
Pazar günü mutlaka sandığa gidip Erdoğana hayır demek!
Siyasal ve toplumsal olarak bugünkünden çok daha keskin cephelere bölünmüş, kamplara ayrılmış bir Türkiyeye doğru yol alıyoruz.
HASAN CEMAL / T24
Türkiyeyi çok daha güç, çalkantılı ve istikrarsız bir dönem bekliyor.
Siyasal ve toplumsal olarak bugünkünden çok daha keskin cephelere bölünmüş, kamplara ayrılmış bir Türkiyeye doğru yol alıyoruz.
Hazırlıklı olun.
Bu Tayyip Erdoğan, muhtemelen büyük bir güç sarhoşluğu içinde, Türkiyeyi fena halde uğraştıracak.
Çünkü, bu koca memleketi tek adam olarak kendince yoğurabileceğini sanıyor.
Aldanıyor ama öyle.
Türkiye gibi bir ülkeyi kolayca burnundan tutup kendi istediği sulara, Affedersiniz Ermeni! zihniyetiyle çekip sürükleyebileceğini düşünüyor.
Bu yolu zorlamaya, denemeye devam edecek.
Gözü o kadar kara ki
Gözü kara.
O kadar ki, kendi iktidarının yolsuzluk ve hırsızlıklarını kapatmak için darbe operasyonları bile tezgâhlıyor.
Yatak odalarından, ayakkabı kutularından etrafa saçılan milyonlarca doların hiçbir anlamı yokmuşcasına, sanki kendi iktidarında hırsızlık ve vurgun adına hiçbir şey olmamışcasına kendi burnunun dikine gidebileceğini sanıyor.
Evet öyle.
Gözü son derece kara.
Emrindeki iktidar aletleriyle, devlet gücüyle, devasa propaganda makinası ve yandaş medyayla, düğmeye bastı mı her tarafa yaylım ateşi açabilen tetikçileriyle, neredeyse kendini bu topraklarda Allahın gölgesi gibi görüyor.
'Affedersiniz Ermeni, Affedersiniz Rum'
Öylesine bir güç zehirlenmesi, iktidar zehirlenmesi içinde ki, sadece kendi sesini duymak istiyor.
Eleştiriden hiç hazzetmiyor.
Tam anlamıyla kendi kendisiyle dolu.
Eski deyişle meşbu.
Öylesine bir zihniyet dünyasının içine kapanmış ki, o dünya bir anda Affedersiniz Ermeni! söylemini getirip çıkarıyor sahneye.
Her şey bu söylemin altında saklı.
Affedersiniz Ermeni! , Affedersiniz Rum! diyebilen, Sen Alevisin, sen Zazasın! diye ayrımcılık yapabilen bir Tayyip Erdoğan, bundan böyle artık farklılıklara saygı konusunda inandırıcı olamaz.
Aleviler konusunda da inandırıcı olamaz. Kürtler konusunda da olamaz.
Bundan sonra kürsülerde ne kadar dil dökse boştur, nafiledir.
Artık sözler oyalama olarak, zaman kazanma olarak, beklenti çıtasını yükseltme oyunu ya da aldatmaca olarak görülecek, haklı olarak öyle değerlendirilecek.
Çoktan beri de böyleydi zaten.
Bağımsız yargı, özgür medya tanımıyor
Farklılığı, çoğulculuğu bu kadar hissedememiş, içselleştirememiş, böylesi konularda ettiği birçok laf kâğıt üstünde kalmış olan bir siyaset adamının, sırtını demokrasiyi demokrasi yapan değerlere dönmesi elbette şaşırtıcı değildir.
Onun içindir ki, böyle bir siyaset adamı bağımsız yargı da tanımaz.
Kuvvetler ayrılığı da tanımaz.
Özgür, bağımsız medya hiç tanımaz.
Tayyip Erdoğan da hiçbirini tanımıyor.
Cumhurbaşkanı olduğu vakit, mevcut anayasayı da takmayacağını hem kendi belli ediyor, hem de yandaşları açıkça söylüyor.
Çankaya'da da anayasal suç
işlemeye hazırlanıyor
Mevcut anayasaya göre, Türkiyeyi yönetecek olan başbakandır, siyasal açıdan herhangi bir sorumluluğu olmayancumhurbaşkanı değil.
Ama anlaşılan o ki, Tayyip Erdoğan Çankayaya çıktığında biranayasal suç daha işlemeye hazırlanıyor.
Çankaya Köşküne çıkınca, bu otoriter tek adamlık serüvenini devam ettirmek isteyecektir.
Tüm işaretler öyle.
Demokrasi ve hukuk umurunda değil.
O kendi tek adamlığının peşinde!
Bir zamanlar Erbakan Hoca, demokrasiyi nasıl Batının küfür düzeni olarak gördüyse, Tayyip Erdoğan da şimdi artık aslına rücuediyor.
Batıya ait ne varsa, sırtını dönüyor!
Fırtınalı sulara hazır olun
Yazımın başında belirttiğim gibi:
Bu Tayyip Erdoğan, Türkiyeyi fena halde uğraştıracak. Bu koca memleketi tek adam olarak kendince yoğurabileceğini sandığı için öyle olacak.
Erdoğanın tutmuş olduğu bu maceraperest yol, yine yazımın başında belirttiğim gibi, Türkiyenin önünde çalkantılı ve istikrarsız bir dönem açacak.
İçteki siyasal ve toplumsal istikrarsızlık, Türkiyenin özellikleBatıyla ilişkilerini olumsuz etkilerken, aynı zamanda bugüne kadar istikrarlı sularda seyretmiş olan ekonomiyi de fırtınalı sulara çekebilecek.
Bütün bunlara gerçekten hazır olun.
Birinci öncelik sandığa gitmek
Ve o klasik soru:
Ne yapmalı?..
Birinci öncelik:
Pazar günü mutlaka ama mutlaka sandığa gidip Erdoğana hayırdemektir!
Ben bunu yapacağım.
Benim oyum, daha önce de açıkladığım gibi, Selahattin Demirtaşa!
Sonrasında ise Tayyip Erdoğanın ben yaptım oldu düzeninedemokratik alternatifler oluşturmak için yazıp çizmeye devam...
Ama önce pazar günü sandığa gitmek ve Erdoğana hayır demek!
Bu bir demokratik görevi yerine getirmektir.
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.