
'Hükümet siyasi irade beyanında bulunsun'
430'uncu haftada da adalet arayışlarına devam eden Cumartesi Anneleri, Gezi Parkı direnişi sırasından yaşanan polis müdahalesi ve sonrasında yaşanan gözaltı operasyonlarını kınadı.
Cumartesi Anneleri adalet arayışlarının 430'uncu haftasında da Galatasaray Meydanı'nda ellerinde karanfiller ve kaybettikleri yakınlarının fotoğrafları ile "Failler belli kayıplar nerede?" pankartı açarak oturma eylemi gerçekleştirdi.
Kayıplarının akıbetini yıllardır soran Cumartesi Anneleri bu hafta 5 Aralık 1994 tarihinde Kızıltepe'de gözaltına alınarak katledilen Süleyman Abak, Abdurrahman Abi ve Şeref Çakmak'ın faillerinin hala yargı önüne çıkartılmadığını hatırlattı. Eylemde ilk olarak söz alan gözaltında kaybedilen Nurettin Yedigöl'ün kardeşi Muzaffer Yedigöl, Gezi Parkı direnişine yapılan müdahalelere ve Başbakan Erdoğan'ın yaptığı açıklamalara değinerek, "Devletin Gezi direnişine karşı aldığı diktatör tutum bizi daha çok umutsuzluğa itti. Yaşananların darbe döneminden farkı yok. Sivil bir iktidar var ama darbecilerden daha kötü uygulamaları söz konusu" dedi.
Eylemde söz alan gözaltında kaybedilen Hasan Ocak'ın ağabeyi Ali Ocak ise Gezi Parkı direnişi sırasında yaşanan polis müdahalelerini "devlet terörü" olarak nitelendirerek birçok yurttaşın işkence ve baskı ile karşı karşıya kaldığını söyledi. Ocak, "Başbakan büyük bir oyun var diyor. Evet, bir oyun var, ama bu oyunun baş aktörü bizzat kendisidir" diye konuştu. Eylemde konuşan bir başka kayıp yakını Faruk Eren ise Cumartesi Anneleri'nin adalet arayışlarını ekranlarına sürekli olarak taşıdığını belirttiği İMC TV'nin Haber Koordinatörü Suat Yeğen'in yaşamını yitirdiğini hatırlatarak, tüm İMC TV çalışanlarına başsağlığı diledi. Eylemde ayrıca Gezi Parkı direnişi sırasında haber takibi yaptıkları sırasından basın mensuplarının karşı karşıya kaldığı polis müdahaleleri de kınandı.
'Barış görüşmeleri hakkaniyete uygun koşullarda başlasın'
Haftanın basın açıklamasını ise "Cumartesi insanlarından" Ayşe Konal yaptı. Konal, 5 Aralık 1994 tarihinde Kızıltepe'de Süleyman Abak, Abdurrahman Abi ve Şeref Çakmak'ın gözaltına alınarak katledilişlerinin öyküsünü anlattı. Abak, Abi ve Çakmak'ın Kızıltepe'de İlçe Jandarma Komutanı Atilla Uğur tarafından gözaltına alındığını, daha sonra ise cenazelerinin Viranşehir'de bulunduğunu belirten Konal, cinayetlerin aydınlatılması için yapılan tüm girişimlerin sonuçsuz kaldığını söyledi. Daha sonra ise Süleyman Abak'ın oğlu Mahmut Abak'ın da gözaltına alındığını belirten Konal, Abak'ın cenazesinin de bir su kuyusunda bulunduğunu söyledi.
"Kürtlerin yaşadıkları toprakların altı, evlatlarının kemikleri ile dolu" diyen Konal, İHD'nin tespitlerine göre sadece Mardin'de 1990'lı yıllarda 52 kişinin gözaltında kaybedildiğini söyledi. "Bu yöntemler geçmişin zulüm mimarlarının yöntemleridir" diyen Konal, hükümete seslenerek, "Artık sorunların çözümü için temel hak ve özgürlüklere dayanan yurttaşların taleplerini esas alan, demokratikleşmeye ihtiyacımız var. Şimdi demokrasi zamanı! Şimdi yurttaşları dinleme zamanı! Çatışmasızlık döneminin kalıcı bir barışa dönmesi ve sürecin demokratik bir zeminde ilerlemesi için hükümet siyasi irade beyanında bulunsun. Barış görüşmeleri hakkaniyete uygun koşullarda başlasın" dedi. Gezi Parkı direnişlerinde gözaltına alınan ve tutuklananların da serbest bırakılması çağrısında bulunan Konal, "İnsanlarımızı öldüren, organlarını kaybetmesine neden olan polis terörünün sorumluları yargılansın. Hükümet halktan özür dilesin. Gözaltına alınanlar serbest bırakılsın" dedi.
Eylem açıklamanın ardından 431'inci haftada yeniden bir araya gelmek üzere sonlandırıldı.
DİHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.