Van'da 'KCK''liler mahkemeye çıkıyor

Van'da 'KCK''liler mahkemeye çıkıyor

Van'da 'KCK' adı altında 26 Kasım 2012 tarihinde düzenlenen operasyonda gözaltına alınan ve 16'sı tutuklu 30 Kürt siyasetçinin yargılandığı davanın ilk duruşması aradan geçen 10 ayın ardından 24 Eylül'de görülecek.

A+A-

Geçen 10 aya rağmen dosyaya hiçbir somut "delil" konulmadığını ve dosyanın emniyetteki haliyle "kes kopyala yapıştır" şeklinde hazırlandığını dile getiren müdafi avukatlardan Kerem Akdoğan, Kürt sorununda başlatılan süreç ile beraber "KCK" adı altında yapılan operasyonla tutuklananların tahliyesi beklenirken, bunun tam tersinin işlediğine dikkat çekti.

Van'da 26 Kasım 2012 tarihinde "KCK" adı altında yapılan operasyonda 30'u aşkın siyasetçinin gözaltına alındığı ve 16 siyasetçinin tutuklu yargılandığı davanın ilk duruşması operasyonun üzerinden 10 ay geçmesinin ardından 24 Eylül'den itibaren Van 6. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülmeye başlanacak. Kürt siyasetçilerin yargılandığı davada; Çelebibağı Belde Belediye Başkanı Veysel Keser, Van Belediyesi Basın Danışmanı Sait Kantarcıoğlu, BDP eski Van İl Başkanı Yakup Ataş, BDP eski yöneticisi Naci Erkol, BDP Yöneticisi Naif Araş, BDP eski Van İl Saymanı M. Naim Işık, BDPeski İl Eş Başkanı Fevziye Şiran, İl Genel Meclis eski Başkanı Semira Varlı, BDP PM üyesi Hüseyin Dağ, BDPİl yöneticisi İbrahim Alkan, Eğitim Destekevi eğitmenlerinden Meral Güngör, MEYA-DER eski yöneticisi İshak Arslan, BDP eski yöneticisi İsmail Demir ile BDP eski Başkale İlçe Başkanı Selahattin Bozkurt, İl Genel Meclis üyesi Senar Elter ile belediye meclis üyesi Adil Adiyaman, "Örgüt üyesi oldukları" iddiasıyla duruşmaya çıkarılacak. Kürt siyasetçilerin avukatlarından Kerem Akdoğan, bu dosyanın Van Büyükşehir Belediye Başkanı Bekir Kaya'nın "KCK" adı altında tutuklanarak cezaevine konulduğu dosyadan hiçbir farkının olmadığını söyleyerek, dosyanın "Kes, kopyala, yapıştır" mantığıyla hazırlandığını ve somut hiçbir delilin olmadığını kaydetti. Dosyanın gizli tanık beyanları ve ses kayıtlarından ibaret olduğunu dile getiren Akdoğan, yapılan basın açıklamaları ile katılım sağlanan cenaze törenlerinin "suç" olarak gösterildiğini belirtti. Tüm bunlara karşılık 10 ayı aşkın süredir 16 Kürt siyasetçinin tutuklu olduğunu ve geçen süre zarfında dosyaya somut hiçbir delil konulmadığını ifade eden Akdoğan, tutukluluk sürelerinin uzun olmasını eleştirdi.

'KCK dosyalarında somut hiç bir şey yok'

Uzun tutukluluk sürelerinin ardından hazırlanan iddianamede hiçbir şekilde somut delilin ortaya konmadığını gördüklerini vurgulayan Akdoğan, "10 ay bir dosya bekliyorsa, mantıklı olan herkes 'Siz 10 ay gibi bir süre bunu beklettiniz de delil olarak dosyaya ne koydunuz' sorusunu sorar" dedi. Bir dosyanın uzun süreli bekletilince "delil" ile doldurulması gerektiğinin altını çizen Akdoğan, "Ama bu KCK dosyalarında somut hiç bir şey yok. O zaman bu tür şeyler insanlarda farklı şüpheler uyandırıyor. Kamuoyunca bilinen bu davaların siyasi olduğu bir kez daha kanıtlandığı ortaya çıkıyor. Bu davalar ilk başladığında herkes bunlara siyasi rehin operasyonları dedi. Biz avukatlar olarak da aynı şekilde düşünüyoruz. Biz de bunları gerçekten siyasi operasyon olarak değerlendiriyoruz" dedi.

'KCK dosyalarının bel kemiğini sadece gizli tanık beyanları oluşturuyor'

"KCK" dosyalarında savcıların en güvendikleri ve "delil" olarak dosyaya koydukları unsurun gizli tanıklar olduğunu belirten Akdoğan, gizli tanıkların durumuna ilişkin "Gizli tanık kurumu" ibaresinin kullanılmasın ise gizli tanıkların "KCK" dosyalarında nasıl bir hal aldığını gözler önüne serdiğini dile getirdi. "KCK" dosyalarının bel kemiğini gizli tanık kurumunun oluşturduğunu söyleyen Akdoğan, "Gizli tanıklık kurumu medyadan ve kendi dosyalarımızdan gördüğümüz kadarıyla tam bir rezalete dönüşmüş durumdadır. Devlet ya da savcılık, soruşturma makamları bir şekilde herhangi bir gizli tanığın ifadesini alıyor ve bu kişilere yönelik beyanlarını alıyor. Yalnız ilginç olan durum ise devlet bu gizli tanıkları kendisi bile bulamıyor. Biz birçok dosyada bunun bizzat görgü tanığıyız. Bekir Kaya'nın da dosyasında bulunan gizli tanığı mahkeme bir türlü bulup mahkemeye getiremedi. Burada kesinlikle hukuk ihlal ediliyor. Evrensel hukuk değerleri bağlamında düşündüğümüzde bizim gizli tanıklara soru sorma hakkımız ve bununla ilgili yüzleştirilme hakkımızın engellenmemesi lazım. Şu ana kadar Türkiye'de gizli tanık yasaları çıktığından beri bir tek gizli tanık dinlenmemiş. Bu nedenden dolayı ileride bu mahkemeler Türkiye'nin aleyhine sonuçlanacaktır" diye konuştu.

'10 ay dosyayı beklettiniz de dosyaya somut olarak ne koydunuz'

Van'da "KCK" adı altında yapılan operasyonda 16'sı tutuklu 30 Kürt siyasetçinin yargılandığı ve 10 ayı aşkın süredir tutuklu bulunduğunu belirten Akdoğan, "Bu insanlar ilk duruşmalarına 10 ay sonra çıkacaklar. Bir insan 10 ay tutuklu kaldığı zaman bu 10 ay içerisinde dosyaya bir etki edebilecek somut ve yeni delillerin girmiş olmasını beklersiniz. Ancak 10 ay sonra dosyalara baktığımızda şunu görüyoruz, hiçbir şekilde somut bir şey yok. Emniyet aşamasındaki dosyadan tamamen kopyala yapıştır yöntemiyle hazırlandığını görüyoruz. O zaman siz 10 ay bu insanları ne diye özgürlüklerinden alıkoydunuz. 10 ayda neyi topladınız. Hiçbir dosyada bunun mantıklı bir cevabını bulamıyoruz. Şu an yargılanmakta olan bu insanların iddianamesi bin 5 sayfadan oluşuyor. Bu bin 5 sayfanın tümünü okuduğumuz da bir satır bile yeni değil. Kolluk aşamasında delillerden bir tek farklı delil yok. Buradan da yine anlaşılıyor ki bu davaların siyasi olduğu, siyasi nedenlerden dolayı kişileri cezalandırmaya yönelik olduğunu uzun tutukluluk sürelerinden anlamak mümkün. Dosya kapsamında yeni bir delil olsa bunun için birileri bu dosya için araştırma yapmış o yüzden dosya gecikti denilir. Ama biz bunun tam aksini görmekteyiz" diye konuştu.

'Cenaze törenlerine, basın açıklamalarına katılmak suç sayılıyor'

Kendisinin de müdafiliğini yaptığı dosya kapsamında yargılananların tamamen yasaların kendilerine tanımış olduğu sınırlar içerisinde hareket ederek yapmış oldukları bir takım siyasi faaliyetler ya da belediye bünyesi altında yapılan çalışmaların "suç" olarak yansıtıldığını belirten Akdoğan, "Bunlar tamamıyla illegalize ediliyor ve farklı yorumlar ekleniyor. Bu yorumlar sonucu insanlar suçlanıyor ve mağdur ediliyor. Bu toplumda insanlara, cenaze törenine katılmak suç olarak önlerine konuluyor. Bunun ne hukuki ne sosyal ne dini hiçbir tarafı yoktur. Bu ülkenin ne demokrasi ne de ahlaki hiçbir yönüyle bağdaşır. Mevcut dosyada bulunan delillerin tümü gizli tanık beyanları, ses kayıtları, basın açıklamaları ve cenaze törenlerine katılmaktan ibaret" dedi.

'Barış süreci KCK davalarında tam tersine işliyor'

Hukukçu kimlikleri ile ön planda olduklarını, ancak hiç kimsenin kendisini siyasetten soyutlayamayacağını dile getiren Akdoğan konuşmasına söyle devam etti: "Özellikle bu davalar bağlamında barış sürecinden bir şey anlamadım. Bir avukat olarak şunu çok açık söyleyebilirim. Barış sürecinin başlamasıyla beraber, Van'da tahliyelerin azaldığını gördüm. Bu barış süreci kamuoyu yararına yapılan bir şey. Devletin en üst düzeyden tutun uluslararası her kes bu anlamda toplum için kamuoyu yararını düşünüyor. Biz de bu anlamda barış sürecinin kamuoyu yararına olabileceğini ve bunun iyi bir şey olduğunu, en azından on binlerce tutuklunun yargılandığı bir yerde iyi olarak değerlendiriyoruz. Bu barış süreci ilk başladığında biz de bunun davalarımıza yansıyabileceğini düşünüyorduk. Ancak bu kesinlikle özellikle tutuklu dosyalarda tam tersi oldu. Bunu da hiçbir şekilde anlamış değiliz. Herkes bunun tam tersini beklerken en azından bütün toplumun barış sürecinde KCK adı altında on bine yakın insanın tutuklandığı bir süreçte en azından insanlar tutuksuz yargılanabilse, toplumda büyük bir rahatlama yaşanabileceğini düşünüyorum. Ancak bunun hiç de böyle olmadığını hepimiz gördük. Kesinlikle barış süreci KCK adı altında açılan davalarda tersine işledi. Daha önce en azından bir kısım tahliyeler alabilmekteyken şu an mahkemelerin çok ketum davrandığını görüyoruz. Bunu da anlayabilmiş değiliz." / Diha

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.