
Erdoğan ne kadar demokrat?
Hasan Cemal'in T24'de kaleme aldığı 'Menderes, Özal ve Erbakan ne kadar demokrattı, Erdoğan'la Kılıçdaroğlu ne kadar demokrat?' isimli makalesi:
Daha demokratikleşme paketi açıklanırken farklı sesler susturulmak istenirse, bundan demokratikleşme çıkmaz. Erdoğanın konuşmasında öne çıkan Menderes, Mursi, Özal, Erbakan anılırken darbecilik elbette lanetlenecek. Ama bu isimlere eleştirel pencereden de bakmak lazım. Menderes, Mursi, Özal ve Erbakan ne kadar demokrattı?
Elbette muhalefet sorunu da var. CHP, politika kazanının altına odun atmayı sürdürüyor. Kılıçdaroğlu, askerci siyaset anlayışının mümtaz temsilcilerinden Vural Savaşı hangi akla hizmet alay-ı vâlâ ile CHP saflarına katabiliyor... Ama günahlar terazisinde iktidar kefesi daha ağır basıyor. Gülün Meclis'i açarken sağduyuyu yansıtan sözlerine dileriz kulak verilir.
Kerem Altanın geçen gün T24deki yazısında şu satırlar vardı:
Heyecanla beklenen demokratikleşme paketi, Başbakan Erdoğanın alınan kararları eleştirecek olanları sorgusuz sualsiz darbeci ilan etmesiyle açıklandı. Size kendimce biraz demokrasi bahşedeceğim ama beğenmez ve eleştirirseniz, darbecisiniz. Aslında Erdoğanın bu yaklaşımı, bugün en büyük demokratik sorunlarımızdan birini ortaya koyuyor.
Benim de uzun zamandır katıldığım isabetli bir tespit.
Başbakan Erdoğan özellikle Geziden beri kendisi gibi düşünmeyenleri darbeci, en çok da27 Mayısçı ilan ediyor.
Demokrasiyle, demokrasi kültürüyle hiç bağdaşmayan bir bakış açısıdır bu. Böyle bir zihniyetle, örneğin demokrasiyi demokrasi yapan ifade özgürlüğü nasıl bir araya gelebilir ki?
Geziyi savundun, darbecisin.
Mursiyi eleştirdin, darbecisin.
Çözüm sürecini eleştirdin, darbecisin.
Vallahi billahi desen de fark etmiyor.
Böyle demokrasi anlayışı olur mu?
Her zaman Erdoğan olmasa da, tetikçiler damgayı vurmakta gecikmiyor:
Seni gidi darbeci!
Darbeci olmadığını göstermek için susacaksın, sineceksin.
Böyle demokrasi anlayışı olur mu?
Başbakan Erdoğan, adı demokratikleşme olan bir paketi açıklarken bile bu havadaydı. Darbeciler, 27 Mayısçılar, darbe tertipçileri hiç dilinden düşmedi. Muhalefeti bununla suçladı durdu.
Dikkat ettim, Erdoğanın konuşmasında dört isim ön plana çıktı:
Menderes, Mursi, Özal, Erbakan.
Bu isimler anılırken darbecilik, askercilik elbette lanetlenecek, askerin seçilmiş sivil otoriteye tabi olmasının demokrasi açısından önemi hiç kuşkusuz vurgulanacak.
Ama aynı zamanda bu isimlere eleştirel pencereden de bakmak lazım. Böyle bir sorgulama yapılmadığında konu eksik kalır.
Menderes, Mursi, Erbakan ve Özal ne ne kadar demokrattı?
Menderes ne kadar demokrattı?..
1950lerin Demokrat Parti iktidarı Demokrasi eşittir sandık çoğunluğu zihniyetiyle muhalefeti ezmeye kalkışmadı mı? Basın özgürlüğünü hiçe sayıp gazeteci milletine hapsin kapılarını açmadı mı?
Mursi ne kadar demokrat?..
Mısırda Cumhurbaşkanı seçildikten sonra demokrasi ve hukuk açısından yanlışları olmadı mı?
Ya merhum Turgut Özal?..
12 Eylül askeri darbesinin koyduğu siyaset yasaklarını meydanlarda savunmadı mı 1980lerde?.
Rahmetli Erbakan Hocane kadar demokrattı?..
AK Partinin lider ve kurucu kadroları, 28 Şubat sonrası Hocadan kopmadılar mı? Demokrasi konusunda kendisini fena halde eleştirmediler mi? Milli Görüş gömleğini sırtlarından çıkarmadılar mı?
Şimdi soru şu:
Bütün bu eleştiriler yaptın mı, darbeci olup demokrasiden kopar mısın? Böyle saçmalık olur mu?
Doğru olan şudur:
Hem Menderesi eleştirirsin, hem 27 Mayısa karşı çıkarsın.
Hem Mursiyi eleştirirsin, hem darbeyi lanetlersin.
Hem Erbakanı eleştirirsin, hem 28 Şubata hayır dersin.
Ve Özalın ağır basan artılarının altını çizerken, eksilerini sorgularsın.
Doğru olan tavır budur.
İktidar sorunu açık, ya muhalefet sorunu?
Demokrasiyi demokrasi yapan eleştirel düşünmektir, muhalefet hakkıdır.
Ama daha demokratikleşme paketi açıklanırken, farklı sesler susturulmak istenirse, bundan demokratikleşme çıkmaz.
Başbakan Erdoğan'ın işte bu tavrıdır ki, özellikle Geziden beri Türkiyeyi geriyor, kutuplaştırıyor, cepheleştiriyor.
Paket açmakla, her geçen gün zehirlenmekte olan bu siyaset ortamından da demokrasi ve istikrar çıkmaz.
Türkiyenin iktidar sorunu çok açık.
Peki ya muhalefet sorunu?
Türkiyenin elbette muhalefet sorunu da var, hem de epeyce büyük.
MHPyi geçiyorum, o malum.
Ama CHP de, fokur fokur kaynayan politika kazanının altına odun atmaya devam ediyor.
Ya da bu ülkede askeri vesayetin, askerci siyaset anlayışının en mümtaz temsilcilerinden birini, Vural Savaşı, hangi akla hizmet, alay-ı vâlâ ile CHP saflarına katabiliyorKılıçdaroğlu
Cumhurbaşkanı'nın sağduyuyu yansıtan sözleri
Bir başka deyişle:
Demokrasi açısından Türkiyenin hem iktidar sorunu, hem muhalefet sorunu var. Ama bugüngünahlar terazisinde iktidar kefesi çok daha ağır basıyor.
Meclisi açış konuşmasında kutuplaşmanın sakıncalarına değinenCumhurbaşkanı Gülün sağduyuyu yansıtan şu sözleriyle noktalıyorum yazımı:
Kutuplaşma elbette milletimizin sosyal insicamını bozma tehlikesi taşır. Her meseleye, her tartışmaya siyah-beyaz, doğru-yanlış, haklı-haksız, bizden-onlardan, dost-düşmanzaviyesinden bakamayız. Esasen toplumsal meselelerde hayata geçirilebilir çözümler, daha çok gri alanlarda, orta yolda ve uzlaşıda bulunabilmektedir.
Dileriz, kulak verilir.
HASAN CEMAL / T24
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.