
'Adalet bakanı istifa etsin'
Kışanak, Adalet Bakanı'nın çözüm olarak yeni cezaevlerinden söz etmesini 'vicdansızlık' olarak değerlendirerek, 'Bu saatten sonra Adalet Bakanı'nın yapacağı onurluca istifa etmesidir' dedi.
A+A-
Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde çıkan isyanda 13 tutsağın diri diri yanması olayını yerinde incelemek için cezaevine gelen BDP Eş Genel Başkanı Gülten Kışanak, Adalet Bakanı'nın çözüm olarak yeni cezaevlerinden söz etmesini "vicdansızlık" olarak değerlendirerek, "Bu saatten sonra Adalet Bakanı'nın yapacağı onurluca istifa etmesidir" dedi. Kışanak, yangının kavga sonucu çıktığı yönündeki haberlerin de yanlış olduğunu belirtti.
Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde çıkan isyanda 13 tutsağın yaşamını yitirmesi üzerine Kocaeli'ndeki programını iptal eden BDP Eş Genel Başkanı sabah saatlerinde kente geldi. Siyasi ve adli tutuklularla görüşmek için BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Urfa Milletvekilli İbrahim Binici, Van Milletvekili Özdal Üçer, Hakkari Milletvekili Adil Kurt ve TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker cezaevine geldi. Kışanak ve beraberindekiler yaklaşık 2 saat süren görüşmeden sonra cezaevi kapısı önünde bir açıklama yaptı. Cezaevinde hem siyasi tutuklu ve hükümlülerle, hem de olayın çıktığı koğuşta bulunan Vedat Taştan'la görüştüklerini belirten Kışanak, yaşanan olayın bir kavgadan kaynaklandığı, tutukluların birbiriyle didişerek yangının çıkarıldığı şeklindeki bütün bilgilerin yanlış olduğunu söyledi.
Olayın açık ve net bir şekilde cezaevinde yaşanan kötü koşullara yönelik bir protesto olduğunun ortaya çıktığını dile getiren Kışanak, "Protesto eylemini gerçekleştirmek için bu koğuşta bilinçli bir şekilde kendileri yangın çıkartıklarını söyledi" dedi. Yangın çıktıktan sonra yerinde ve zamanında yangına müdahale edilip edilmediği sorusunun cevabını bulamadıklarını altını çizen Kışanak, şunları söyledi: "Bununla verilen ifade açıkça kendisi daha yeni koğuşa geldiği için sorunlardan kaynaklı olarak böyle bir protesto amaçlı olduğunu söylüyor. Bu yangın çıktıktan sonra, cezaevi yönetimi ne zaman haberleri olduğu, haberleri olduktan sonra ne zaman müdahale ettikleri konusunda kesin bir cevap vermediler. Ama görüştüğümüz tutuklu, duman çıkar çıkmaz kapıya vurduk, tuvalete girdik, duvarlara vurduk, bağırdık çağırdık ama gelen olmadı dedi. İlk önce bir cezaevinin çatısından dumanlar çıkıncaya kadar haberleri olmadığını söyleyen cezaevi yönetimi şimdiye kadar niye Adalet Bakanlığı'na bu cezaevi güvenli değildir diye rapor vermiyor, ya da iletmiyor. Bütün cezaevlerinde ortak kullanım alanlarında herhangi bir sorun çıktığında kameralı sistem vardır, izlenir müdahale edilir, ama öğrendik ki bu cezaevinde böyle bir sistem yok."
'Çözüm yeni bir cezaevi değildir'
"İlgili Adalet Bakanlığı dahil yetkililer buraya gelmişler, ama kamuoyuna, bize güven veren tatmin edici bir açıklama yapmadan sessiz sedasız çekip gitmişler" hatırlatmasında bulunan Kışanak, "İdari ve adli soruşturma yürütüyoruz'dan başka bir açıklama yok. En azından soruşturmanın selameti açısından cezaevi idaresindeki yetkililer ve savcısını açığa alabilirsiniz. Bu bir cezalandırma değil, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için yapılması gerekenlerdir" dedi. Şu anda sadece cezaevlerinin acısını hafifletmek için 15 günlük açık görüş izni verildiğini belirten Kışanak, "Bunların çoğu daha tutuklu, cezaları daha belli değil, bu insanlar canlı canlı yandılar. Soruşturmanın sağlıklı yürüyeceği konusunda kaygı duyuyoruz" diye konuştu. Yaşanan olayı katliam olarak değerlendiren Kışanak, şöyle devam etti: "Bu bir katliamdır, bu katliam göz göre göre gelmiştir. Urfa Cezaevi'nde bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu cezaevinde sürekli sivil toplum örgütleri, milletvekilleri, insan hakları kuruluşları ve en son cezaevinde bulunan Urfa Milletvekilimiz İbrahim Ayhan, cezaevinde yaşanan kötü koşulların düzeltilmesi için Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı'na mektup göndermiş ve eline geçtiğini de biliyoruz. Ama buna karşı Adalet Bakanlığı'nın bu duruma karşı bu sorunlara yönelik verdiği tek çözüm yeni cezaevinin yapılması. Bu saatten sonra Adalet Bakanlığı'nın yapması gereken onurluca bir istifadır."
Cezaevinde aynı koğuşta yaralı olarak kurtulan Vedat Taştan'ın da kontör çalma suçundan 4 aydır içeride olduğunu belirten Kışanak, "Sadece bu değil tüm 'KCK' iddianamelerine bakın, milletvekilimiz İbrahim Ayhan'ın iddianamelerine bakın, tutuklu bulunduracak hiçbir şey olmadığını göreceksiniz" dedi.
'Henüz çocuklarının suçunu bilmeden onu yitirdiler'
Kışanak ve beraberindekiler daha sonra cezaevinde yaşamını yitiren 23 yaşındaki Sinan Özalp'in ailesini taziye ziyaretinde bulundu. Özalp'in babası Ahmet Özalp tarafından karşılanan Kışanak ve milletvekilleri aileye başsağlığında bulundu. Baba Özalp, oğlunun 3 ay önce yaşanan bir kavgada onun da orada olması nedeniyle gözaltına alındıktan sonra tutuklandığını söyledi. Oğlunun suçunun ne olduğunu dahi bilmediklerini belirten Özalp, "Adalet böyle olmamalıydı. Biz oğlumuzun suçunu dahi bilmeden, oğlumuz cezaevinde öldü" şeklinde tepki gösterdi.
Öte yandan dünden beri çocuklarının durumunu merak ettikleri için cezaevi önünde bekleyen aileler, Urfa Valiliği'nin açık görüş açıklamasına rağmen, geç görüştürülmelerine tepki gösterdi. Kimlikleri alınan aileler, aradan geçen uzun bekleyişe isyan ederek, cezaevi önünü ablukaya alan polislerle sık sık tartıştı. Aileler sık sık cezaevi önünde bekleyen medya mensuplarına da "Hükümet hem bizim çocukları öldürüyor hem de burada hiçbir şey olmamış gibi davranıyor" şeklinde dert yandı. Urfa'daki sivil toplum örgütleri yaptıkları basın açıklamalarıyla olayın bir katliam olduğunu belirtirken, aralıklarla yakınlarıyla görüşe giden aileler de çıkışta olayın bir kavga meselesi olmadığını belirterek, "Sadece bir kavga olarak gösterilmeye çalışılıyor, çünkü içerde yaşanan insan hakları ihlalleri dışarıya yansıtılmamaya çalışılıyor" şeklinde tepki gösterdi.
Urfa E Tipi Kapalı Cezaevi'nde çıkan isyanda 13 tutsağın yaşamını yitirmesi üzerine Kocaeli'ndeki programını iptal eden BDP Eş Genel Başkanı sabah saatlerinde kente geldi. Siyasi ve adli tutuklularla görüşmek için BDP Eş Genel Başkanı Gültan Kışanak, Urfa Milletvekilli İbrahim Binici, Van Milletvekili Özdal Üçer, Hakkari Milletvekili Adil Kurt ve TUHAD-FED Genel Başkanı Zübeyde Teker cezaevine geldi. Kışanak ve beraberindekiler yaklaşık 2 saat süren görüşmeden sonra cezaevi kapısı önünde bir açıklama yaptı. Cezaevinde hem siyasi tutuklu ve hükümlülerle, hem de olayın çıktığı koğuşta bulunan Vedat Taştan'la görüştüklerini belirten Kışanak, yaşanan olayın bir kavgadan kaynaklandığı, tutukluların birbiriyle didişerek yangının çıkarıldığı şeklindeki bütün bilgilerin yanlış olduğunu söyledi.
Olayın açık ve net bir şekilde cezaevinde yaşanan kötü koşullara yönelik bir protesto olduğunun ortaya çıktığını dile getiren Kışanak, "Protesto eylemini gerçekleştirmek için bu koğuşta bilinçli bir şekilde kendileri yangın çıkartıklarını söyledi" dedi. Yangın çıktıktan sonra yerinde ve zamanında yangına müdahale edilip edilmediği sorusunun cevabını bulamadıklarını altını çizen Kışanak, şunları söyledi: "Bununla verilen ifade açıkça kendisi daha yeni koğuşa geldiği için sorunlardan kaynaklı olarak böyle bir protesto amaçlı olduğunu söylüyor. Bu yangın çıktıktan sonra, cezaevi yönetimi ne zaman haberleri olduğu, haberleri olduktan sonra ne zaman müdahale ettikleri konusunda kesin bir cevap vermediler. Ama görüştüğümüz tutuklu, duman çıkar çıkmaz kapıya vurduk, tuvalete girdik, duvarlara vurduk, bağırdık çağırdık ama gelen olmadı dedi. İlk önce bir cezaevinin çatısından dumanlar çıkıncaya kadar haberleri olmadığını söyleyen cezaevi yönetimi şimdiye kadar niye Adalet Bakanlığı'na bu cezaevi güvenli değildir diye rapor vermiyor, ya da iletmiyor. Bütün cezaevlerinde ortak kullanım alanlarında herhangi bir sorun çıktığında kameralı sistem vardır, izlenir müdahale edilir, ama öğrendik ki bu cezaevinde böyle bir sistem yok."
'Çözüm yeni bir cezaevi değildir'
"İlgili Adalet Bakanlığı dahil yetkililer buraya gelmişler, ama kamuoyuna, bize güven veren tatmin edici bir açıklama yapmadan sessiz sedasız çekip gitmişler" hatırlatmasında bulunan Kışanak, "İdari ve adli soruşturma yürütüyoruz'dan başka bir açıklama yok. En azından soruşturmanın selameti açısından cezaevi idaresindeki yetkililer ve savcısını açığa alabilirsiniz. Bu bir cezalandırma değil, soruşturmanın sağlıklı yürütülmesi için yapılması gerekenlerdir" dedi. Şu anda sadece cezaevlerinin acısını hafifletmek için 15 günlük açık görüş izni verildiğini belirten Kışanak, "Bunların çoğu daha tutuklu, cezaları daha belli değil, bu insanlar canlı canlı yandılar. Soruşturmanın sağlıklı yürüyeceği konusunda kaygı duyuyoruz" diye konuştu. Yaşanan olayı katliam olarak değerlendiren Kışanak, şöyle devam etti: "Bu bir katliamdır, bu katliam göz göre göre gelmiştir. Urfa Cezaevi'nde bir insanlık dramı yaşanıyor. Bu cezaevinde sürekli sivil toplum örgütleri, milletvekilleri, insan hakları kuruluşları ve en son cezaevinde bulunan Urfa Milletvekilimiz İbrahim Ayhan, cezaevinde yaşanan kötü koşulların düzeltilmesi için Adalet Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı'na mektup göndermiş ve eline geçtiğini de biliyoruz. Ama buna karşı Adalet Bakanlığı'nın bu duruma karşı bu sorunlara yönelik verdiği tek çözüm yeni cezaevinin yapılması. Bu saatten sonra Adalet Bakanlığı'nın yapması gereken onurluca bir istifadır."
Cezaevinde aynı koğuşta yaralı olarak kurtulan Vedat Taştan'ın da kontör çalma suçundan 4 aydır içeride olduğunu belirten Kışanak, "Sadece bu değil tüm 'KCK' iddianamelerine bakın, milletvekilimiz İbrahim Ayhan'ın iddianamelerine bakın, tutuklu bulunduracak hiçbir şey olmadığını göreceksiniz" dedi.
'Henüz çocuklarının suçunu bilmeden onu yitirdiler'
Kışanak ve beraberindekiler daha sonra cezaevinde yaşamını yitiren 23 yaşındaki Sinan Özalp'in ailesini taziye ziyaretinde bulundu. Özalp'in babası Ahmet Özalp tarafından karşılanan Kışanak ve milletvekilleri aileye başsağlığında bulundu. Baba Özalp, oğlunun 3 ay önce yaşanan bir kavgada onun da orada olması nedeniyle gözaltına alındıktan sonra tutuklandığını söyledi. Oğlunun suçunun ne olduğunu dahi bilmediklerini belirten Özalp, "Adalet böyle olmamalıydı. Biz oğlumuzun suçunu dahi bilmeden, oğlumuz cezaevinde öldü" şeklinde tepki gösterdi.
Öte yandan dünden beri çocuklarının durumunu merak ettikleri için cezaevi önünde bekleyen aileler, Urfa Valiliği'nin açık görüş açıklamasına rağmen, geç görüştürülmelerine tepki gösterdi. Kimlikleri alınan aileler, aradan geçen uzun bekleyişe isyan ederek, cezaevi önünü ablukaya alan polislerle sık sık tartıştı. Aileler sık sık cezaevi önünde bekleyen medya mensuplarına da "Hükümet hem bizim çocukları öldürüyor hem de burada hiçbir şey olmamış gibi davranıyor" şeklinde dert yandı. Urfa'daki sivil toplum örgütleri yaptıkları basın açıklamalarıyla olayın bir katliam olduğunu belirtirken, aralıklarla yakınlarıyla görüşe giden aileler de çıkışta olayın bir kavga meselesi olmadığını belirterek, "Sadece bir kavga olarak gösterilmeye çalışılıyor, çünkü içerde yaşanan insan hakları ihlalleri dışarıya yansıtılmamaya çalışılıyor" şeklinde tepki gösterdi.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.