Erdoğan: Biz Suriye'ye Esad'ın hükümranlığına son vermek için girdik

Erdoğan: Biz Suriye'ye Esad'ın hükümranlığına son vermek için girdik

'Filistin davasını sahiplenmek Kudüs'ü korumak tüm Müslümanların müşterek davasıdır'

A+A-

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Türk Silahlı Kuvvetleri öncülüğünde devam eden Fırat Kalkanı harekatına ilişkin " Biz Suriye'ye Esad'ın hükümranlığına son vermek için girdik" dedi.

İstanbul'daki Parlamentolararası Kudüs Platformu Sempozyumu'nda konuşan Erdoğan'ın açıklamalarından satır başları şöyle:

Kudüs'e ve mukaddes değerlere sahip çıkmak amacıyla toplanmış bulunuyoruz.

Bir barış, adalet ve huzur davasının savunucuları olarak İstanbul'a geldiniz. Filistin halkıyla uluslararası dayanışma gününde sizinle bir araya gelmek iftihar meselesidir. 

Filistin davasını sahiplenmek Kudüs'ü korumak tüm Müslümanların müşterek davasıdır. 

Çünkü Kudüs Hz. İbrahim, Hz. İsak, Hz. Musa, Hz. Harun, nice peygamberin vatanıdır. Kudüs darüsselamdır. Biz Müslümanların arşı-alaya açılan kapısıdır.

Kudüs'ü zaman ve mekan olarak bölge gayretlerinin arttığı dönemde icra edilen bu toplantı önem taşıyor. Parlamentolararası Kudüs Platformu Filistinli kardeşlerimize güç kaynağı olmuştur. Kudüs'ün yalnız olmadığını herkese ilan ettiniz. Bu toplantının akabinde, platformun daha da güçleneceğine inanıyorum.

Bir çocuk düşünün. Her gün namlusu kendisine çevrilmiş silahların gölgesinde okula gidiyor. Bir genç düşünün. Geleceğe dair hayallari dikenli tellerin vahşiliğinde kayboluyor. Bir kadın düşünün yıllarca gözü gibi baktığı evi bir anda buldozerlerle üzerine yıkılıyor. Bir baba düşünün sudan sebeplerle çocukları hapse atılıyor. Bir millet düşünün meskunu oldukları öz yurtlarında horlanıyor. Filistinli çocukların, gençlerin, kadınların, babaların her gün yaşadıkları hayat budur. Filistin'de hergün kendini tekrar eden baskı ve zulüm düzeni vardır. Bu adaletsizlik tüm dünyanın gözü önünde yarım asırdır katmerlenerek devam ediyor. 

1 milyar 700 milyonluk İslam aleminin içini yaralayan bu tablo değişmedikçe kalıcı huzurun olması mümkün değildir. Birçok sorunun temelinde buradaki hak haspının yattığı aşikardır. BM kararları bu haksız durumu gidermeye yetmedi. Üstünlerin hukukunun geçerli olduğu bu sistemde kararların hiçbiri uygulanamıyor. 

1948 yılından bu yana baskı, tehcir, ayrımcılık politikaları devam etti. Filistin meselesinin BM Güvenlik Konseyi için turnusol kağıdı olduğunu düşünüyorum. Bu durum Müslümanlar nezdinde büyük bir güven kaybı oluşturdu. BM Güvenlik Konseyi gibi kurumlara yönelik güvensizlik DEAŞ gibi örgütlere zemin hazırlıyor. 

"Şu anda 600'lü rakamlar konuşuluyor ama hayır. Bana göre Suriye'de 1 milyona yakın insan öldü. Bu ölüm hâlâ devam ediyor. Çocuk, kadın, erkek ayrım yapmaksızın devam ediyor. Nerede BM, ne yapıyor? Irak'ta var mı yine yok. Biz sabır, sabır, sabır dedik en sonunda dayanamadık ve Suriye'ye Özgür Suriye Ordusu ile beraber girmek zorunda kaldık. Niçin girdik? Bizim Suriye'nin topraklarında gözümüz yok. Mesele toprağın gerçek sahipleri topraklarına sahip olsunlar, bunu sağlamak için. Yani orada bir adaletin tesisi için varız. Devlet terörü estiren zalim (Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad) Esed'in hükümdarlığına son vermek için biz oraya girdik, başka bir şey için değil."

HABERE YORUM KAT

UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.