
Hrant Dink davası yarın yeniden başlıyor
İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 'örgüt yok' dediği Dink cinayeti davası, Yargıtay 9. Ceza Dairesi'nin sanıkların 'silahlı örgüt' değil 'suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt' üyesi olduklarını karara bağlamasının ardından yarın tekrar görülmeye başl
Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in, Agos Gazetesi'nde yayınlanan "Atatürk'ün manevi kızı Sabiha Gökçen'in yetimhaneden alınmış bir Ermeni kızı olduğuna" ilişkin haberi üzerine Genelkurmay Başkanlığı'ndan açıklama yapılmış ve ardından ise Dink, İstanbul Valiliği'ne çağrılarak uyarılmıştı Yazılarından dolayı TCK'nın 301. Maddesi kapsamında "Türklüğü aşağılamak" suçu ile yargılanan Dink, öldürüleceğini adeta "Neden hedef seçildim", "Ruh halimin güvercin tedirginliği" yazıları ile tüm Türkiye'ye ilan etti. 19 Ocak 2007'de saat 15.00'i geçtiğinde ise, Dink'in gazetesinin önünde ensesinden vurularak öldürüldüğü haberi tüm ülke televizyonlarında son dakika haberi olarak yer aldı.
Soruşturmanın derinleştirilmesi talebi reddedildi
Cinayetle ilgili ilk olarak Çiğdem Gökalp isimli yurttaşın görgü tanıklığı ortaya çıktı. Cinayeti gören Gökalp, "Cinayet anına tanık oldum. Önce Dink'i beyaz şapkalı ve montlu bir kişi ile konuşurken gördüm" diyerek cinayeti anlattı. Tarif edilen kişi Ogün Samast'tı. Samast'ın silahı ve beyaz beresi ile yakalanmasının ardından, avukatının ifadesi oldukça dikkat çekiciydi. Avukat Levend Yıldırım suikastın nasıl gerçekleştiğini basın mensuplarına adliye önünde, "Müvekkilim okuduğu birkaç yazı üzerine öfkeleniyor" diyerek anlattı. Yıldırım, savcılık sorgusunda örgütle ilgili herhangi bir değerlendirme yapılmadığına da dikkat çekti. Üç ay süren soruşturmanın ardından, 8'i tutuklu 19 sanık mahkemeye çıkarıldı. 4 yıl süren mahkeme süreci, Yasin Hayal ve Erhan Tuncel'in de aralarında bulunduğu sanıklara yönelik "terör örgütü yöneticiliğini yapmak, terör örgütü üyesi olmak, terör örgütüne yardım etmek, tasarlayarak adam öldürmek, patlayıcı madde imal etmek, patlayıcı madde atmak, kasten yaralamak, mala zarar vermek, tehdit, suçluyu gizlemek, ruhsatsız silah bulundurmak" suçlamaları ile başladı. Soruşturma evresinde Dink avukatlarının soruşturmanın derinleştirilmesi talepleri gerekçe gösterilmeksizin reddedilirken, Dink avukatları dahil edilmeden soruşturma yürütüldü.
Yetkililer hakkında soruşturma talebi
Dava sürecinde, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü'nün, İstanbul Emniyet Müdürlüğü'ne gönderdiği 17 Şubat 2007 tarihli bir yazı ile, Yasin Hayal'in Hrant Dink'i İstanbul'a gelerek öldürmeyi planlandığı, Yasin Hayal'in Mc Donalds adlı işyerinin bombalanması eyleminin sanığı olduğunu ve Yasin Hayal'in Hrant Dink'i öldürme eylemini gerçekleştirebilecek yapıda olduğunu bildirdiği ortaya çıktı. Bunun ardından dönemin İstanbul İl Emniyet Müdürü Celalettin Cerrah ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürü Ahmet İlhan Güler hakkında, "Hrant Dink'in öldürülebileceği yönünde, Trabzon Emniyet Müdürlüğü İstihbarat Şube Müdürlüğü tarafından 17 Şubat 2006 tarih ve 027248 sayılı yazı ile ayrıntılı bilgi verildiği; Trabzon Emniyet Müdürlüğü'nden gelen bu yazının İstanbul Emniyet Müdürlüğünce ciddi olarak ele alınması gerekirken, yapılan işlemin yeterli olmadığı, koruma tedbirlerinin alınmadığı ve Hrant Dink'in 19. Ocak 2007 tarihinde öldürüldüğü" iddialarının incelenmesi için soruşturma başlatıldı. Ancak, İstanbul Valiliği İl İdare Kurulu, Celalettin Cerrah hakkında soruşturma izni vermedi. 4483 Sayılı Kanun uyarınca hazırlanan ön inceleme raporunda ve Valilik İl İdare Kurulu kararında ise Trabzon Emniyet Müdürlüğü görevlileri de kusursuz bulunarak soruşturmalarına gerek görülmedi. Başbakanlık Teftiş Kurulu raporu ise, Trabzon ve İstanbul Emniyet Müdürlüğü görevlilerinin görevlerini yapmadıklarını bildirdi. Yapılan yargılama sırasında dosyaya gelen belgelere göre, cinayetin planlayıcılarından Yasin Hayal, cinayetin işlenmesi sırasında olay yerinde bulunduğuna dönük kuvvetli şüphe bulunan Osman Hayal ve Hrant Dink'in emniyet tarafından takip edilmekte olduğu ortaya çıktı.
Mahkemeden 'örgüt yok' kararı
25 Ekim 2010'da görülen duruşmadan ise Samast'ın dosyası ayrıldı. Samast, İstanbul Çocuk Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanarak "tasarlayarak adam öldürmek" ve "ruhsatsız silah taşımaktan" 22 yıl 10 ay hapis cezasına çarptırıldı. Cinayetin 5. yılına bir gün kala karara bağlanan davada, mahkeme "örgüt yok" dedi. İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi, 19 sanıklı davanın tutuklu sanıklarından Yasin Hayal'e e "Hrant Dink'i tasarlayarak öldürmeye azmettirmek" suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. Bütün sanıkların ise "Silahlı terör örgütüne üye olmak" suçundan beraatına karar verdi. Mahkeme, tüm sanıklar hakkında bireysel eylemlerinden hüküm kurdu. Davada, Ersin Yolcu ve Ahmet İskender'in Dink'i öldürmesi için yardım ettiklerine karar vererek ayrı ayrı ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası verdi. İndirim uygulayan mahkeme, Yolcu ve İskender'i 12'şer yıl 6ay hapse çarptırdı.
10 Ocak 2013'te ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı kararla ilgili "Örgüt suçundan verilen beraat kararı bozulmalı" diye kaydetti. Yargıtay 9. Ceza Dairesi, Hrant Dink cinayeti davası kararını, sanıkların "silahlı örgüt" değil "suç işlemek amacıyla oluşturulan örgüt" üyesi oldukları gerekçesiyle bozdu.
Dava yarın yeniden İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüşmeye başlanacak. / Diha
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.