
'Mobil cihatçılar ve yeni komşumuz'
Türkiye'nin dış politikasını Sünni bir eksene taşıyıp bu mobil cihatçıları gözden kaçırmaya çalışanlar bugün Rojava'da yaşanan katliamı görmezden gelmenin bedelini ağır öder.
Bugün sınırımızda Rojavada yaşanan katliamı anlayabilmemiz için bir fotoğraf karesine iyi bakmamız gerekiyor. Bu fotoğraf bize Suriyede sınırımızın 50 metre ötesinde Kürtlerin Rojavada aslında kimlere karşı savaştığını anlatmaya yetip de artıyor.
Fotoğraftaki kişinin adı Ebu Musab. Elinde bir Kalaşnikov, başında ise siyah bir kep var. Siyah kepin hemen yanında Arapça yazıları okuyoruz. Üzerindeki çelik yelekten savaş meydanında bir savaşçı olduğunu anlamamız mümkün. Ancak kumral saçları, açık renk gözleri upuzun sakalına rağmen pek de Suriyeli izlenimi vermiyor. Sanki Slav ya da bir Kuzey ülkesinden geliyormuş gibi bir havası var. Üstelik adı da pek üzerine oturmuyor. Zaten kısa bir araştırma yaptığınız zaman adının takma isim olduğunu anlıyorsunuz. Gerçek Ebu Musab başta CIA olmak üzere dünyadaki istihbarat servislerinin ve El Kaidenin çok yakından tanıdığı bir isim. Asıl adı Ebu Musab el Suri. Kaç yılında doğduğu bilinmese de Halepli olduğu biliniyor. 1982 yılındaki Hama katliamından kılpayı kurtulmuş. Kaçıp İspanyaya yerleşmiş. 1987 yılında Afganistanda Ruslara karşı El Kaide saflarında savaşmış. 1700 sayfalık El Mukavame adında küresel cihata ilham veren bir kitabın yazarı. 2005 yılında Pakistanın Ravalpindi şehrinde yakalanmış. Suriyeye iade edilmiş. İddialara göre hâlâ Suriyede hapiste. Fotoğraftaki kahramanımız bu ismi kendisine takma isim olarak uygun gördüğüne göre anlaşılan Ebu Musabın fikirleri ve yaşam hikâyesinden oldukça etkilenmiş olmalı. Zira kendisi aslında bir Çeçen. Şu aralar ise kendisini sınırımızın ötesinde sessiz sedasız kurulan bir İslam devletinin emiri ilan etmiş.
Bilmem adı Irak İslam Devleti ve Şam Emirliğini duymuş muydunuz? Geçen hafta artık nasıl olduysa Çeçen Ebu Musab Kürt bölgesini kontrolü altında tutan PYDnin eline geçti. Kendisi aynı zamanda Özgür Suriye Ordusunun El Kaide bağlantıları nedeniyle en çok tartışılan El Nusra cephesinin lideri olarak biliniyordu. Sonrasında kimilerine göre 300, kimilerine göre ise 400 Kürt rehine ile takas edilip serbest bırakıldı. Rojavadaki katliamın arkasında böyle bir kahraman var.
Hakkını yemeyelim, Ebu Musab bugün Özgür Suriye Ordusu içinde Esadı yıkmak için çarpışan yüzlerce, binlerce mobil cihatçıdan sadece bir tanesi.
Büyük bir ihtimal diğer mobil cihatçılar gibi Türkiye üzerinden Suriyeye geçti ve orada cihat uğruna çarpışıyor. Tıpkı daha önce Afganistanda, Bosnada, Pakistanda, Keşmirde, Libyada çarpıştığı gibi
Hatırlarsanız bu köşede aylar önce Esad rejimini yıkmak için organize edilen, lüks otellerde toplantıları düzenlenen, bir kurtarıcı gözüyle bakılan Özgür Suriye Ordusunu yakından tanıyalım başlığı ile bir yazı yazarak sizlere adlarını o günlerde bilmediğimiz Ebu Musabları anlatmaya çalışmıştım. Aralarında Türklerin de bulunduğu bu mobil cihatçılara dikkat çekmek istemiştim. Bugün Suriye Türkiye sınırı arasında yeni bir komşumuz oldu.
Gitti Suriye geldi Afganistan.
Dünyanın farklı bölgelerinde şeriat hayali ile mücadele eden mobil cihatçılar bu yeni kontrolsüz bölgeye akın ediyorlar. Şeriat ile kontrol edilecek bir Esad sonrası Suriyenin hayalini kuruyorlar.
Benim tuhafıma giden bütün dünyanın endişe ile izlediği bu gerçeğin Türk basınında kendisine (Radikal hariç) hemen hiç yer bulamaması.
Mobil cihatçılar gerçeğini görünmeyen bir el ısrarla gözden kaçırıyor. Görmüyor değiliz. Zira artık nerede ise İstanbulda hangi otellerde kaldıkları bile sosyal medyada deşifre ediliyor. Olaylar Ceylanpınarda sınırın hemen dibinde gerçekleştiği için istihbarat teşkilatlarımız muhtemelen birebir isim isim geleni gideni takip ediyor. Peki kontrol edebiliyor mu? Bakın işte bundan oldukça endişeliyim.
Mobil cihatçılar ile ilk kez 1997 yılında Afganistanda karşılaşmıştım. Kabil, Talibanın eline geçeli bir iki gün olmuştu. Saçı sakalı birbirine karışmış mobil cihatçılar ait olmadıkları bir şehri kurtarmanın sevinci içindeydiler. Hiç de 2001 yılında Afganistandan çıkıp ABDyi kalbinden vurabilecek gibi gözükmüyorlardı. Oysa Suudi Arabistan istihbaratının beslediği, CIAin desteklediği ve Pakistan gizli servisi ISIın kontrolü altında tutabileceğini düşündüğü El Kaide hepsini mahcup etti. Hepsi yanıldı.
Ebu Musabın resmine şimdi bir kez daha iyi bakalım.
El Kaide bağlantılı olduğu iddia edilen El Nusra Cephesi bugün sadece Esad rejimini yıkmak için değil aynı zamanda laik Kürt yönetimleri ile de savaşmaya başlaması Türkiyenin yarınına dair önemli bir haber veriyor. Türkiye hâlâ Kürtlere yönelik milli paranoyaları ile boğuşadursun yanı başımızdaki savaşın rengi değişiyor.
Türkiyenin dış politikasını Sünni bir eksene taşıyıp bu mobil cihatçıları gözden kaçırmaya çalışanlar günün birinde bugün Rojavada yaşanan katliamı görmezden gelmenin bedelini çok ağır ödeyebilirler.
Pardon. Genelde hesabı hep biz ödüyorduk değil mi!
CÜNEYT ÖZDEMİR / RADİKAL
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.