
Uğur Kaymaz unutulmadı!
Kızıltepe'de 12 yaşında 13 kurşunla katledilen Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz polis tarafından öldürülmesinin üzerinden 8 yıl geçti. Uğur Kaymaz'dan 2 yaş küçük olan kardeşi Habip Kaymaz, olayın halen etkisinde olduklarını belirtti.
A+A-
Mardin'in Kızıltepe İlçesi'nde 21 Kasım 2004'te babası ile birlikte evlerinin önünde polisler tarafından öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz ve babası Ahmet Kaymaz'ın ölüm yıldönümünün 8. yılına girildi. Uğur Kaymaz 12 yaşında 13 kurşun ile katledildiğinde yanına bırakılan kalaşnikof marka silah ile "eylem hazırlığındaki terörist" diye kamuoyuna yansıtılmak istendi. Okulda devamsızlığı bile olmayan, yanında babası ile ayaklarında terlik ile yere serili bir şekilde bulunan Uğur Kaymaz, katledildiğinde İlköğretim 5. sınıf öğrencisiydi. Kaymaz'ı ve babasını katleden polisin "yanlış ihbar ve istihbarat üzerine yargısız infaz yaptığı" iddiaları kamuoyuna yansımasına rağmen, operasyonda silah kullanan hiç bir polis ceza almadı.
Habib Kaymaz, ağabeyi Uğur Kaymaz'ın 13 ve babası Ahmet Kaymaz'ın ise 8 kurşunla devlet güçleri tarafından yargısız infaz edildiğini ifade ederek, olayın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, suçluların ceza almamasına isyan etti. Kaymaz, Türkiye'de iç hukuk yolları kapandığı için davayı AİHM'e taşıdıklarını belirterek, "Türkiye'de tüm hukuk yollarına başvurmamıza rağmen bir sonuç elde edemedik. Umarım AİHM'in vereceği karar ile adalet yerini bulacaktır" dedi.
'Aile olarak bu vahşeti bir türlü atlatamadık'
"Ağabeyim Uğur benden bir yaş büyük olmasına rağmen okulda aynı sınıftaydık. Uğur'la sürekli beraberdik, hem okulda hem evde hem de dışarıda tüm zamanımız beraber geçiyordu" diyen Kaymaz, şöyle dedi: "Uğur aynı zamanda benim arkadaşım, sırdaşımdı. Uğur'un katledilmesinden en fazla etkilenenlerden biri de bendim. Hem ağabeyimi hem arkadaşımı hem de sırdaşımı kaybettim. Uğur ile babam katledildiği sırada ninem küçük olduğumuz için benle küçük kardeşimi evin arkasından götürüp komşumuza teslim etmişti. Sekiz sene geçti ama aile olarak bu vahşeti bir türlü atlatamadık. Aile olarak psikolojik sorunlar yaşadık ve hala olayın etkisindeyiz."
'Uğur el arabasıyla aileye ekonomik katkı sağlıyordu'
Uğur'un evin ekonomisine katkıda bulunduğunu aktaran Kaymaz, "Uğur on iki yaşında olmasına rağmen çalışıp eve ekmek getiriyordu. Babam şofördü ve bazen günlerce eve gelemiyordu. Uğur hem çalışıyordu hem de benden büyük olduğu için de bizim için bir güvenceydi. Uğur, on iki yaşında olmasına rağmen okuldan döndükten sonra el arabası ile yük taşıyıp aileye ekonomik anlamda yardımcı oluyordu" diye konuştu. Kaymaz, ağabeyi Uğur ve babasının katillerinin cezalandırılmasını ve adaletin yerini bulmasını istediklerini söyledi.
Olayın yargı süreci nasıl işlendi
Olayla ilgili 4 polis hakkında Mardin Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak dava güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e alındı. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi "meşru müdafaada bulundukları" gerekçesiyle tüm polislerin beraatına karar verdi. Kararın temyiz incelemesi ise Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde yapıldı ve yerel mahkemenin kararı oy birliğiyle onandı. Böylece Kaymaz ailesi açısından iç hukuk yolları tükendi. Davanın Türkiye ayağından sonuç alınamayınca, avukatlar davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Davayı kabul eden AİHMş, Türkiye'nin savunmasını almak için yönelttiği sorularda, Uğur ve babasının öldürülmesinin son çare olup olmadığı, orantılı bir güç kullanıp kullanılmadığına cevap verilmesini istedi. DİHA
Habib Kaymaz, ağabeyi Uğur Kaymaz'ın 13 ve babası Ahmet Kaymaz'ın ise 8 kurşunla devlet güçleri tarafından yargısız infaz edildiğini ifade ederek, olayın üzerinden 8 yıl geçmesine rağmen, suçluların ceza almamasına isyan etti. Kaymaz, Türkiye'de iç hukuk yolları kapandığı için davayı AİHM'e taşıdıklarını belirterek, "Türkiye'de tüm hukuk yollarına başvurmamıza rağmen bir sonuç elde edemedik. Umarım AİHM'in vereceği karar ile adalet yerini bulacaktır" dedi.
'Aile olarak bu vahşeti bir türlü atlatamadık'
"Ağabeyim Uğur benden bir yaş büyük olmasına rağmen okulda aynı sınıftaydık. Uğur'la sürekli beraberdik, hem okulda hem evde hem de dışarıda tüm zamanımız beraber geçiyordu" diyen Kaymaz, şöyle dedi: "Uğur aynı zamanda benim arkadaşım, sırdaşımdı. Uğur'un katledilmesinden en fazla etkilenenlerden biri de bendim. Hem ağabeyimi hem arkadaşımı hem de sırdaşımı kaybettim. Uğur ile babam katledildiği sırada ninem küçük olduğumuz için benle küçük kardeşimi evin arkasından götürüp komşumuza teslim etmişti. Sekiz sene geçti ama aile olarak bu vahşeti bir türlü atlatamadık. Aile olarak psikolojik sorunlar yaşadık ve hala olayın etkisindeyiz."
'Uğur el arabasıyla aileye ekonomik katkı sağlıyordu'
Uğur'un evin ekonomisine katkıda bulunduğunu aktaran Kaymaz, "Uğur on iki yaşında olmasına rağmen çalışıp eve ekmek getiriyordu. Babam şofördü ve bazen günlerce eve gelemiyordu. Uğur hem çalışıyordu hem de benden büyük olduğu için de bizim için bir güvenceydi. Uğur, on iki yaşında olmasına rağmen okuldan döndükten sonra el arabası ile yük taşıyıp aileye ekonomik anlamda yardımcı oluyordu" diye konuştu. Kaymaz, ağabeyi Uğur ve babasının katillerinin cezalandırılmasını ve adaletin yerini bulmasını istediklerini söyledi.
Olayın yargı süreci nasıl işlendi
Olayla ilgili 4 polis hakkında Mardin Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı. Ancak dava güvenlik gerekçesiyle Eskişehir'e alındı. Eskişehir Ağır Ceza Mahkemesi "meşru müdafaada bulundukları" gerekçesiyle tüm polislerin beraatına karar verdi. Kararın temyiz incelemesi ise Yargıtay 1. Ceza Dairesi'nde yapıldı ve yerel mahkemenin kararı oy birliğiyle onandı. Böylece Kaymaz ailesi açısından iç hukuk yolları tükendi. Davanın Türkiye ayağından sonuç alınamayınca, avukatlar davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Davayı kabul eden AİHMş, Türkiye'nin savunmasını almak için yönelttiği sorularda, Uğur ve babasının öldürülmesinin son çare olup olmadığı, orantılı bir güç kullanıp kullanılmadığına cevap verilmesini istedi. DİHA
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.