
YPG Genel Komutanı: Saldırılara karşı cevap hakkımız var
Operasyonları durdurma kararı alan YPGnin Genel Komutanı Sipan Hemo, karara bağlı kalacaklarını, ancak alanlarına ve bölgelerine dönük saldırılara da cevapsız kalmayacaklarını duyurdu.
Operasyonları durdurma kararı alan YPGnin Genel Komutanı Sipan Hemo, karara bağlı kalacaklarını, ancak alanlarına ve bölgelerine dönük saldırılara da cevapsız kalmayacaklarını duyurdu. YPGnin sadece Rojava ve Kürt halkının savunma gücü değil Suriye devriminin savunma gücü olduklarını kaydeden Hemo, kanton yönetimlerinin rollerini oynamaları için fırsat sunmak için böyle bir adımı attıklarını belirtti.
Geçtiğimiz günlerde operasyonlarını durduğu yapılan bir açıklama ile kamuoyuna duyuran YPG Genel Komutanı Sipan Hemo, operasyonlarını durdurmanın amacını, bu adımla neleri hedeflediklerini, bundan sonra izleyecekleri tutumu ANFye anlattı.
Meşru savunma stratejisi temelinde kurulan YPGnin bundan böyle de bu strateji temelinde hareket edeceğini belirten Hemo, Alanlarımıza yönelik saldırılar olmadığı sürece, yine kazanımlarımıza göz dikilmediği ve saygı duyulduğu sürece, bölgenin diğer halklarının haklarına, özgürlüklerine saygı duyulduğu sürece başkalarını hedef yaparak onlara yönelik operasyon yapmayacağımızı açıkladık. Biz buna bağlı kalacağız. Fakat halkımıza, bölge halklarına yönelik saldırıda bulunurlarsa nerede olurlarsa olsun peşlerine düşüp hesap soracağız. Bunun böyle bilinmesi gerekir dedi.
Sipan Hemo, bugüne kadarki pratikleriyle Suriye devriminin savunma gücü olduklarını da ortaya koyduklarını belirterek gerçekten Suriyede halkların özgürlüğü için mücadele eden güçlerle ittifaka açık olduklarını da ekledi.
Operasyonları durdurma kararında kanton özerk yönetimlerinin de etkili olduğunu kaydeden Sipan Hemo, kanton yönetimlerinin rollerini oynamaları için fırsat sunma taleplerine cevap vermek için bu süreci başlattık diye konuştu.
YPG operasyonlarını durdurduğunu açıkladı. Bu sürece nasıl gelindi?
Başta Til Berak ve Til Hemis Şehitlerinin intikamını alma adıyla başlatılan Til Berak Operasyonu ile güçlerimizin elde ettikleri başarıyı kutluyoruz. Güçlerimiz, birliklerimiz bir daha şehitlerinin kanını yerde bırakmayacaklarını ispatladılar. Hangi koşullar altında olursa olsun şehitlerinin intikamlarını alacaklarını gösterdiler.
YPG kuruluşundan günümüze kadar Meşru Savunma anlayışı üzerine kurulduğunu şimdiye kadarki pratiğinde gösterdi. Şimdiye kadar verdiği mücadele de bunu ispatladı.
Rojavada Halk Savunma Birlikleri kurulurken de bu anlayışla hareket etti. Bu anlayış ve esas üzerine kuruldu, kendisini geliştirdi ve mücadelesini verdi. Rojava bölgelerinin özgürleştirilmesinde rolünü oynadı.
Kürt Bölgeleri özgürleştirildikten sonra Halep Eşrefiyeye, Qestele ve daha birçok merkeze yönelik geliştirilen saldırılara karşı da direnerek rolünü oynadı. Bütün bu saldırılara birliklerimiz kuruluşunda esas aldığı meşru savunma anlayışı çerçevesinde cevap verdi. Yine Kürt bölgelerine ve Kürtlerin yaşadığı alanlara yönelik tehlikeler devam ederse YPG savunma anlayışıyla harekete geçeceğini de belirtmişti.
HALKA DÖNÜK SALDIRILAR NEDENİYLE AKTİF SAVUNMAYA GEÇTİK
Uzun süren bir savaştan sonra böyle bir adım atmanız ne anlama geliyor?
Son zamanlarda Suriye sahasında bazı değişiklikler oldu. Suriye devriminin rengi değişince bazı yabancı gruplar Suriyede yer almaya başladılar. Din adı altında saldırılar geliştiren bu gruplar Kürt bölgelerine de el atmak istediler. YPG bu gruplara karşı tavrını ortaya koydu ve uzun süre devam eden bir savaş başladı.
IŞİD ve Nusra gruplarına karşı savaşımımız kendiliğinden başlamadı. Bilindiği gibi iki yıldır Serêkaniyê, Til Temir, Tirbespiyê gibi bölgelerimiz rejimden kurtarılmış durumda. Güçlerimiz de burada savunma görevini yürütüyordu. Ama bu gruplar gelip bu bölgelere girdiler. Til Hemis, Şeddad, Til Koçer gibi alanlara yerleşerek bölgede talancılığı geliştirmeye başladılar. Yine bu bölgede yaşayan insanları büyük acılar çektirdiler, zulüm yaptılar. Bir de Kürt bölgelerindeki kazanımlara göz diktiler. Kürt bölgelerini de talan edip yıkmak istediler. Serêkaniyêde YPGye saldırdılar. Bu saldırılarını başka alanlara da kaydırdılar. Bu saldırılar başlamadan önce bu gruplar Qamışloya yönelik bombalı saldırılar geliştirdiler. Amudê kontrol noktasına yönelik bombalı saldırı girişiminde bulundular. Yine bomba yüklü bir araba ile Tirbespiyêdeki YPG merkezine saldırdılar. Derikte sivillere yönelik bombalı eylemler gerçekleştirme girişimlerinde bulundular. Bu saldırıların hepsi Til Koçer ve Til Hemiste üslenen bu gruplar tarafından gerçekleştiriliyordu.
MEŞRU SAVUNMA BİR CEPHEDE OTURUP BEKLEMEK DEĞİLDİR
Durum böyle olunca YPG artık sadece bölgelerini savunma konumunda kalma değil aktif savunmaya geçme kararını almak zorunda kaldı. Bu karar nereden geldikleri belli olmayan, hangi amaçla geldikleri belli olmayan bu grupların saldırılarına son verme, daha fazla halka, halklara zarar vermelerine müsaade etmeme anlamına geliyordu.
Bu kararın uygulanmasıyla bölgelerimize yönelik tehlikeleri ortadan kaldırabilirdik. Yani Meşru Savunma anlayışı güçlerin sadece bir cephede beklemesi anlamına gelmiyor. Yeri geldiğinde dönemlere göre aktif savunmaya da geçilebilir.
Meşru savunmada pasif savunma da vardır. Kimi zaman sadece saldırılara cevap verme biçiminde de uygulanabilir. Yani misilleme hakkını kullanma biçiminde de olabilir. Üçüncü aşama ise, saldırıların kapsamlı olduğu dönemlerde devreye girer. Yani bulunduğunuz bölgeye, halka topyekün saldırılar olduğunda saldıran güçlere karşı eylemler düzenlemeyi içeren bir aşamayı söylüyoruz.
Cizîre alanında İŞİD ve Nusra grupları şahsında son dönemlerde gelişen biraz bu oldu. Til Koçer ve diğer alanlara yönelik eylemlerimiz, operasyonlarımız oldu. Bölgelerimize dönük saldırılar buradan geldi. Bu durumda sadece mevzilerimize çakılıp kalmamız beklenemezdi. Çünkü bölgelerimiz üzerinde büyük tehlikeler vardı. Bunun adı hesap sormaktı. Bu bir yönüydü.
Diğer yönü ise bu grupların üslendikleri alanlarda Arap halkı bu grupların kendilerine verdikleri acı ve uyguladıkları zulümlerinden kurtulmak istiyordu. Üslendikleri yerlerdeki Araplara her türlü işkenceyi yapıyorlardı. Mal, mülklerini talan ediyorlardı. O alanlarda yaşayan Araplar, güçlerimizden kendilerini savunma talebinde bulundular.
YPG SADECE KÜRTLERİ SAVUNMA GÜCÜ DEĞİLDİR
YPG bir savunma gücüdür. Ama sadece Kürtleri savunma gücü değildir. Bölgelerimizde ve yaşadığımız alanlarda yaşayan, yine Suriye genelinde yaşayan tüm ezilenlerin, sömürülenlerin ve eşitlik, özgürlük, adalet isteyen, demokrasi isteyen herkesin savunma gücüdür. Bu anlayış üzerine kurulmuş bir savunma gücüdür. Bu yüzden tabii ki bu grupların üslendikleri yerlerde yaşayan halkların kendilerini savunma talebine bir cevap vermek durumundaydı.
Operasyonlarımız bu iki nedenden ötürü başlayıp devam etti. Til Koçer hamlesi de hakeza böyle Arkasından Serêkaniyê şehitlerinin intikam hamlesi ile Til Xalaf ve çevresindeki köylere operasyonumuz başladı. Ama bu saldırılar yine durmadı. Qamışloya yönelik saldırılar devam etti. Kürtler görüldükleri yerde sorgusuz bir şekilde bu gruplar tarafından yakalanıp kaçırılıyordu. Bunu gerçekleştiren grupların izleri sürüldü ve sonunda görüldü ki Til Berak ve Til Hemiste üslenmişler. Bunun için Til Berak ve Til Hemis hamlesi başlatıldı. Yoksa bizim Arap köylerini alma gibi bir hedefimiz yok ve olamaz da. Oralara yönelik başlattığımız operasyonlar, bölgemize ve halkımıza, halklarımıza saldıranlardan hesap sorma operasyonlarıydı.
Operasyonlarımızı durdurduğumuzu bir açıklama ile kamuoyuna duyurduk. Açıklamamızda sadece cevap hakkımızı kullanacağımızı söyledik. Ama bu açıklama mevzilerimize çakılıp oradan cevap vereceğimiz anlamına gelmiyor. Bir daha diyoruz ki Kürt, Arap, Çeçen, Asuri, Süryani, Ermeni, Türkmenlerin kanına eli bulaşanların peşlerine düşüp üslendikleri yer neresi olursa olsun orada hesap soracağız. Onlar Bağdata da çekilseler peşlerine düşüp hesap soracağız bunu böyle bilsinler. Savunma sadece kendi köyü çevresini duvarlarla örüp orada savunmakla olmaz. Böyle anlayanlar yanlış anlıyorlar. Biz bir devrimin savunmasından söz ediyoruz. Halkların bir arada barış içinde kardeşçe ve özgür yaşadıkları bir devrimin savunmasından söz ediyoruz. Demokratik birlik içinde olmasını istediğimiz bir ülkenin devriminden söz ediyoruz.
Alanlarımıza yönelik saldırılar olmadığı sürece, yine kazanımlarımıza göz dikilmediği ve saygı duyulduğu sürece, bölgenin diğer halklarının haklarına, özgürlüklerine saygı duyulduğu sürece başkalarını hedef yaparak onlara yönelik operasyon yapmayacağımızı açıkladık. Biz buna bağlı kalacağız. Fakat halkımıza, bölge halklarına yönelik saldırıda bulunurlarsa nerede olurlarsa olsun peşlerine düşüp hesap soracağız. Bunun böyle bilinmesi gerekir.
YPG TÜM SURİYE HALKLARINA GÜVEN VERDİ
Bu söyledikleriniz aynı zamanda Suriye devrimini savunma anlamına gelmiyor mu?
Tabii ki o anlama geliyor. Zaten baştan beri izlediğimiz taktik ve çizgi ile Suriye geneline örnek olmak için çabalıyoruz. Başta bizim bu amaçta olduğumuzu kimse anlamadı. Devrimimizin karakteri anlaşılmıyordu. O yüzden karşı çıkışlar oldu. Ama artık bugün herkes artık bunu görüyor. Uluslararası güçler de bunu gördü ve artık bazı güçler tarafından saygı duyulmaya başladı. Öte yandan Suriye içinde mücadele eden bazı güçler de bunu gördü ve en iyi adımı bizim attığımızı söylüyorlar artık. Bölgelerimizden başlattığımız savunma ve uyguladığımız sistemle şimdi tüm Suriyeye örnek oluyoruz. Bunu görüp itiraf edenler de var.
Kürt bölgelerinin tamamı öyle ama özellikle Cizîre alanında Suriyenin bütün renkleri var ve özgürce yaşıyorlar.
YPGnin savunma görevini omuzlayıp şimdiye kadar açığa çıkardığı pratikle inanıyoruz ki -bütün dünya da bunu biliyor- Suriye genelinde halkların en güvenlikli şekilde yaşadıkları yer Rojavadır. Yani Cizîrê, Kobanê ve Afrin kantonlarında yaşayan halklardır. Sadece bölgenin yerleşik halkı yaşamıyor Rojavada. Rejim ile muhalefet grupları yine muhalefet gruplarının kendi aralarında sürdürdükleri savaşta göç etmek zorunda kalan sivil ve yoksul insanların büyük bir çoğunluğu gelip Rojavaya yerleşmiş durumda. Güvenlik içinde yaşamak için denetimimizdeki ve güçlerimiz tarafından savunulan Kürt bölgelerini özellikle seçtiler. Qamışlo, Afrin, Kobanêye gelip yerleşti insanlar. Rakkanın büyük çoğunluğu göç edip Kobanêye yerleşti. Hesekê çevresi tamamen göç ederek Qamışloya yerleşti. Halepten yüzbinlerce insan göç edip Afrine yerleşti. Hama, Humus, Şamdan insanlar göç ederek bölgelerimize geldi. Tüm halklardan ve inançlardan insanlar gelip yerleştiler. Tüm bunda YPGnin savunma anlayışının verdiği bir güven vardır.
YPG olarak bununla gurup duyuyoruz. Ve başımız diktir. Suriye halklarının bu gün en güvenlikli yer olarak bizim bölgeleri görüp gelip yerleşmelerinden mutluluk duyuyoruz. Çünkü YPG bunun savunmasını yapıyor ve bu koşulları sağlamış ve koruyor.
SALDIRILARA KARŞI CEVAP HAKKIMIZ VAR
Açıklamanız tüm güçler için geçerlidir değil mi? Örneğin Rejim güçlerinin de bölgelerinize yönelik saldırılar içinde bulunmaları durumunda onlara yönelik operasyonel tarzda cevap vereceksiniz...
Son süreçlerde bize yönelik dışarıdan gelen grupların saldırıları nedeniyle onlara karşı biraz daha yoğunlaştı. Fakat açıklamamız çok nettir. Kürt bölgelerine yönelik tehdit oluşturan, saldıran hangi güç olursa olsun cevabını en sert biçimde alacaktır. Rejim güçleri olsun, farklı silahlı gruplar olsun hiç fark etmez. Bize tehdit oluşturan ve bölgelerimize yönelik saldırılarda bulunan hangi güç olursa olsun misliyle karşılığını alacaktır. Çünkü sadece kendi bölgelerimizi değil Suriye devrimini koruma gibi bir görevimiz var ve onu yerine getirmeye çalışıyoruz.
Bu tehdit ve saldırıyı hangi güç geliştirirse geliştirsin meşru savunma temelinde cevap verme hakkımız var. Biz bu hakkı sonuna kadar kullanacağız. Meşru savunma savaşının kuralları var ona göre davranacağız.
SURİYE DEVRİMCİ GÜÇLERİYLE İTTİFAKA HAZIRIZ
Neden böyle bir süreci başlatmaya gerek duydunuz?
Açıklamamız YPG felsefesi ve amacını aşan, onun dışında bir şey değil. Dikkat edin söz konusu açıklamayla, YPG konferans sonuçları örtüşüyor. Birbirini tamamlıyor. Birbirini dışlayan, boşa çıkaran değil. Geçen süreçte Cizîrê, Kobanê ve Halep çevresinde verdiğimiz mücadeleyi bazı kesimler Kürt-Arap savaşı biçiminde adlandırmak istediler. Aslında hiçbir zaman öyle bir olmadı. Aksine biz Suriyenin tüm devrimci güçleriyle ilişki ve ittifak içinde olmak istiyoruz.
Açıklamamız ile eğer varlarsa ve irade sahipleri ise biz buna hazırız diyoruz. Suriyenin özgürlüğünü isteyenler, Suriyede demokrasi isteyenler, gerçekten Suriye halklarının çıkarını isteyen güçler varsa, anlamlı bir devrim yapmak isteyen güçler varsa biz bu güçlerle ilişki ve ittifak yapmaya hazır olduğumuzu söylüyoruz. Bunu her zaman söyledik. Bizim demokratik Suriyeyi geliştirme amacımız var. Halkların yaşam alanlarına, yerleşim yerlerine hakim olma gibi bir amacımız yok ve hiçbir zaman da olmadı. Yine başkalarının kazanımlarını tehdit etme gibi bir amacımız da yok ve hiçbir zaman da olmadı.
Amacımız Kürdistani bölgeleri koruma, devrimimizi koruma ve Suriye için bir örnek olmadır. Şimdiye kadarki pratiğimizle de bunu kanıtladık. Suriyenin bütün devrimci güçleriyle ilişki ve ittifak olma gibi bir amacımız var. Direnişimizin Suriyede devrimci güç ve iradeyiz, diyenleri güçlendirdiğine inanıyoruz. Çünkü vahşete, dış güçlerin el atmalarına karşı bir savaşım yürütüyoruz. Ve Suriyeyi eski, geri çağlara çekmeye çalışan yobaz kesim ve güçlere karşı ciddi bir savaşım veriyoruz. Gücümüzle, inancımızla, bilgimizle dış güçlerin müdahalesine karşı direndik. Bu direnişimizle dış güçlerin projelerinin gelişmesini engelledik.
Suudi Arabistanın, Emperyalist güçlerin, Türkiyenin Suriyeye yönelik projelerinin gelişmesini engelledik. Buna izin vermedik. İkincisi; savaş ağalarının ortaya çıkmasına izin vermedik. Devrim adına yola çıkıp hırsız ve çete gruplarının Suriyeyi paylaşmalarına izin vermedik. Yine Suriyenin geleceğini karartmak isteyen radikal İslam adına hareket eden sahtekar grupların amaçlarına ulaşmasına izin vermedik. Bütün bunları büyük bedeller ödeyerek yapabildik. Suriye Baas Rejiminin siyasi, askeri, diplomatik saldırılarına karşı da her türlü direniş içinde olarak onun başarılı olması önünde de durduk. Onun amacına ulaşmasına izin vermedik.
Halepte Kürt bölgelerinde, Gir Ziroda, Tirbespiyê ve diğer bazı alanlarda Rejimin projelerini gerçekleştirme, amacını gerçekleştirmesine karşı durduk. Başarılı olmasını engelledik. Çünkü Suriye devriminin gerçek gücünün biz olduğumuza inanıyoruz. Bu devrimi savunma görevinin de yine bize kaldığını anladık.
Bunlar aslında savaşımımızın sadece Kürt bölgelerini koruma savaşı olmadığını, aynı zamanda Suriye devrimci güçlerini güçlendirme savaşı olduğunu da kanıtladı. Son iki yıldır büyük bedeller vererek, Suriyede demokrasi ve halkların özgürlüğünü isteyen gerçek güç olduğumuzu kanıtladık. Önümüzdeki dönemde de bu hedefle hareket edeceğiz.
KENDİ İRADEMİZLE VAR OLDUĞUMUZU KANITLADIK
Bu tutumunuz uluslararası güçler ile Suriye Baas Rejimi ve devrimci güçleri tarafından nasıl anlaşılmalı?
Ne yazık ki Suriyeyi düşünüyorum diyen tüm uluslararası güçler kendi çıkarlarının peşindedir. Amaçlarına ulaşmaları için Suriye halklarından milyonlarcasının ölmesi hiç umurlarında değil.
Suriyede bugün çok kirli bir savaş yürütülüyor. Emperyalist güçlerin özellikle de batı ülkeler ile ABD, Türkiye, Suudi Arabistan, Katar, Ürdün gibi bölge güçleri çıkarlarının korunması için milyonlarca Suriye insanın ölmesi hiç umurlarında değil. Bu güçlerin hepsinin amacı projelerinin Suriyede hayat bulmasıdır.
Biz bu güçlerin hesapları ve amaçlarının bu olduğunu baştan beri düşünüyorduk. Ve buna göre kendimizi ele alıp hareket ettik. Baştan beri Suriyede devrim sürecinin çok zorlu geçeceğini tahmin ediyorduk. Bunun için bilinçli bir siyasi, savunma tutumu içinde olduk. Buna göre hareket ederek başta Kürt bölgelerinin emperyalist güçlerin bu amaçlarının dışında kalmasını sağlamaya çalıştık. Bunu başardık. Sadece savunmasıyla da yetinmedik. Bu yaklaşım Kürtler ve bölge halkları için bir kazanım elde etmemizi de sağladı. Bu yaklaşımımızla Suriyede Kürt halkı olarak varlığımızı kabul etmeleri, yine bu ülkenin temel güçlerinden olduğumuzu kanıtlamaya çalıştık. Bu konuda ciddi bir mesafede kat ettik. Yine kendi irademiz, öz gücümüzle hareket ettiğimizi göstermek çalıştık ve gösterdik de. Bunu iyi anlamalarını istedik, onlara kavratmaya çalıştık. Uluslararası güçlerin bizi nasıl göreceklerine göre hareket etmiyoruz ve etmeyeceğiz de.
Baştan beri Batılı ve bölgesel bazı güçler ile bazı işbirlikçi Kürtlerin gizli planlarının Rojava ve Suriyeye dönük olduğunu biliyor ve bunları boşa çıkarmak için mücadele ediyorduk. Kürt bölgelerine yönelik çok sayıda komplo planları yapıldı. Hatta bize yönelik bu son saldırılarda da bazıları rol almak istedi. Her güç farklı bir biçimde rol üslenmek istedi. Kürt milliyetçilerine ise devrimi inkar etmek görevi düştü.
Bütün plan, proje ve komplolarını boşa çıkardık. Onlardan bir şey ummak, beklemek yerine kendimize, halkımıza, halklara güvenerek yürüdük. İnandığımız ve esas aldığımız felsefeye göre savunmamızı geliştirdik. Suriyede gerçek ve kalıcı çözümün örneğini oluşturmak için hamle yaptık. Yani bu açıklama ile askeri hamlemizi durdururken siyasi bir hamle ile sonuca götürüyoruz. Bunu başaracağımıza inanıyoruz. Başararak komplocu güçler ile hain, işbirlikçi güçlerin planlarını da boşa çıkaracağız.
Bütün güçler örgütlü ve disipline sahip bir güç olduğumuzu anlamalılar. Bir değerler bütünü ve büyük düşünceye sahip olduğumuzu bilmeliler. Bizlerin taktik ve çıkarlar için bir araya gelen bir güç olmadığımızı anlamaları gerekir. Gücümüz uzun yıllar savaşabilen bir güçtür. Biz özgürlüğünü, iradesini arayan Suriyenin bir parçasıyız. Özerkliğini arayan, özgünlüğünü arayan bir parçasıyız. Arap, Süryani, Türkmen, Asuri, Çeçen ve Suriyedeki bütün halklar ile Alevi, Êzidî, Ermeni, gibi tüm inançlarla yüzyıllardır yaşadığımızı ve bundan sonra daha demokratik, gelecek sahibi olan bir Suriyede yaşamak için çalıştığımızı buna hazır olduğumuzu göstermek için bu adımı attık.
KANTON YÖNETİMLERİNİN ROLÜNÜ OYNAMASI İÇİN BU ADIMI ATTIK
Bu açıklamanızda ilan edilen kanton yönetimlerinin rolü oldu mu?
Bununla ilan edilen kanton yönetimlerinin rollerini oynamaları için fırsat sunma taleplerine cevap vermek için bu süreci başlattık. Suriyenin birliği, beraberliği ve barışı için rol üstlenmek için resmi bir şekilde böyle bir süreci başlatmamız için talepte bulundular. Rollerini oynamaları için savaşın durması gerektiğini söylediler. Siyasi yönetim ve irademizin bu talebi üzerine savaş yerine siyasi yöntemlerin devreye girmesi için bu adımı attık.
Ama tam da böyle bir sırada yani açıklamayı yaptığımız günden bir gün sonra bize yönelik saldırı başladı. Bilindiği gibi açıklamamızdan çok kısa süre sonra Til Marufya yönelik bir saldırı gerçekleşti. Bu saldırı tamamen değerlere, inançlara, Kürtlerin onuruna yönelik bir saldırı olarak gerçekleşti. Ama çok geçmeden Til Maruf saldırganlardan özgürleştirildi. Til Maruf saldırganlarından hesap soracağımızı, onlardan hesap sormadan bırakmayacağımızı herkes bilmelidir. Orada kadınlar kaçırıldı. Cami ve ziyaretlere yönelik saldırılarda bulunuldu. Minareler yıkıldı. Ziyaretler tahrip edildi. Bu saldırganlardan hesap sormak en doğal savunma hakkımızdır. ANF
HABERE YORUM KAT
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.