinde yoktur öyle infaz timleri, yoktur öyle karanlık çeteler' diyor. O zaman kimin yaptığını açıklaması lazım. Kimin yaptığını çok iyi biliyorlar ve bu karanlık katliamcı çetelerle, bu insanlıktan çıkmış çetelerle birlikte yürüyorlar" dedi.
'Halk güvenliği ağıyla sandıkları koruyacağız'
Seçim güvenliğine ilişkin değerlendirmelerde bulunan Yüksekdağ, "7 Haziran'da seçim sandıklarını bir halk güvenliği ağı oluşturarak koruduk. Bu, HDP gönüllülerinden ve seçmen kitlemizden oluşan bir yapıydı. Parti aktivistlerimiz den ve kadrolarımızdan oluşan bir karma yapıydı ve bir sivil denetim ve güvenlik ağı olarak çalıştılar. Yine; aynı yapı, bu seçim sürecinde gerek müşahit olarak, gerek sandık görevlisi olarak gerekse de sandıklar etrafındaki halk dayanışma gücü olarak çalışacak. Bu süreç içerisinde bağımsız, müstakil, sivil oluşumlarla da çalışacağız. Onların işlerini kolaylaştırmaya çalışacağız" diye konuştu. Yüksekdağ, seçim günü kararlı bir duruşla sandıklar üzerinde kirli planları olanları boşa çıkaracaklarını söyledi.
'AKP halkların değişim köprüsünden geçmesini istemedi'
HDP'ye yönelik başlatılan söylemlere ilişkin de konuşan Yüksekdağ, bu kirli psikolojik savaş çalışmalarının HDP'ye dönük kitle algısını ciddi oranda etkilemediğini söyledi. Özellikle son dönemde AKP'nin geliştirdiği "teröre karşı mücadele ediyoruz" söyleminin toplumun algısında bir zedelenmeye yol açtığını ifade eden Yüksekdağ, "Türkiye toplumu, aslında tam da bir geçiş süreci içerisindeydi. Tam da bir değişim köprüsüne girmişti. AKP hükümeti ve Saray o köprüyü yıkmaya yöneldi. Halkların, bu köprüden geçmesini istemediler ve savaş bu vesileyle başlatıldı" dedi.
'Halkımızın mutlaka sandığa gitmeli'
Herkese "sandık başına" çağrısında bulunan Yüksekdağ, şöyle konuştu: "İster bölge de, ister batı da olsun nerede olursa olsun sandığa gitme oranı düştüğünde kaçınılmaz olarak AKP'nin işine yarıyor. O nedenle her yurttaşımızın, halkımızın mutlaka sandığa gitmesi gerekiyor. Umudu, 7 Haziran'da bütün Türkiye halkı, bütün ezilenler yakaladı, hatta kucakladı. Şimdi o kucağındaki umudu, Saray ve Saray'daki AKP hükümeti almak istiyor. O umut bütün Türkiye halkının çocuğudur. Halkların Demokratik Partisi kucağımıza aldığımız, sımsıkı kucakladığımız çocuğumuz gibidir. Şimdi onu söküp almaya çalışanlara karşı kendi çocuğumuzu, umudumuzu hiçbir biçimde teslim etmememiz lazım. Konjonktürler gelip geçer, savaşlar olur biter, acılar yaşanır, yarıklar çatlaklar kapanır ama o umudu kaptırsanız her şeyi kaybedersiniz. Onun için bütün Türkiye halkının özeklikle batının bunu çok iyi görmesi gerekiyor o yakaladığı umudu kafasına dayanan silaha, yalana ve bütün kirliliğe rağmen o umuda güvenmesi ve bırakmaması gerekiyor."
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.