
Katliamın 35. yılında Maraşta cemevi temeli atılacak
Alevi örgütleri, 35. yılı geride kalan Maraş katliamında hayatını kaybedenleri bu yıl da düzenledikleri programla anacak. Bu yıl ki anma programında Maraşta inşa edilecek Cemevinin temel atma töreni de yapılacak.
Maraş katliamı davasının yeniden açılmasını ve uluslararası kamuoyuna da yansımasını istediklerini belirten Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Başkanı (PSAKD) ve Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF) Başkan Yardımcısı Kemal Bülbül, Maraş katliamı tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalı, deşifre edilmeli. Baştan savma biçimde sümenaltı edilen davanın yeniden açılması lazım. AKP, yüzleşme diyor ama ipe un serme politikasını güdüyor dedi.
Maraş'ta 19-26 Aralık 1978 tarihleri arasında tam bir hafta boyunca Aleviler, evlerinde, işyerlerinde, sokakta katliamdan geçirildi. Malatya Eski Valisi ve Emniyet Genel Müdürü Rafet Küçüktiryakinin "40 bin Aleviye kan kusturdum" sözlerini devletin resmi belgelerinde yer alıyor. 35. yılı geride kalan katliamda resmi rakamlara göre 111 kişinin hayatını kaybettiği belirtilirken, bu rakam 150 olarak anılıyor. Yine Alevilere ait 200ün üzerinde ev yakılırken, 100e yakın işyerinin de tahrip edildiği kayıtlarda yer alan bilgiler.
Katliamın ardından 23 yıl süren davalar sonunda 22 kişi idam, 7 kişi müebbet hapis, 321 kişi de 1 ila 24 yıl arasında değişen cezalar aldı. Ancak katliamda önemli rol oynadığı söylenen 68 kişiye ise ulaşılamaması olayın karanlıklarda kalmasındaki gerçekliği de ortaya koyuyor.
Son yıllarda olduğu gibi Alevi örgütleri, bu yıl da Maraş katliamının yıldönümü vesilesiyle kentte bir anma programı yapacak. Maraş katliamı, aradan geçen 35 yıllık süreç ve bu yıl yapılacak anmaya ilişkin değerlendirmede bulunarak, bilgi veren PSAKD Başkanı ve ABF Başkan Yardımcısı Kemal Bülbül, devletin konseptinde bir değişiklik olmadığını belirtti.
Federasyon olarak programı düzenlediklerini ifade eden Bülbül, PSAKD olarak da aktif yer alıyoruz. Maraştaki Alevi Kültür Derneği ve Erenler Kültür Derneği ile birlikte başvuru yaptık. Valilik olumsuz yanıt vermiş. Maraşa gidip emniyetle, valilikle görüşeceğiz. Devlet, Maraşla ilgili konseptinin deşifre olmasını istemiyor. Maraş aslında devletin, sistemin bir taşla birkaç kuş vurduğu bir meseledir. Devlet bunun açığa çıkmasını istemiyor. Alevi kimliği, Kürt hareketi, 12 Eylül öncesi tek kimlik yaratma çabası. Birçok sebep üzerine Maraş kurgulanmış. Öne çıkan alevi katliamı doğal olarak. Alevi kurumlarının bir tepki göstermesi anma yapması gerekiyor. 30 yıl boyunca bu konuda bir program yapılmadı. 30. yılda bizim girişimimizde Pazarcıkta bir program yaptık. Daha sonra Maraş merkezde yaptık. Son birkaç yıldır Maraşa girmeden bırakmıyorlar. Şiddetli müdahale de bulunuyorlar. Yaralanan arkadaşlarımız olmuştu geçen yıl diye konuştu.
Maraşta ısrarla bu anmayı gerçekleştirmek istediklerini dile getiren Bülbül, Maraş katliamı tüm yönleriyle ortaya çıkarılmalı, deşifre edilmeli. Gerek toplum gerek devlet gerekse de siyasi olarak yüzleşilmesi gereken bir nokta. Maraş katliamı davası baştan savma görülmüş, dava sümenaltı edilmiş. Davanın yeniden açılması lazım. Sürgün edilen, katledilen insanların zararlarının tazmin edilmesi lazım. Buna dair bir şey yapılmamış. Devlet kendi sorumluluğunu görmezden geliyor. AKP yüzleşme diyor ama ipe un serme politikasını güdüyor. Kendi siyasi geleneğinin de aslında parmağı var. Bundan kaçıyor. Alevilerin sorununun sadece cemevi ve din dersi meselesi olmadığı temel sorununun katliamlarla yüzleşme ve katliamların tekabül ettiği noktanın ne olduğunu, devletin sorumluluğunu üstlenmesi, zararların karşılanması bağlamında geniş bir kapsama sahip dedi.
SOL DEMOKRATİK KAMUOYU YETERSİZ
Sol demokratik kamuoyunun sahiplenme konusunda ciddi yetersizliği, zaman zaman da kimse kusura bakmasın umursamazlığı söz konusu diyen Bülbül, Yazılı bir basın açıklamasıyla anma yapılıyor. Ama yetmiyor. Yazılı basın açıklaması düzeyinde unutulmamış ama kitlesel anma düzeyinde unutulmuş. Orada katledilen canların mezarları bile tahrip edilmiş. Mallarına el konulmuş. Yerlerine dönememe söz konusu. Çoğu yaşadığı şeyi sözlü yazılı ifade etmek istemiyor. Ciddi çekince söz konusu. Böyle olunca kurumsal sahiplenme gerekiyor. Biz de bunu yapmaya çalışıyoruz ifadelerinde bulundu.
BARIŞ DEĞİL SUSTURULMUŞLUK HAKİM
Temel sorunun demokratikleşme gündemdeyken aydınlatılmayı bekleyen pek çok katliamın olduğuna dikkat çeken Bülbül, Yüzleşilmediği zaman sorun devam edecek. Üstü örtülmüş içi cerahat dolu yara. Bunun deşilmesi lazım. Devlet, Maraşta herkes mutlu, kaşımayın diyor. Kimse mutlu değil. Aleviler korku ve kaygı içinde. Devletle ittifak içindeki kesimler ne yapacağını programlıyor. Bu bastırılmışlık hali toplumsal barış gibi lanse ediliyor. Toplumsal barış herkesin inancı, dini ve kültürünün kabul edildiği, serbest olduğu yerde vardır. Susturulmuşluk hali barış değil sahtekarlık halidir diye ifade etti.
PENSİLVANYANIN İNSAFINDAKİ DEMOKRASİ!
Abantta yapılan toplantıya atıfta bulunan Bülbül, şunları söyledi: Hafta sonu Abantta toplantı yapılmış. Konusu ağırlıklı olarak Aleviler. Bunun kerameti Pensilvanyada menkul. Oranın talimatıyla toplanıp Alevilerin sorununu tartışıyorlar. Bunun tarifi şu; efendiler kölelerin sorununu tartışıyor. Sorunu çözmeye ihsan etmeye muktedir. Bu tartışmadan bize bazı lütuflar çıkıyor. Cemevi haktır gibi. Diyanetin sivilleştirilmesi ve herkesi içinde yer alması gibi bir mantık çıkıyor. Pensilvanyanın insafına kalmış bir demokratikleşme! Güya farklı inançlar varmış gibi Fethullah zihniyetini sürdürme çabası. Burada şu akla geliyor; tam da cemaat hükümet çatışması, Kürt sorununda güya barışçıl demokratik sürecin yürüyüp yürümemesi, genel demokratikleşme çabası, Gezinin ortaya çıkardığı enerjinin bugünlerde heba olması ortada dururken. Siyaset kurumu bize göre şu yanlışı yapıyor; kime sorsanız politik tablo çıkarıyor ortaya. Eşitlik, barış, adalet, özgürlük. Kime sorsanız söylüyor ama niye olmuyor. Siyaset kurumunun tutarsızlığı ve basiretsizliğinden olmuyor. Özellikle CHP bu konuda son derece yalpalayan, nereye savrulacağı belli olmayan bir politika. Sağ kesimle aday ve ittifak arayışları. Bu topluma yansımıyor şu anda. İfade edildikten sonra göreceğiz. Özellikle cemaat hükümet ilişkilerinin bu kadar abartılmasının sebebi ikisinin de toplumu istediği gibi düzenleme çabası. Geniş bir çatışma olduğunu sanmıyorum. Cemaatin inanılmaz bir oy potansiyeli olduğu abartılı, psikolojik hegemonya. Ortaya şu durum çıkıyor; hükümetin her şeyi kontrol ettiği bizim de beklenti durumunda oluşumuz. Bizim bu durumdan çıkmamız lazım.
HÜKÜMET KİŞİLİKSİZ OLMAMIZI İSTİYOR
Alevilere ılımlı olun, diyalogcu olun, sorunların çözümü için radikal dayatma yapmayın telkinlerinde bulunulduğunu ifade eden Bülbül, Geçmişte ses çıkarmadık ama gelişme olmadı. Sorun bu değil sorun kişilik. Hükümet bizim kişiliksiz olmamızı, haklarımıza, inancımıza, dilimize, kültürümüze, ekonomik sosyal haklarımıza sahip çıkmamamızı istiyor. Bu olsa olsa imparatorluklarda, krallıklarda olur. Laik demokratik cumhuriyette böyle bir şey olmaz. İnsanların hak talebi yoksa vatandaşlık da yoktur dedi.
KATLİAMI YAPANLARI AKLAMAK İSTİYORLAR
Devletin bu konsepti içerisinde vicdani, adalet terazisinin gerektirdiği şekilde bir çözümü beklemenin saflık olduğunu dile getiren Bülbül, Madımak katliamıyla ilgili AKP bir konsept yürütüyor. 40 STK Cumhurbaşkanlığına başvuruyor ve Cumhurbaşkanlığı da Devlet Denetleme Kurulunu (DDK) görevlendirdi. Davayı yeniden araştırıyor. Ortada aranan sanıklar var. DDK, katliamdan sağ kurtulmuş arkadaşlarımız arıyor. Biz gitmeyin diyoruz. DDK, katliamı bizim üstümüze yıkacak. PSAKD gitti, tahrik etti katliam bundan oldu diyecekler. Kimi sanıklar Metriste hasta diye tutuluyor. Muhtemelen de bırakılacaklar ve bir kılıf arıyorlar. Böylesine bir hukuksuzluk söz konusu. Bunun yanında da Cumhurbaşkanlığına iki sayfalık mektup yazdık, dilekçe yazdık yanıt gelmedi. Şimdi katliamdan kurtulanlara O dönemde PSAKD Banazda etkinlik yaparken niye Sivasa geldi? Neden açıklamasında şunları belirtti? diyor. Cumhurbaşkanlığından talepte bulunanlar STK değil devlet örgütü. Sivasta cihat çağrısı yapan kurumlar. Çünkü kendilerini aklamak için böyle bir şey yapılıyor diye konuştu.
BEKLENTİMİZ ULUSLARARASI KAMUOYUNA YANSIMASI
Maraş katliamına ilişkin davanın yeniden açılsa bile devletin ve AKPnin sanıkları, katilleri, devletin sorumluluğunu ortaya çıkarıp yüzleşmek yerine izole ettiğini ve belirsizliğin söz konusu olduğunu söyleyen Bülbül, AKPnin 11 yıllık konsepti bu. Demokratikleşme adı altında bir şeyler yapıyor. Eşbaşkanlık hakkı zaten halkın elde ettiği bir şey. Bunu tanısan ne olur tanımasan ne olur! Tam bir komedi. O yüzden açılacak davanın uluslararası kamuoyunda karşılığı olması. Bizim beklentimiz bu. Cemaat kafalı hakimlerin, AKPnin kurguladığı savcıların bunu sonuca ulaştıracağını, vicdani, hukuki, adalet adına herhangi bir şey zaten beklemiyoruz tabi ki diye belirtti.
AVRUPA PARLAMENTOSUNDA ALEVİ KONFERANSI
Yurt dışındaki Alevi kurum yöneticileriyle görüştüğünde Avrupa Parlamentosunda (AP) neden bir Alevi Konferansı düzenlenmediğini sorduğunu dile getiren Bülbül, Kaldı ki Avrupada milyonlarca Alevi var. Türkiyeyle de tam üyelik görüşmeleri var. Böyle bir öneri sunduk. Bunun programlanması gerektiğini düşünüyoruz. Alevi kurumları olarak şöyle bir handikap içindeyiz. Dönemin siyasal karakterini yeterince çözüp, nasıl bir sonuç çıkaracağımızı anlamış değiliz. Gezinin Alevilikle, Kürt sorunun Alevi sorunuyla, Alevi sorunun Kürt sorunuyla, Aleviliğin genel demokratikleşme sorunuyla ilişkisini anlamış değiliz. Diyanet kaldırılsın, şu olsun deniyor. Sıraladığın şeyler devrim niteliğinde şeyler. Güçlü demokrasi mücadelesini gerektiren, tutarlı mücadele gerektiren, paydaşlarıyla, yoldaşlarıyla, yarenleriyle kurgulanması gerekir. Demokrasi güçleri ve Alevi kurumları arasında böylesi sıkıntılar var. Politik ortam, partiler, konuyu kendi ihtiyaçları bağlamında ele alıyorlar. Oy potansiyeli, seçmen bağlamında ele alındığında derinlemesine ele almada handikaplar doğuruyor. Dünyanın çeşitli yerlerinde sorunun kavratılması, uluslararası güçlerin rolü noktasında ciddi bir çalışma yürütmemiz gerekiyor dedi.
CEMEVİ TEMELİ ATILACAK
Bülbül, Maraştaki 21 Aralık programına ilişkin de şunları dile getirdi: Hem anma hem de önemli bir değerimize sahip çıkacağız. Cemevi temeli atacağız. Gelen insanlarımız anma programı ile temel atma törenine de katılmış olacak. Ön girişimlerde mülki idare amirleri, yetkililer, engelleyeceklerini ifade etmişler. Bunu tekrar görüşeceğiz. Tekrar girişimlerde bulunacağız. Bunun engellenmesi hukukla akılla açıklanacak bir durum değil. Bu insani bir ihtiyaç. Anma da cemevi töreni de öyle. Bir katliamda ölen insanları anmak doğal, insani bir etkinlik. Özellikle Maraş civarında bulunan insanlarımızı, demokrat, aydın, yurtsever insanlarımızı Alevilik kimliği üzerinden dayanışma sağlamalarını rica ediyoruz. İnsanlarımızı bekliyoruz. ANF
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.