
Bir millet korku duvarını aşıyor
Türkiye'ye dönüşümden bu yana edindiğim izlenim Türkiye'de 'Gezi Ruhu' diye bir şey oluştuğu ve bu oluşan yeni ruhun önümüzdeki günlerde çok daha farklı etkileri olabileceği yönünde.
CÜNEYT ÖZDEMİR / RADİKAL
Bu yazıyı yazmaya başladığımda henüz planlanan Birinci geleneksel Gezi Parkı su savaşı yapılmamış ancak İstanbul Valisi Mutlu bugün Gezi Parkının yeniden açılacağını duyurmuştu.
Yaşanan onca acı-tatlı anıdan, barikattan, biber gazından, 5 ölü ve binlerce yaralıdan sonra Gezi Parkı açılıyor açılmasına ama hiçbir şey aynı olmayacağa benziyor. Şu birkaç gündür Türkiyeye dönüşümden bu yana edindiğim izlenim Türkiyede Gezi Ruhu diye bir şey oluştuğu ve bu oluşan yeni ruhun önümüzdeki günlerde çok daha farklı etkileri olabileceği yönünde.
Bodrumun merkezinde Barbeast adlı mekândayız. Saatler gece yarısını geçiyor. Elektronik müzik dünyasının ünlü djlerinden U.F.U.K bangır bangır müzik çalıyor. Bir grup genç ayakta müziğin ritmi ile sallanıyor. Başka bir grup masalarda hararetli bir şekilde bir şeyler konuşuyor. Bir sandalye çekip o yüksek gürültü altında ne konuştuklarına kulak kabartıyorum. Hararetle birbirlerine Gezi Parkı sırasında yaşadıklarını anlattıklarını görüp şaşırıyorum. Bir başka masaya yaklaşıyorum orada da Gezi sırasında kurulan barikat anıları karşıma çıkıyor. Sahnenin ortasında salınan ünlü isimlerin nerede ise tamamını Gezi eylemlerinde görmüşlüğüm var. Çok da eğleniyor havaları yok. Gezi eylemleri bugüne kadar eşine benzerine rastlamadığım ilginç bir dayanışma, paylaşma alanı açmış. Eğer bir gece kulübünde techno müzik çalarken millet dans etmek yerine bağıra bağıra hâlâ Gezi olaylarını konuşuyorsa henüz Gezi olayları bitmemiş tam tersi daha yeni başlıyor demektir.
Gezi olayları başlamadan önce Londradan İstanbula geldiğimde hatırlarsanız konuştuğum hemen herkesteki büyük yılgınlığı sizlere bu köşeden anlatmıştım. Son birkaç gündür konuştuğum herkeste tam tersi bir hava var. Korku duvarı aşılmış. İnsanlara bir cesaret gelmiş. Eğlence, yerini muhabbete bırakmış. Her şeyden ötesi Gezi Ruhu özellikle gençler arasında bugüne kadar hiç bilmedikleri bir dayanışmanın adımını attırmış. En önemlisi gündemlerinde çok ciddi siyaset var. Anlayacağınız Bodruma gelen Geziciler ünlü ünsüz ne yazık ki Başbakan Erdoğanın karikatürize ettiği gibi vur patlasın çal oynasın havasında değiller. Konuşuyorlar, tartışıyorlar, olan biteni birer tatlı anı olarak anlatıyorlar. Ama şimdilik o kadar. Kimsenin kafasında bir adım sonrasına dair fikir yok. Üzerinde şimdilik ok bulunmayan gerilmiş bir yaya benziyorlar!
Gümüşlükün tepesinde müzik festivallerine ev sahipliği yapan küçük bir şapel vardır bilmem hiç yolunuz düştü mü? İbadet değil uzun zamandır müzik konserlerinin verildiği bu mekânda geçen gece forum varmış dediler gidip kapıdan başımı uzattım. Orta yaşlı insanlardan oluşan kadınlı-erkekli bir grubun son derece medeni bir şekilde hayatın içindeki farklı konuları tatlı tatlı konuştukları, tartıştıkları bir atmosferle karşı karşıya kaldım. Bir siyasi hareket, parti toplantısı gibi değil daha çok bir mahalle toplantısını andıran bir havası vardı. Gezi Ruhunun sonucu olarak bildiğiniz gibi bu forumlar Türkiyenin farklı yerlerinde toplanmaya başladılar. Birbirleri ile organik bağları olmayan bu oluşumları hafife almayın. Bana yepyeni bir siyasi iklimin ve dilin habercileri olarak geldiler
Türk iş dünyasının bu yıldan itibaren sanırım uzun yıllar buluşma noktası Bodrum Yalıkavak olacak. Yeni marina almış başını gitmiş. Sadece Türk değil gemi büyüklüğünde tekneleri ile Rus milyarderler de buraya demir atmış durumdalar. İtiraf edeyim atılmayacak gibi de değil. Mimar Emre Arolat tüm tatil yeri ezberlerini bozan bir mimari ile Bodrum Yarımadasından ayrıştıran bir parantez gibi marinayı Yalıkavaka kondurmuş. Dün marinada ünlü bir işadamı ile oturduk bir kahve içtik. Kendisi ile yıllardır sohbetimiz vardır. Siyasetle ilgilenmez. İşinde gücündedir. Genelde Türkiye hakkında sohbet ederiz. Bugüne kadar ne zaman konu siyasetten açılsa pek çok işadamının olduğu gibi o da alışkanlıkla masanın üzerinde duran telefonu ne olur ne olmaz diye alıp cebine sokardı. Malum herkesin telefonunun dinlendiği gibi bir paranoya ne yazık ki adım adım iliklerimize kadar sindirilmişti. İnan artık kimsenin çok da umurunda değil dedi. Güldük haliyle
Sohbetimiz sırasında Başbakanın tehdit savurduğu pek çok işadamının tedirgin olduğunu anladım. Eskiden tek bir farkla. Korkuta korkuta, korku duvarı burada da aşılmış artık çoğu korkmuyor. Bakın bu da yeni bir durum.
Gezi Ruhu henüz örgütsüz, yönsüz, lidersiz hatta Anadoluda şimdilik büyük bir etkisi olmayan ortalıkta gezinen sahipsiz bir ruh olabilir. Yine de görmezden gelinecek küçümsenecek bir ruh değil bu. Hele de Temerrüd gibi masum bir imza kampanyasıyla küçücük başlayan bir hareketin yangın yerine çevirdiği Mısır örneğini görünce!
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.